21

1.2K 92 10
                                    


İyi okumalar 🌸

-----------

Bedeninde hafif bir titremeyle uyandı Jungkook. Gözlerini açtığında olduğu yeri yadırgadı. Burayı tanımıyordu. Kendi yatağı değildi uzandığı yer. Bir az daha kendine geldiğinde kolundaki sızıyı fark etti. Koluna serum bağlıydı. Gözlerini iyice açıp etrafa baktığında buranın hastane olduğunu fark etti. Hastane odasındaydı ve yalnız başınaydı.

En son ne olmuştu tam olarak hatırlamıyordu. Denizin içinde abisinin yanına ilerliyordu. Peki buraya nasıl gelmişti. Kim "kurtarmıştı" onu. Son olaylar zihninde canlanırken karnına bir sancı girdi. Taehyung kurtarmıştı onu. Onun sesini duymuştu en son.

Kurtarmıştı kurtarmasına ama şimdi nerdeydi. Onu burada yalnız bırakıp gitmiş miydi. Sorular zihninde dolanırken titreyen vücuduyla uykuya dalmak istedi. Gözlerini yummak ve 1 yıl öncesinde uyanmak istedi. Yaşanan onca kötü olay sadece bir kabustan ibaret olsun istedi. Kendi canına kıyacak kadar kötüydü olaylar onun için. Bunların olmamasını diledi. Ama olmuştu işte. Hayat ne zaman onun yanındaydı ki, şimdide olsun.

Gözlerini kapatıp uykuya dalacağı anlarda kapının aralanma sesini duydu. Hemşirenin geldiğini anlayınca gözlerini açmadı. Çok yorgundu zaten. Günlerdir uyumuyordu. Göz kapakları kendiliğinden kapanıyordu.

Adım sesleri yakınlaşırken tedirgin oldu. Sonra yakınlarında nefes sesleri duymaya başladı. Alnında hiss ettiği öpücükle şaşırdı ama gözlerini açmadı. Çok güzel bir koku geliyordu burnuna ve bu kokunun sahibini tanıyordu. Gözlerini açmadı ve kendine son bir kez deltyla güzel bir an yaşamaya izin verdi. Çünkü gözlerini açtıktan sonra hayat bir daha asla önceki gibi olmayacaktı.

Alnındaki öpücük göz kapaklarının üstüne taştığında heyecanlandığını hissetti. Sonra yumuşak dudakların dokusunu yanağının üzerinde hissetti. Yüzünün her bir yerini özenle öpen dudaklar geri çekildiğinde Jungkook boşluğa düşmüş gibi hissetti.

Küçük elini büyük avuçların arasında hissettiğinde  mızmızlandı gözlerini açtı. Karşısında - daha doğrusu dibinde- oturan ve ellerini okşayan hyungunu gördü.

Uyandığını farketmeyen Taehyung gözlerini ikisinin ellerinin uyumuna kaptırmışken küçüğünün sesini duydu.

"Taehyung" yorgun ve bir o kadarda zayıf çıkan sesle gözlerini ellerinden ayırıp küçüğünün gözlerine dikti.

"Jungkook. Nasıl hissediyorsun? Doktor çağırayım mı?" endişeli olduğu her halinden anlaşılıyordu. Çok korkmuştu. Ona bir şey olacak diye, onu bir daha göremeyecek diye o kadar korkmuştu ki delirmek üzereydi. Sinirle söylediği sözlerin böyle sonlanıcağını tahmin etmemişti.

" Gerek yok. Birazdan hemşire gelir."  Ellerini büyük elin arasından çekip konuştu.
Yorgun olsada sesinin ciddi olmasına özen gösterdi. Ne de olsa bu halde olmasının sebebi karşısındaki kişiydi. O kişi ki, onun için canını bile vermeye hazırken o, kendisini dinlemeye tenezzül bile etmemişti. Her ne kadar onu sevse de aralarına mesafe koymaya karar vermişti. Madem ölmesine izin vermiyordu o da kendini ondan uzak tutar ve onsuz yaşamay çalışırdı.

"Kook neden böyle bir şey yaptın. Ya sana bir şey olsaydı." Jungkookla konuşmaya çalışıyordu Taehyung. Çocuğun kendini geri çektiğinin farkındaydı ve onu haklıda buluyordu. Ondan özür dilemeliydi. Öyle bir özür ki, onun tüm yaralarını sarmaya yardımcı olsun. Tabii ki bu 1 cümleden ve ya art arda sıralanan saçmalıklardan ibaret bir özür olmayacaktı. Tüm ruhunu bu işe katmalıydı.

"Bana bir şey olsaydı umrunda olurmuydu. Sen söyledin ya hatırlasana. Hep sorun yaratıyormuşum ben. Abimin yanına gitmem gerekiyormuş. Ben de sen mutlu ol diye gitmek istedim." hafif dolan gözlerini kucağına çektiği ellerine indirdi. Ona bakmak istemiyordu. Kalbi acıyor yaşadıklarını, yaşamak zorunda kaldıklarını hatırlıyordu.

"Sinirliydim Kook. Beni kandırdılar. Sanki gözümü boyamışlardı. Yazdıklarımın seni ne kadar üzeceğini düşünemedim. Affet beni. O gün çok  ağır konuştum. İnan bana laflarım seni incitmek için değildi. Sadece ders çıkart istedim. Hem hyunjin artık seninle uğraşmaz diye düşündüm. Böyle olacağını bilemezdim. Olayları senin gözünden hiç göremedim. Hyunjin bana hep kendi dilinden anlattı. Aptallık ettim. O kadar çok pişmanım  ki, yemin ederim o vitayı parçalamamak için zor duruyorum."

Kendini ifade etmeye çalışıyordu Delta. Gerçekten isteyerek söylememişti o sözleri. Böyle kötü sonuçlar doğuracağını bilse parmaklarını keser yine de yazmazdı o kelimeleri. Hyunjin gözünün önündeydi. Omega ona zarar vermiş gibi duruyordu ve eğer Taehyung çocuğa yine yakın olursa vita çocuğa zarar verebilirdi.

Ama Taehyung ona daha çok zarar vermişti. Canını fazlasıyla yakmıştı sözleriyle ve haraketleriyle. O kocaman gözlerdeki ışığı söndürmüştü. Yaşama isteğini çekip almıştı ondan. Şimdiyse gözlerindeki ışığı yeniden yakıp ona yaşama isteği vermeliydi.

Junkook gözlerini ellerinden ayırmıyordu. Ellerine bakıp yanındaki deltanın sözlerini dinliyordu. Çünkü şu an kalkıp burdan gidemezdi. Eğer yapabilirse yapmak istediği tek şeydi şu an için burdan gitmek.

"Güzelim hadi bak bana. Ne kadar pişman olduğumu gör. İnan bana seni bu halde görmek beni yıkıyor. Sana bir şey olmasına dayanamam ben. O gün söylediğim şeyler için çok pişmanım. O kadar pişmanım ki, ruhum parçalanıyor. Ayrıca Hyunjinin seni vurduğunu da biliyorum. Bundan sonra sana vurmayı geç 100 metre ötene bile yaklaşamayacak."  Uzun soluklu cümlesinden sonra duraksadı delta. Karşısındaki çocuktan ne bir cevap ne bir haraket geldi.

"Konuşmayacak mısın benimle?" Kısık sesiyle yeniden sorduğunda sanki bunu bekliyormuş gibi karşısındaki çocuk gözlerini ona dikti. Öyle bir bakıyordu ki, gözleri yakıyordu baktığı her yeri. Sessiz kıyamet kopuyordu her zaman kendinde cenneti barındıran gözlerde.

"Ne duymak istiyorsun? Seni affedeceğimi falan mı düşünüyorsun? Karşıma geçmiş birde açıklıyorsun. Ne anlatıyorsun sen be? Ne sikim sebepten bilmiyorum ama ben o sözler, haraketler yüzünden kendimi ölümün kollarına bıraktım. Bir de gelip beni ordan kurtardığını sanıyorsun. Ölüm benim kurtarıcımdı. Ölüm bile senden daha yakındı bana. Sen hangi yüzle benim karşıma çıkmaya cesret edebilirsin." Kızgın sesinin arkasına gizlediği kederle hayatı boyunca yapmış olduğu en sert konuşmayı yapmıştı çocuk. İçinden kendini tebrik ediyor ve böyle güçlü durması için destekliyordu.

"Jungkook ben...ben beni hemen affet demiyorum. Çok çok haklısın. Ne desen haklısın. İstersen beni affetme. Ama lütfen ölüm hakkında böyle konuşma."

"Ne saçmalıyorsun delta. Lütfen çık git. Seni görmek sesini dahi duymak istemiyorum." Seni hayatımdan çıkarmam gerekiyor. Yalvarırım git.

"Seni burda yalnız bırakamam. İstersen odadan çıkarım ama bu gece burda kalacağım."

"Ben zaten haftalardır yalnızım. Şimdi mi aklına geliyor beni yalnız bırakmamak." Çocuk kırıcı olmalıydı. Kırıldığı kadar kırmak istiyordu. Ancak öyle omegası da kendi de sakinleşirdi.

"Şimdi odadan çıkacağım ve sen uyuduğunda geri döneceğim. Uyu ve dinlen. Yarın her şeyi konuşacağız." Delta sakince konuşup cevap beklemeden odadan çıktı. Zira çocuk onu terslemekte kararlı gibiydi.

______

Bölüm sonu.

Kendinize iyi bakın.

Hera sunar.

Still With You / taekook Where stories live. Discover now