' , •11• , '

102 5 1
                                        

"Sen ne diyosun ya!!"

"Bak artık hiç bişey umrumda değil.. onu seviyorum!!"

"Hyung sen kafayı yedin heralde... planları unuttun mu? Hani biz güvenini kazanmaya çalışıp sonrasında öldürücektik!?"

Bu duyduğum cümle Taehyun'a aitti. Birkaç adım geriledim ve masaya elimi koyup dengemi korumaya çalıştım.

"Taehyun ne bağırıyosun kız duycak" demişti beomgyu.

"ne yaparsanız yapın.. Ona zarar gelmeyecek. Buna izin vermicem" dedi ve kapıyı açtığında beni gördü.

"yah! hyung!" arkasından geldiklerinde dona kalmıştılar.

Dolan gözlerimi onunkilere sabitledim ve geri adım attım.

"Eunhwa... Dinle lütfen" başımı iki yana sallayarak bir geri adım daha attım.

Ellerini iki yana açıp salladı ve bana doğru ilerledi. Elleri titriyordu.
"lütfen... Yanlış anladın"

Bağırdım ve hepsine doğru döndüm.
"yaklaşmayın bana!!"

Hızla yukarı odaya çıktım ve kapıyı kitledim. Aslında ordan dış kapıya ilerleyebiliridim ama bütün eşyalarım telefonum burdaydı.

Duyduklarıma inanamıyodum. Onlara inanmıştım. Önceden hazırladığım çantayı elime alıp üstüme uygun bişeyler giydim.
Telefonu cebime attım.

"Eunhwa beni dinle.. Lütfen aç kapıyı ve düzgünce konuşalım. Açıklama yapıcam"

Sadece öylece yatakta gitmesini bekledim. Beni sevmemişmiydi? Dün söylediği onca şey yalanmıydı? Bunu nasıl yapmışlardı? Kimdi onlar?

Birkaç dakika sonra kapıdan ses gelmeyince gittiğini düşünerek kapıyı açtım. Gitmişti. Hızlıca aşağı indim. Hizmetçilerden biri bize yemek hazırlarken sesleri duymuş ve yanıma koşturmuştu. Elinde bıçak vardı.

"noluyo kızım nereye?"

Arkamda duyduğum ses ile elime bıçağı aldım ve onlara doğrulttum.

Beşide korkmuş bi şekilde elimdeki bıçağa bakıyodu. En önde yeonjun vardı.

"yapma.. İndir o bıçağı" dedi göz yaşlarını silerek.

Ellerini saçına geçirdi.
"sikeyim ne diye bağırıyosunuz!!?"

Bana sakince baktı ve bir adım attı. Gözünden bir damla yaş akmıştı. O konuştukları şeyden sonra ne kadar güvenebileceğimi ve bu evde güvende olup olmadığımı bilmiyodum.

"yaklaşma!" dedim bıçağı savurarak.

Hizmetçi bağırarak yardım istemeye başlamıştı. Yavaşça geri adım attım ve kapının oraya geldiğimde evden koşarak çıktım. Bıçağı elimden attım.

Şimdi o eve gitme zamanı gelmişti. Bu gün okula gitmiyecek ve evi düzene sokucaktım. Ama yarın gidermiydim bilmiyodum.

Yeonjun ile aynı sınıfta olmasamda Taehyun, Soobin ve Beomgyu ile aynı sınıftaydım.

Eğitimimi onlar yüzünden aksatamazdım. Herşey üst üste Geliyodu. Önce hafıza kaybım sonra ailem.. Sonra bu olay. Öyle ağır şeyler yaşıyodum ki.. Belkide yaşama amacım yoktu.

Dün olanlar beni mutlu etmişken birden herşey mahvolmuştu. Çünkü mutlu olamazdım. Mutlu olduğum anda tekrardan üzülmem için elinden geleni yapıyodu hayat.

Gözlerimden yaşlar dökülürken eve varmıştım. İçeri girip kapıyı kitledim ve çantayı yere attım.

Sırtımı duvara yaslayıp yere çöktüm ve göz yaşlarımı serbest bıraktım. Bacaklarımı kendime çekip kafamı yasladım ve hiç olmadığı kadar fazla ağladım. Hıçkırıklarımda boğuluyodum.

Memory Game | Choi YeonjunWhere stories live. Discover now