17. BÖLÜM: ilk part

15.1K 1.1K 2K
                                    

12. BÖLÜM: SOĞUK BEDENLER

Ellerimi sandalyenin iki yanına bastırıp gözlerimi Zenan'ın gözlerine diktiğimde korkunun kendisini, kendimi görebilmiştim. Kızın neredeyse titreyen bedeni gerilmiş, vahşi tarafı, kısılmış bakışlarının ardında tetikte bekliyordu. Daha önce uzaktan da olsa zihnine girmiş, hatta düşüncelerini görebilmiştim.

"Bu yüzden götürdün değil mi beni Gölge Bulvarı'na?" diye sordum duvara yaslanmış bizi izleyen Kumral'a.

Pars'ın güldüğünü duyunca başımı diğer köşeye ona doğru çevirdim. Üzerinde yine içinde hiçbir şey olmayan ve dövmeli bedenini sergileyen kot bir yelek vardı.

"Onun kötü biri olduğunu kendi gözlerinle görmeni istedi. Yoksa yerine geçmesine izin vermeyeceğini biliyordu."

Bakışlarım önce Kumral'a sonra yeniden önümde, birkaç milim ötede duran Zenan'a döndü. Kumral ile defalarca konuşmuş ve her şeye rağmen zor ikna olmuştum. Ne kadar kötü biri olduğunu görmek içimi rahatlatmamıştı, hâlâ başka birini böyle büyük bir riske atmak içime sinmiyordu ama Kumral benim güvende olmamın ve Pamir'e ulaşmamın tek yolunun bu olduğunu düşünüyordu. Böylece herkes peşimi bırakacak ve ben, sürekli beni öldürmeye çalışan insanlarla uğraşmaktansa düzgün bir hayat sürecek, en önemlisi Pamir'i kurtarabilecektim. Kraliçe, sadece yıkıcıyı elinin altında tutmak istiyordu ve Zenan'ın sokaklarda birilerini avlamak yerine hapsedilmesi daha doğruydu. Bu düşünceye tutundum.

"Üzgünüm," dedim içten bir şekilde kızın kulağına doğru fısıldayarak. "Ucunda küçük kardeşim olmasa asla bu oyuna girmez, senin de daha iyi bir hayat sürmen ve cezanı çekmen için uğraşırdım ama hepimiz risk almak zorundayız. Şimdi, gözlerimin içine bakmanı istiyorum." Kulağından yavaşça uzaklaşıp yeniden göz hizasına geldiğimde iyice gerilmişti.

"Şu andan itibaren sana kim olduğunu soran herkese Maya Efnan olduğunu söyleyeceksin. Bir Avcı olduğunu, Yıkıcı olduğunu söyleyeceksin. Kraliçeyle karşılaştığında sana işkence yaptıklarını, sana zorla kendi kanlarını içirdiklerini söyleyeceksin. Bunun dışında sana sorulan hiçbir soruyu yanıtlamayacaksın."

Söylediklerimi anladığından emin olmak için kontrolünü yitirmiş gözlerinde biraz oyalandım. Kalbi tamamen korkuyla atan bu kızı, bir yem gibi ortaya atmak hoşuma gitmese de Riva'nın burnunun dibine kadar girmem gerekiyordu. Ona yaklaşmadan onu alt edemezdim.

"Yanıtlamayacağım," diye onayladı Zenan sakince.

Başıma yeniden o bilindik ağrı yerleştiğinde kendimi toparlamak için doğruldum. Onlarca soru vardı aklımda. Beynim daha fazla katlanamıyordu, her bir hücresine defalarca kez bıçak saplanıyormuş gibi hissettim. Baskı çok kuvvetliydi, olduğum yerde durmakta zorlanıyordum. Koltuklara kadar ilerleyip Peri'nin gelmesini beklemeye koyuldum.

"İyi görünmüyorsun," diye yanıma ilişti Pars. "Kendine çok yüklendiğinde başın ağrıyor. Daha kontrollü hareket etmelisin. Hâlâ hazır değilsin."

Yumuşayan sesine döndüm. Uzun zamandır ilk defa benimle doğrudan ve bu kadar samimi konuşuyordu. Beni affetmiş olabilir miydi? Kumral'la yaptığımız ittifaktan haberi olmalıydı. Kumral benimle yeniden bir anlaşma yapıyorsa Pars da buna uyum sağlamak zorundaydı. Ama sesindeki sıcaklık bir zorunluluktan öte, gardını indirmiş birinden geliyordu.

"Uykusuzum, yorgunluktan oluyor." Yavaşça nefes verdim. Evin sokak kapısı açılınca, ikimizin bakışları da o yöne çevrildi. Peri elindeki paketlerle içeriye girmeye çalışırken oldukça komik görünüyordu. Onu sorgulamak şu an beynime hakaret olurdu, o yüzden hiç ilgilenmeden ellerimin arasına aldığım başımı ovmaya çalıştım.

GECENİN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin