[18] Like we're arranging?

Start from the beginning
                                        

Konseyin bulunduğu kapı yavaşça açıldığında içeri de bulunan görevli elini alnına koyarak Jungkook'u selamlamıştı. Jungkook görevli meleğe gülümsediğinde aralanan kapıdan yavaşça ilerlemeye başladı. O sırada da Taehyung arkadan onu takip ediyordu. Jungkook arkasındaki varlıktan heyecan duymaya başlamıştı. Nedenini bilmiyordu fakat kendisini bir an önce toparlaması gerektiğini biliyordu.

''Oturun.'' 

İki melek onlara sandalyeyi işaret ettiğinde melek ile şeytan karşı karşıya oturdular. O sırada otururken de birbirlerine bakmayı ihmal etmemişlerdi. Bakışlarını kaçıran ilk şeytan olmuştu. İki konsey meleğine baktığında onlara hafif gülümsedi. Kapının başında duran görevli melek ise hayranlıkla şeytana bakıyordu. İlk defa şeytan görmüştü ve tahmin edemeyeceği kadar yakışıklı olduğunu bilmiyordu. 

''Savaşın olmasını istemiyoruz. O yüzden ne istiyorsan bize hızlıca söyle.''

Taehyung oturuşunu düzelttiğinde boğazını temizledi ve hafif sırıtarak karşılık verdi. Jungkook Taehyung'un bu hallerinden hiç haz etmemişti. Ona kaşlarını çatarak bakıyordu çünkü az buçuk ne isteyeceğini biliyordu. Kuralları değiştirmek.

''Şöyle söyleyeyim. Şeytanların ve meleklerin birbirine düşman olmasına karşıyım. O yüzden aramızdaki bu düşmanlığı kaldırmak için okulları birleştirmenizi istiyorum.'' Taehyung ciddi bir ifadeyle konuştuğunda konsey de dahil herkes şaşkınca bakıyorlardı birbirine. Jungkook ise hemen reddetmek için ayağa kalkmış ve kafasını iki yana sallamıştı.

''Böyle bir şey asla kabul edilemez. İmkansız bir şey istiyorsun.'' 

Taehyung istifini hiç bozmadan bacağını bacağının üzerine attı. O kadar ciddiydi ki onlara biraz korkutucu bakışlar atıyordu. Sanki bunu kabul etmezlerse savaşı başlatacağını gösteriyordu bakışları. ''Şeytanların meleklere, meleklerinde şeytanlara yakınlaşmasını istiyorum. Bu şekilde de düşmanlığın sona ereceğini düşünüyorum. Şimdilik isteklerim bu kadar.''

Konseydeki iki yaşlı beden birbirine bakındıklarında Jungkook hemen olaya atladı sertçe dişlerinin arasından tısladı. ''Böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğinizi biliyorum.'' Jungkook öfke ile Taehyung'un ayağına sertçe bastı ve tekrar yerine oturdu. Taehyung'un ağızından acı bir inilti boşaldığında ayağını okşamaya başladı ve gözlerini kısarak sinirle karşısında tırnağını yiyen meleğe bakındı. Onun bu kabul edemediği halleri gerçekten Taehyung'un çok hoşuna gidiyordu.

Konsey aralarında bir şeyler konuştuklarında karşı karşıya oturan beden ise birbirine öldürecek gibi bakıyorlardı. Özellikle de meleklerin bakışları her an saldıracak derecedeydi. Konsey kararını açıklamak için boğazını temizlediğinde merakla bakındılar. Yaşlı adam kirli sakallarını okşadı ve isteksizce dudaklarını araladı.

''Biz düşündük ki bir felaketi içine girmemek daha iyi. Savaşı asla kabul etmiyoruz ve sizin de istekleriniz olmazsa savaşı başlatacağınızı söylüyorsunuz...'' Yaşlı adam bir sürü kelime etmiş gibi cümlesini yarıda bırakırken Taehyung kafası ile onaylayarak sırıtmıştı. Kabul edeceklerini gayet iyi biliyordu.

''O yüzden savaşı istemediğimiz için anlaşmanı kabul ediyoruz.'' 

Taehyung kocaman gülümsediğinde Jungkook'un yüz ifadesini görmek için kafasını ona çevirdi. Gerçekten bu karar onu delirtecek gibi olmuştu. Onların karşısında olay çıkarmamak için hızlıca ayağa kalkmış ve salonu terk etmişti. Taehyung konseye teşekkür edip hızlıca salondan çıkmıştı. Jungkook onu beklediği için hızlıca yakasını kavrayıp geriye savurmuştu.

''Amacın ne senin ha! Meleklerin arasına sızdın diyelim! Eline ne geçecek!'' 

Taehyung sırıtarak meleğin üzerine yürüyerek onun ince belini kavradı. Jungkook'un nutku tutulmuş öyle hareket etmeden onu izliyordu. Şeytanın ince parmaklarını yüzünde hissetti melek. Tüyleri diken diken olmuştu ve kalbi delice atmaya başlamıştı. İlk defa böyle bir duygu tatmıştı. Şikayetçi değildi fakat şeytana bağlanmaktan korkuyordu bu şekilde. 

mockingbird ㄨ yoonmin ✓Where stories live. Discover now