~Ahududu Meselesi~

2.7K 212 600
                                    

Başlangıç tarihinizi burya yazınız lütfen,keyifli okumalar.

"Yazıklar olsunnnn, yazıklar olsunnnn
Kaderin böylesineeee, yazıklar olsunnn..."

Bağıra bağıra söylediğim şarkı sırtıma yediğim terlikle ufak bir kesintiye uğradı.Kusura bakma artık Orhan Baba ne demişler önce can sonra,aman sonrası sonra işte.

"Anne ya napıyorsun Allah aşkına? Ne bu,önceki hayatında keskin nişancıydında bizdenmi saklıyorsun?"

Elinde hazır bulundurduğu mühimmatını gözüme soka soka sallayarak konuştu canım keskinim nişanım.

"Bak hâlâ konuşuyorsun.Kız ben sana kaç saat önce dedim ekmek al diye? Abin inicek şimdi sen hala bir ekmek almadın."

Kafamı tavana kaldırarak derin bir of çektim.
Yüzüme yerleşen ağlamaklı ifadeyi belki acırda beni yollamaz diye annemin huzuruna sundum.

"Annem,canım annem...Nolursun yapma bunu bana.Etme eyleme yollama kızını yaban ellere..."

Ellerimi birleştirip yalvardım fakat biliyordum,nuh derdi vazgeçmezdi.

"Abartma Ahu,ölüme değil fırına gidiyorsun.Git ve o ekmeği getir hadi hadi kış kış."

Duygu sömürümün işe yaramamasıyla gözlerimi devirdim.

"Aman ben kimim ki zaten,basit bir ayakçıyım.Ancak ekmek alırım aman oğlun gitmesin incileri dökülür."

Ensemden tutulup geri çekilmemle ela gözlerim irileşti.
Kulaklarıma abimin yeni uyandığından dolayı boğuklaşan sesi doldu.

"Ben hep demiyormuyum sana Ahu.Annemler seni ekmek almaya git diye yaptılar diye"

Kendimi iri ellerinden kurtarıp arkamı döndüm ve benim gibi ela olan gözlerine inatla baktım.

"Dedi dünyaya boş yapmak için gelen canım abim.En azından ben ekmek almakta olsa bir işe yarıyorum."

Pis pis sırıtmamla kaşlarını çattı.
Üzerime yürürken hemen annemin arkasına kaçtım.

"Bana bak kızım askerlik bitti senin şu boş konuşmaların bitmedi canımı sıkma ilk günden."

Onun bu dediğine dilimi çıkartıp hemen kapıya doğru koştum.
Ama koşarkende son golümü ağlara geçirmeden yapamadım.

"Duyanda iki sene askerlik yaptın sanıcak.Askere bile 26 yaşında gittin seni faydasız fasulye sırığı."

"Ahu!!!"

Çığırtkan sesiyle yüzümü buruşturdum ve peşime düştüğünü bildiğimden apar topar terliklerimi giyip hemen kendimi dışarıya attım.
Taşlı yolu hızla adımlayarak bahçeden çıktım.

Ben Ahu,babamın ela gözlü çöl ahusu,abimin başbelası ahududu'su,annemin tek kızı,22'lik çıtır ve mimar adayıyım.
Şıpıdık terliklerim,siyah eşortmanım ve abimin özel hediyesi gözlüklü ahududu baskılı beyaz tişörtüm ile ekmek almaya hazırım.

Kendi kendime tekmil vermem bitince kıkırdadım.
Abimin askerliği iki gün önce bitmişti ve altı ay boyunca alışmış olduğu düzenden sıyrılamamış geldiğinin ertesi günü odasına dalarak girdiğimde sıçrayarak beni komutanı sanıp kendini tanıtmıştı eh benimde dilime düşmüştü.

Her şey iyiydi hoştuda şu şıpıdıklar karizmayı fena halde çiziyordu be.
Neyseki bu mahallede yabancı yoktu.
Lavanta mahallesiydi burası 22 yıllık hayatım burada geçmişti.Buranın adı her kapının önünde bulunan lavanta çiçeklerinden gelirdi.Mahallemizin güzelliğide içinde bulunan insanlardandı şüphesiz okadar çok seviyordumki burayı üniversiteyi bile evimden,mahalledeki arkadaşlarımdan ayrılmamak için uzakta okumak istememiştim.Burada kalmıştım ve bu sene mimarlık bölümünde son senemdi.

Çöl AhusuWhere stories live. Discover now