BÖLÜM 45 "İKİZLER"

Start from the beginning
                                    

Başımızdaki belalar olmasa, başka bir evrende, en güzel hâlimizle bir araya gelsek, dünyanın en mutlu çifti olurduk. Şimdi karnımın içinde bir bebek taşıdığımı bilmek beni dehşete sürüklüyordu. Onu dünyadaki her şeyden korumak istiyordum. Asla benim gibi yapayalnız, hep mücadele etmek zorunda kaldığı bir hayat yaşasın istemiyordum. Her şeyden çok, benim babama asla benzemeyen bir adamın çocuğu olacağı için mutluydum.

Ali kendini ateşe atar, yine de çocuğunun kılına zarar getirmezdi. Buna güveniyordum.

Yatağın köşesinde durup onun huzurlu yüzünü izlerken, uzun zaman sonra ilk defa deliksiz uyuduğunu fark ettim. Çocuğu olacağını öğrenince, her şeyden daha mutlu olmuştu. Yorulduğunu, omuzlarının çöktüğünü hissediyordum ama karnımda büyüyen küçük susamcık, ikimize de yeni bir umut getirmişti sanki. Ali'nin yüzündeki o kasvetli hava yumuşamıştı.

Onu güneş doğana kadar izleyebilirdim. Elimi karnıma koydum. İzleyebilirdik. Ondan bir parça taşımak öyle garip geliyordu ki, henüz bundan aylar önce ona delicesine âşık bir kızdım. Şimdi bu adam kocamdı ve karnımda ondan bana kalan bir parça vardı.

Gözleri aralandı. Aşık olduğum gözleri bana çevrildi direkt. Uzun kirpiklerine, yeşilin en güzel tonunu taşıyan gözlerine baktım. İçim sıcacıktı. "Ceylin," dedi üzerindeki yorganı atarken. Üstü çıplak, altındaysa sadece bir şort vardı. "Uyandın mı sen?"

"Hı-hm," dedim başımla onu onaylarken.

Zaten yatağın üzerinde olduğum için beni hızlıca tuttu ve kendine doğru çekti, şimdi kucağındaydım. Eli karnıma değdi. "Benimki mi uyutmadı seni?"

Gülümsedim ona. "Seninki daha çok küçük, henüz o günler yakında değil."

Ali başını boyun girintime gömdü. Tenimde dudaklarını ve saçlarını hissettim. "Düşüncelisin?"

"Babamı düşünüyordum," dedim. "Uzun zamandır konuşamadık, ne evlendiğimden ne de bebeğimizden haberi var."

"Her şeyi halledelim gideceğiz," dedi. "Seni daha ondan istemem lazım. Emir yetmez."

Gülümsedim. "Şimdiden para biriktir," dedim. "Babam kesin başlık parası da ister."

"Fazla gelirse kaçırırım seni," dedi. "Torun doğunca elini öpmeye gideriz."

Köprücük kemiğimi öptü.

"Sen iyi adapte oldun," dedim.

"Tabii," dedi. "Zaten bir yapmadığım, çocuğumun annesini kaçırmak kalmıştı."

Güldüm. Başını kaldırdı boynumdan. Yeşil gözleri şimdi nefesimi kesiyordu. Dudaklarımı kavradı dudakları, ağır ağır öptü beni. Ardından dudakları sertleşti, aramızda öyle yoğun bir tutku vardı ki, bana her dokunuşunda alev alev yanıyordum sanki. Hiç azalmıyordu, hep artıyordu üstelik.

Dillerimiz, dudaklarımız birbirine aitti. Elim onun çıplak göğsüne giderken, duramayacağımızı biliyordum. Ali'yle hiçbir zaman duramıyorduk. Ali'nin elleri üzerimdeki geceliği çıkarıp hızlıca beni çıplak bırakırken kucağından ayrılmak yerine ona daha çok yaslandım.

Dudaklarımız soluklanmak için ayrıldı. Ali'nin dudakları dudaklarımdan koptuğu gibi göğüslerime ilerledi. Yaşadığım hazzın etkisiyle, ellerim göğsünden karın kaslarına, ardından sırtına ilerledi. Sırtını tırnaklarımla çizerken Ali'nin dudakları göğüslerimden koptu.

"Dur," dedi Ali.

"Ne?"

"Sevişemeyiz olmaz."

MAĞLUPWhere stories live. Discover now