Aşk Neden Bu Kadar Kırocasın

13 5 0
                                    

"Islak mendil, peçete falan var mı?" diye sordum yanımda oturan kurtarıcıma.
Hakan:Torpidoda olması lazım.
Torpidoyu açtım. Çarşamba pazarı gibiydi. Elimin kurumuş çamurunu bulaştırmamaya çalışarak Islak mendili buldum. Ellerimi, üstümü, çantamı olabildiğince temizlemeye çalıştım.
Hakan:Resim yaptığını bilmiyordum.
Ben :Tabiki de bilmiyorsun. Birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez.
Hakan:Haklısın... Ne zamandır yapıyorsun?
Ben:Kendimi bildim bileli karalıyorum Bi şeyler. Deşarj olmamı sağlıyor.
Hakan :Görebilir miyim şu karalamaları?
Ben:Olabilir.Ama şimdi değil. Kim bilir ne hale geldiler. Umarım çantaya su girmemiştir.
Hakan:Umarım
Ben:Senin var mı böyle bir meşgalen.Kafanı boşaltmanı sağlayan bir şeyler.
Hakan:Süperkahramanlıktan artan vaktimde... Imm Bi düşüneyim
Histerik Bi kahkaha atarak "kusmuk temizlemekten artan vaktinde" diye mırıldandım.
Hakan:Çok gıcıksın.
Ben:Biliyorum.
Hakan gözlerini devirdi:Ve yağmurda debelenen kızları kurtarmak dışında yazı yazmakla ilgileniyorum.
Ben:Ooo Bi yazarımız vaaarrr. Neler yazıyorsun bakalım.
Hakan:Önemli şeyler değil. Öylesine yazıyorum. Üstüne konuşmaya değmez.
Ben:Sen bunu Külahıma anlat. Böyle geçiştirdiğine göre büyük bir cevherle yan yana oturduğum kesin.
Hakan:Drama yaratma kızım ya.
Ben:O kadar büyük bir olay yoksa bana Bi yazını okut ve beni ikna et.
Hakan:Neden seni ikna etmek zorundaymışım?
Ben:Yoksa başının etini yerim.
Hakan:Bana hava hoş
Ben:Seni bıktırırım
Hakan:Keyfin bilir
Ben:Ya Hakaaannnnn
Hakan:Efendim Nazcım
Bana dönüp öyle bir baktı ki kafamdaki her şey.. bütün sözcükler.. bütün harfler buharlaştı sanki. Tek diyebildiğim "Hakan" oldu. Yan Bi gülüş atıp önüne döndü. Bense yüzünün her santimini kafama kazımakla meşguldüm. Kirpikleri, çıkık elmacık kemikleri, o tatlı gülümsemesi, keskin çene hattı... Tanrımmm. Ne oluyo bana böyle!!
Hakan'ın gülümsemesi genişledi:Beni mi izliyorsun sen?
Hızlıca kafamı çevirdim.
Ben :Ha-hayır tabi ki. Ne izlicem seni be. Gözüm dalmış sadece.
Hakan:Çok kötü bir yalancısın.
Cevap vermek yerine sağımdaki cama döndüm ve dudaklarımı dişlemeye başladım. Kontrolü kaybetme Naz!Kendine gel!! Kahretsin ya kulaklarım yanıyor, nefesim sıklaşıyor. Ona bakmak istiyorum...
Sonunda arabanın freniyle kafamdaki seslerden kurtuldum. Dönüp apartmanımıza baktım.
Ben:Gelmişiz.
Hakan:Hıhımm.
Ben:Teşekkür ederim bıraktığın için.
Hakan: Lafı bile olmaz.
İnmeye yeltendim ama beni bileğinden yakaladı. "Bekle" dedi. Arka koltuğa uzandı ve şemsiyeyi aldı.
Ben:Gerek yok. Zaten iki adımda kapıdayım.
Hakan:Zaten yeterince ıslandın.Al hadi şunu.
Ben:Cidden gerek yoktu.
Hakan :Sadece teşekkür edip alamaz mısın şu aptal şemsiyeyi ?
Uzattığı şemsiyeyi aldım ve bikaç saniyeliğine ellerimiz birbirine değdi. Elim alev alev yanıyordu.
Ben:Peki.... Teşekkür ederim.
Hakan:Rica ederim.
Sonunda arabadan inebildim. Yağmur daha da şiddetlenmişti.Bina kapısına koşar adım gittim, vardığımda arkama döndüm ve araba hala oradaydı. El salladım ve binadan içeri girdim. Yere yığılmamak için kapıya yaslandım. Cidden hapı yutmuştum.

YIRTICI KUŞ Where stories live. Discover now