29

789 86 11
                                    

İyi okumalar

________

"Biz neden bu hale geldik Taehyung?"  Ve belkide aralarındaki bu sevimsiz durumu aydınlatacak ilk adım, ilk soruydu bu. Küçük olan tüm utangaçlığını, kırgınlıklarını bir kenara bırakıp bu sorunu konuşmak için cesaretini toplamıştı.

İkisi de bir kaç dakika sessizce uzanıp bir birlerinin gözlerini izledi. Aslında bu soruya uzun uzun cevap verebilirdi delta ama ağzını açıp tek kelime edemedi. Kelimeler boğazında düğümlenmişti sanki. Yaşadıklarını bir daha hatırlamak, çocuğa hatırlatmak istemiyordu. Zaten kendisinden nefret ediyordu. Yine de eğer cevap vermezse barışmalarına dair kalan son umut kırıntıları da yokluğa karışacaktı.

Sonsuza kadar susabilirlerdi. Bu zaman ikisinin de yaraları kanamaya devam eder, asla iyileşmezlerdi. Belki yolları ayrılır bir daha görüşmezlerdi. İki yabancı olurlardı yeniden, ama bu sefer anılarla birlikte. Belki biri ölürdü, diğerinin bundan haberi bile olmazdı. İçlerinde bir birlerine olan aşklarıyla, başkalarıyla evlenirlerdi. Evet bu korkunç şeyler olabilirdi. Eğer susmaya devam etselerdi. Ama delta konuşmak için kafasını toplamıştı.

"İğrenç şeyler yazdım, yaptım. Biliyorsun. Çok kırdım seni. Bunları çok konuştuk. Belki kafam yerinde değildi, belki kurdum kötüydü. Bilmiyorum. Bunları bahane olarak kullanmayacağım." Taehyung elini kaldırıp önündeki tatlı omeganın saçlarını okşadı, dolmuş gözlerine baktı. Kendi gözleri de dolmuştu zirâ sesi titriyordu.

"Biz parçalandık. Biraz ben parçaladım bizi. Hatta biraz değil çokça. Sonra sen parçaladın beni, bizi. Ama biliyorum birleşebiliriz biz." Yutkundu. Boğazına dikenli teller dolanmıştı sanki.

"Pişmanım. Biliyorsun." Ve delta gözlerinden süzülen yaşlarla durmak zorunda kaldı. Yeniden sustu ikiside. Omega bir yanıt vermedi deltanın sözlerine. İkiside sessizce gözyaşı akıttı. Dakikalar bir birini kovaladı. İkisi de içlerinde bir şeyler düşünüyor, halletmeye çalışıyordu.

"Biliyorum." Titrek sesiyle konuşmaya başladı omega. İçinde birikenleri son defa dökecekti.

"Biliyorum. Yazdığın o cümleler ezberimde. İstemeyerek yazdığını da biliyorum. Pişman olduğunu da. Bir birimizi nasıl kırdığımızı, parçaladığımızı da biliyorum hyung." Akan gözyaşları ve dudaklarından kaçan hıçkırıklar. Şimdi ikiside tüm kırgınlıklarıyla karşı karşıyaydı.

"Be-ben neden mutlu olamıyorum. Biz biz neden mutlu değiliz.  Bir birimize bu kadar bağlıyken neden birleşemiyoruz hyung. Ben neden istediğim zaman sana sarılamıyorum ya da kendimi geri çekmek zorunda kalıyorum. Neden geceleri seni düşünerek ağlıyorum ya da neden bizim sadece hayal olarak kalacağımızı düşünüyorum. Canım yanıyor. O kadar karışık ki tüm duygularım, bir bilinmezliğin içine sürüklenip duruyorum." Hıçkırarak isyan eden minik omega. Ağlamaktan titreyen bedenler. Yalnız üşüyen kalpler. İlk başta olması gereken oluyordu. Bir birlerine karşı açıkça konuşuyorlardı.

"Omega, benim minik omegam. Dünyadaki tüm mutluluğu hakediyorsun. Ama sana yaşatamadığım mutluluğun derdini çekmek yerine seni kırıp parçaladım. Ellerimden kayıp gittin sanki. Seni tutmak için çabalamaya geç başladım. Ama artık seni iyileştirmek istiyorum. Yeniden benim yanıma ilk defa gelen minik Jungkook ol istiyorum. Seni sıkıca sarıp sarmalayayım, tüm yaralarını iyileştireyim. Ama söz veriyorum bu sefer kaçmayacağım senden. Tüm gerçekler göz önündeyken kendimi senden uzak tutmaya çalışmayacağım. Şimdiye kadar ne olur olsun bir gün vita çıkıp gelecek ve sen ortada kalmış gibi hissedeceksin diye sana yaklaşmadım, içimdeki tüm duyguları bastırdım." Ağlayarak deltayı dinleyen Jungkook mutlu hissetmeye başlamıştı. İçindekileri dökmüştü ve şimdi hyungu bir itirafta bulunmak üzereydi. İkisini de sonsuza kadar bir birine bağlayacak olan itirafta.

"Artık tüm kartlar açık. Hiçbir şeyi saklamayacağım. Sana aşığım. Kendimi dizginlediğim yıllar boyunca çok güzel farkındaydım bunun. Vita geldiği zaman daha da farkına vardım. Her zaman içimden bir vitanın olmaması için dua ettim ama tanrı beni sevmez, bilirsin. Onunla eş olmak zorunda olduğumu biliyordum. Ve bu beni tamamen parçaladı. Korkaklık yapıp ondan uzaklaşmadığım ve her şeyi zorlaştırdığım için çok üzgünüm birtanem. Seni seviyorum. Ağlama lütfen. Seni çok seviyorum. Bunu söylemek çok rahatlatıcı..." Yıllardır içinde biriktirdiği duyguları sonunda açığa çıkaran delta o kadar rahatlamıştı ki bir kaç damla gözyaşı yeniden akmıştı gözpınarlarından.

Uzun soluklu konuşmasından sonra ona şaşkın ve sulu gözlerle bakan tatlı omeganın yüzünün her bir yerine küçük öpücükler kondurdu. "Ağlama küçük omegam"

"H-hyung. Ben. Ben de saklamak istemiyorum. Seni seviyorum. Her şeye katlanma sebebim buydu. Seni s-seviyordum ve senden uzak kalmamak için her şeyi yapıyorum. Hyung. Lütfen rüya değil de bana. L-lütfen." Bir birlerine sıkıca sarıldı ikili. Yıllardır içlerinde bastırdıkları duyguları açığa çıkmıştı şimdi. Artık hiç bir güç onları ayıramaz, bastıramazdı.

"Rüya değil gerçek güzelim, gerçek bebeğim, gerçek birtanem, canımın içi. Gerçek, ağlama artık." Ağlamaktan boğuklaşan sesiyle konuştu delta.

"A-ama hyung sen de ağlıyorsun. A-ağlama." Küçük çocuklar gibi sarılmış ağlayan ikili bir birlerine ağlamamalarını defalarca kez söylediler. İkisi de bir birini dinlemedi ve sonunda kavuşmanın verdiği rahatlıkla ağlamaya devam etti.

_______

Bölüm sonu.

Kendinize iyi bakın.

Amanın sonunda barıştılar ya ben yıldım sizi düşünemiyorum.
Mutlu günlere geldik çok şükür.

Hera sunar.

Still With You / taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin