13

1.4K 125 74
                                    

Merhabalarrr

Sizi seviyorumm üç beş kişiyiz ama olsun çok tatlısınız

Taehyungu köpek gibi süründüreceğim ✊🏻

İyi okumalar

______

Aldığı her nefes göğsüne batarken  Jungkook varmıştı geleceği yere. Üniversitenin önünde durmuştu ayakları. Kalbi acıyla çırpınıyordu. Üzgündü. Bir tarafı deli gibi kaçıp gitmek istiyordu. Ama bir tarafı gitmemesi için ona yalvarıyordu.

Çıkış saatiydi. Gözleri üniversitenin bahçesini taradı. Onları arıyordu. Bir an önce konuşup gitmek istiyordu. Günlerdir ondan uzaktı. Çok özlemişti, çok canı yanmıştı. Yine de aramalara cevap vermemiş mesajlara geri dönmemişti. Evde değilim demişti ama günlerdir odasından çıkmamıştı.

Oturma alanına doğru ilerlerken bir bankta oturan sevdiğini gördü. Sevdiğini ve onun sevgilisini.
Diğer arkadaşları da etraflarında toplanmıştı. Onların önünde konuşmak istemese de ayakları onu oraya götürmüştü.

Yakınlarında bir ağacın altında durdu. İzledi sevdiğini. Bir şeyler tartışıyorlardı sanki. Taehyung yorgun ve bitkin görünüyordu. Hafif gözleri doldu omeganın. Gidecekti. Gidecekti ve bir daha göremeyecekti onu.

Dolan gözlerini hızla kırpıştırıp bir adım attı. Gerçekten çok zorlanıyordu. Eğer şimdi vazgeçerse bir daha yapmayacaktı bunu. Gelip özür dilemeyecekti. Ama vazgeçmedi.
Hyungunu mutlu etmek istiyordu.
Yakınlaştıkça kalbindeki sızı artıyordu.

Taehyungda elini kalbine götürüp sıkıca bastırdı. Omegasını hissetmişti. Etrafa kaldırdı bakışlarını. İşte ordaydı. Onlara doğru geliyordu. Kalbi hızla atmaya başladı. Küçük omega iyi görünmüyordu. Taehyung içi parçalanırken onun adını fısıldadı.

"Jungkook..."

Bakışlar Jungkooka dönerken kafasını önüne eğdi küçük olan. Konuşmak zordu onun için. Kelimeler boğazında kilitlenmişti. Ne demeliydi bilmiyordu.

"Sonunda geldin" ilk söze başlayan Taehyung olmuştu. Sesi titremişti. Her şeyi siktir edip ona sıkıca sarılmak istiyordu. Teni yanıyordu adeta ona sarılmadığı için. Ama burda omega onu kabuledermiydi bilmiyordu.

"Evet, geldim." parmaklarını bir birine dolamıştı heyecandan. Ne yapabilirdi ki. 5 gün boyunca çok özlemişti sevdiğini. Ve bu onu son görüşüydü. Doya doya yüzüne bakmak isterdi. Ama hyunjinin ona bakan gözler bunu pek istemiyordu.

Hyunjin Jungkooku görünce şaşırmıştı.
Bir süre ortalıkta yoktu diye rahattı. Onu yeteri kadar kötülemişti Taehyunga. Taehyungda inanmıştı ona.
En azından o öyle düşünüyordu.

"Neden geldin" kızgınmış gibi bir sesle konuşmuştu vita. Sanki kızmaya hakkı varmış gibi.

"Ben özür dilemeye gelmiştim" sesi titremesin diye olağanüstü bir çaba sarf ediyordu çocuk. Haklıyken özür dilediği için o kadar kırgındıki hyunguna. Biliyordu içten içe hyungunu affetmesi imkansız gibiydi. Bir birlerini yeniden görmeleri o kadar zorduki artık.

"Demek akıllandın ha. Kaç gündür nerdesin. Yaptığın şeyin bedelini ödemen gerek." Hyunjin söylediği şeyle ayağa kalkmış ve Jungkooka doğru bir adım atmıştı.

"Ben özür dilerim. İstemeden canını yakmış olabilirim. Seni incitmek istemezdim." Onun canını gerçekten yakmak istemezdi. Jungkook sadece kendini korumaya çalışmıştı.

"İstemeden mi? Yalan söyleme. Bilerek yaptın." bir adım daha attı "Bir özürle kurtulamazsın."

Hyunjinin laflarıyla Taehyung endişeyle yerinden kımıldadı. Ayağa kalkmamak için zor tuttu kendisini.

"Bir daha yapmayacağına dair söz ver. Benimle oturabilirsin. Sol yanım her zaman senin için boş." Nihayet Taehyung konuşmuştu. Onun için önemli olan Jungkookun ders çıkarmasıydı. Böyle şeyler yapmasını istemiyordu. Hyunjin vitaydı Jungkooka çok kötü şeyler yapabilirdi.

"Hayır. Oturmayacak. Bizden uzak olacak. Görmek istemiyorum onu hayatımızda"  Hyunjin adeta çığırmıştı. Taehyung duyduklarına şaşırmıştı. Asla Jungkookun ondan uzak olmasına izin veremezdi artık.

"Ben özür dilerim gerçek-" lafını bölen şey sol omzundan sertçe itilmesiydi. Ardından yüzüne yediği bir yumruk.

"HYUNJİN." Taehyung Hyunjini kolunu tutup geri çemişti bağırarak. Ardından yüzüne sert bir yumruk indirip konuştu.

"Ne yapıyorsun sen. Delirdin mi?" Hem şaşkın hem kızgındı. Tanrı şahit böyle bir şeyi asla beklemiyordu.

"Ben onun hayatımızdan çıkmasını istiyorum Taehyung. Aramıza girmesini istemiyorum. Senin bana yaptığına bak."

"Kes sesini. Bu ona vurabileceğin anlamına gelmiyor. Bir daha ona vurursan seni parçalarım. Anladın mı beni. Çok ciddiyim. " Taehyung onu sertçe iterek Junkooka doğru ilerlemiş eliyle hafifçe çenesini kavramıştı.

"İyi misin." Jungkook zayıf bedenine aldığı yumruğun etkisiyle titriyordu. Burnu kanıyordu. Ama burnunun acısını geçen bir acısı daha vardı. Ruhu.

"Umrunda mı?" Sesi titrek çıkmıştı. Çenesindeki eli itmiş birkaç adım geriye gidip konuşmuştu.

"Ben özür diledim. Artık gidiyorum. Umarım istediğin gibi olmuştur hyung."

Arkasını dönüp hızlı adımlarla ordan uzaklaşmıştı. Arkadan Taehyungun sesi geliyordu. Dolu gözleri onu elevermesin diye acele ediyordu.Üniversitenin kapısından içeri girip lavaboya doğru adımladı. Sakinleşmesi gerekiyordu. Çünkü işi daha bitmemişti.

Taehyung herkesi ortada bırakıp onun peşinden koştu. Jungkookun ders almasını istiyordu böyle olacağımı tahmin bile edememişti. Kurdu içini parçalıyordu sanki. Lavaboya doğru giden çocuğun peşinden ayrılmadan ilerledi. Çocuk içeri girip kapıyı kapatacakken kapıyı tutup içeri girdi. Şaşkın dolu gözlere karşı içi titrerken kapıyı kapatıp kitledi.

"Umrumda Jungkookum."

______

Bölüm sonu

Kendinize iyi bakın

Hera sunar

Still With You / taekook Where stories live. Discover now