28. BÖLÜM

14.8K 791 2K
                                    

9. BÖLÜM: CEHENNEMİN İNTİKAMI

Ağaçların gölgesi, bir şeyin yasını duyurur gibi köklerine doğru çekilmiş, bulutlar, gökyüzünün pürüzsüzlüğüne selam durarak geri çekilmişti. Fetih Yargıcı, arkasında kalabalık bir ekiple buldukları yere geldiğinde geç kaldıklarının farkındaydı. Şimdiden konuşmanın üzerinden otuz dört dakika geçmişti. İçinden bir ses, bunun her şeyin sonu olacağını söylese de karanlıkta gezinen gözleri, uzak bir umut kırıntısı aradı. Gözleri, karanlığın içinde ardından gelen seslerden sıyrılmıştı.

Onu orada gördüğünde, kendi kendine güldü. Umut, diye küfretti içinden. Ne zaman onunla olmuştu ki!

Ağır aksak adımlarla ilerledi.

"Bu taraftalar," demişti bir ses. Adam, tüm gücünü toplamaya çalışsa da bunun ne kadar zor olacağını biliyordu. Zorlu adımlarla yanına kadar ilerledikten sonra bomboş gözlerle gökyüzünü izleyen kızı fark etti; Doruk Ilgaz'ın kalbinin üzerinde...

Kalbinden vurulmuş bir adam vardı, kalbi sızlayan üç kişi... Manzaranın acısını, en derinlerinde hissettiğini fark etti. Bu duyguları ne özlemişti ne de taşıyabilirdi. O da daima yaptığı şeyi yaptı. Hislerinin üzerine çektiği perdeyle sızlayan ruhunu bastırdı.

Tek dizini kırarak topraktan destek alırken kollarını, Maya Efnan'ın bacaklarının altından geçirdi. Maya Efnan'ın kolları bir ağacın güçlü dalları gibi Doruk Ilgaz'a kök salmış vaziyetteydi. Kızın ruhunu, kökünden koparıp atmışlardı.

"Maya bırak," dedi. Sesi, kendine bile yabancı gelmişti. Yerde boylu boyunca uzanan adamı ıskaladı gözleri. Kızın üzerinden, saçlarından, ruhundan gelen kanın kokusu adamın canını yaktı.

Doruk Ilgaz'ın koyu teninin üzerinden kızın ruhuna sızan kan, nefes kesici bir kırmızıydı. Gözlerini sıkı sıkı birbirine bastırmak zorunda kaldı. Adamın yok oluşu onu bu kadar sarsarken kollarının, ruhuna yetişemediği kızın acısını hayal edemedi.

"Yankı, buraya!" diye bağırdı omzunun üzerinden. Gözleri kan çanağına dönmüş, bir hayali anımsatan kızı, titrek bir nefesle yeniden çağırdı kendine.

"Maya bırak," diye yineledi.

Maya Efnan, duymuyordu. Ne yapacağını şaşırmış bir yorgunlukla, bacaklarını bırakıp hızlı hareketlerle kollarını çözdü adam. Kız, camdan bir heykelmiş gibi zifirî karanlığa doğru buz gibi bomboş bakıyordu.

Fetih Yargıcı, gözlerini kaçırarak yeniden kucağına aldı kızı. Olduğu yerden kalkarak, durdukları yerden geri çekilmeye başladı.

Yankı, Doruk Ilgaz'ın başına çökmüş, bir ekiple mücadeleye başlamıştı. Bu kaç kişinin içine itildiği bir savaştı bilmiyordu, kaç kişinin mücadelesiydi bilmiyordu ancak birçok kişinin yenilgisi, birçoğunun ruhunun cinayetiydi.

Kollarında, ıssız gözlerle dağılmış hâlde yatan kıza baktı. Kolunun teki, boşluğa doğru cansızca sallanıyordu. Saatler önce yanına gelen kızla aynı kişi olduğuna inanmak imkânsızdı. Bir saatte bir insan ne kadar tükenebilirse o kadar tükenmişti Maya Efnan. Rengi kül gibi solmuş, bakışlarındaki meydan okuma veya hayat kırıntısından eser kalmamıştı. Gözleri açıktı ama ruhu, tüm eşyalarını toplayıp uzun bir yolculuğa çıkmış gibi kapalıydı. Gecenin keskinliği kızın üzerine çökmüştü ve kız, bir gölgenin ateşine hapsedilmişçesine cansızdı. Kelimenin tam anlamıyla yok olmuş gözüküyordu.

"Ölmüş," dedi Yankı, sesi duygusuzdu. Ruhları buz gibi bir katmanla kaplanıp aynı anda onlarca yerinden çatladı.

Fetih Yargıcı, dudaklarını birbirine bastırdı. Kollarındaki kız çok fazla sıktığından mı, duyduğu sözden miydi bilmiyordu ama çırpınmaya başlamıştı. Zapt edemediği kızı yere bırakırken tamamen kopamadı.

GECENİN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin