II: Prix

18 2 7
                                    

14 mart, 1992
Saat: 23.15
Korea, Gangnam

"Çok heyecanlı" Jeongin içki şişesini kafasına dikti. "Öhm" Cecilia heyecanlıydı. Arkadaşlarına yazdığı şarkı sözlerini okuyucaktı. "Evet" Christophere baktıktan sonra tüm cesaretini toplayıp yazdığı şarkı sözlerini okumaya başladı.

"Even when darkness falls asleep
(Karanlık uykuya daldığında bile)

An endless thirst comes to me
(Bitmeyen bir susuzluk geliyor bana)

The heat that is filled in this room
(Bu odaya doldurulan ısı)

Destroys me so that I can't endure it
(Dayanamayacak kadar beni mahvediyor)

Wait a minute, just for a while
(Bir dakika bekle, sadece bir süreliğine)

I need some time to catch my breath
(Nefes almak için biraz zamana ihtiyacım var)

Being more than I can handle, you
(Başa çıkabileceğim den daha fazla olmak, sen)

Come whirling at me
(bana dönerek gel)

Like the eye of the storm
(Fırtınanın gözü gibi)

At first it was only a light attraction
(İlk başta sadece hafif bir çekimdi)

Not crossing any lines, manner like a borderline
(Herhangi bir çizgiyi aşmamak, bir sınır çizgisi gibi davranmak)

A picture looking so ordinary
(Çok sıradan görünen bir resim)

A day of a turn around, one day what a day
(Bir gün dönüş, bir gün ne gün)" söyledikten sonra arkadaşları tarafından alkış yağmuruna tutulmuştu. "Harika!" Siyeon'a baktı sevinç dolu gözlerle. Siyah saçlı kadın Ceciliayı kolundan tutup kendine yasladı. Narin hareketlerle saçlarını okşarken öpücükler bırakmayı da ihmal etmiyor. "Parlak bir gelecek seni bekliyor"

2 nisan, 1992
Saat: 19.25
Korea, Gangnam

"Hadisene! Cecilia! Kime diyorum ben" Christopher durmadan homurdanmasını umursamadan sakinliğini koruyarak süslenmeye devam ediyordu. "Ah çıldırıcam"
Jeongin dirseğiyle arkadaşını uyarmak için dürttü. "Chris telaşlandırma çocuğu. Barlar, mağazalar, meyhaneler, karaoke mekanları kaçmıyor ya"

"Hayır canım kaçıyor" Cecilia küpesini kulağına tarken odadan çıkmıştı. "Tanrıya şükürler olsun" Cecilia göz devirirken Jeongin arkadaşının tepkisine gülmüştü. "Nasıl oldum?" Etrafında dönüyordu. "Bir şair olarak nutkum tutuldu kaldı güzelliğin karşısında" Jeongin gerçekleri abartı kelimelerle süsleyerek arkadaşını mutlu etmişti. "Chris?"

"Umarım gecenin sonunda seni sağ salim Siyeon ablaya teslim ede bilirim" sonra ise göz kırpmıştı.

Gençler şehire çıkıp güzel bir zaman geçirmiş, gecenin sonuna yakın Gangnam'ın en popüler meyhanelerinden birisine gitmişlerdi.

"Acayip yoruldum fakat yorulmama değdi" arkadaşları Jeongini gülerek onaylamışlardı.
"Woah" duyguları o kadar büyük ve karmaşık ki kendisini ifade edecek kelime bulamadı. "Bu duyguyu kelimelere dökmek zor fakat sizinleyken kendimi bir yerlere aitmişim gibi hissediyorum" Christopher küçüğün elini avuçları arasına aldı. "Bize kendini ifade etmene gerek yok Cecilia. Yüzünde yazılı zaten her şey.

Garson elinde kocaman gül buketi ve şampanya şişesi ile Cecilia ve arkadaşlarının mamasına gelmişti. Gençler anlamsız bakışlarını garsonun üzerinde gezdiriyordu.
"Masaları karıştırmış olmalısınız" garson sahte gülümsemesi ile Ceciliaya baktı. "Hayır efendim bir karışıklık olmadı. Bunlar Sehyoon beyin size hediyyesi" Cecilia ne yapmalı olduğunu bilmiyordu. "Fakat-" şaşkın bakışları arkadaşlarının üzerinde geziniyor. "Buyrun efendim çekinmeyin, birilerinin size böyle hediyyeler göndermesine alışmalısınız çünki daha çok böyle hediyyeler alacaksınız gibi gözüküyor"
Cecilia yüzünde gergin bir gülümseme ile çiçekleri almıştı. "Şampanya yı sizin için açma mı istermisiniz?" Genç gittikçe geriliyordu. "Olur, olur açın" Christopher lafa dalarak Ceciliaya yardımcı olmuştu.
Gûrültülü şampanya açısından sonra gençlerin bardakları şampanya ile dolmuştu. "Başka bir arzunuz olursa burada olacağım"

Beauty Of Sadness Where stories live. Discover now