"Bunu saklayım... Yeonjun Hyunga lazım olur." Kahkaha atarken kapıyı açıp odadan çıkmıştı.
Kaşlarımı çatarken arkasından bakıyodum.
Eşyalarımın bu evde olmadığını anladığımda odadan çıktım ve aşağı kata inip kokuların geldiği odaya doğru gittim.
Arkamdan bir ses geldiğinde durmuştum.
"Aç mısın?" Arkamı döndüğümde Beomgyu'yu gördüm. Yanına Mavi saçlı çocuk gelip kolunu omzuna atmıştı.
"Hayır... sadece ben ailemin yanına gitmek istiyorum"
İkiside gözlerini kaçırarak yutkunmuştu. Beomgyu üzgün görünüyordu.
"Eunhwa... onlar-"
O sırada karnım guruldamıştı. Karnımı tutarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım açtım.
Mavi saçlı çocuk sırıtarak yanıma geldi ve elini uzattı.
"Eunhwa.. ben Taehyun" sonunda Mavi saçlı çocuğuda öğrenmiştim.
"Size inanmalımıydım bilemiyorum ama içimden bir ses size güvenmemem gerektiğini söylüyor" dedim kollarımı birbirine bağlayarak.
Yanımıza bir hanımefendi yaklaştı. Sanırım buranın çalışanıydı.
"Yeonjun efendi siz üçünüzü çağırıyor"
Kız karşımızda eğilip gitmişti.
"Öyleyse gidelim bakalım neler zırvalayacak" diyerek önden ilerledi Taehyun. Biz ikimiz onun arkasından ilerleyerek bilmediğim ama sessiz bir odaya geçtik.
Yeonjun çiftli koltuklardan birine oturmuş elleriyle oynuyordu. Biz içeri girdiğimizde dikleşti ve boğazını temizledi.
"Sonunda geldiniz... beklemekten olmayan yeğenim yaşlandı." dedi Kai tekli koltuklardan birine oturarak.
Herkes koltuklara geçtiğinde Yeonjun bana döndü ve dudağını ısırarak arkasına yaslandı.
"Şöyle ki... gerçekleri Eunhwa'ya anlatmak için burda toplandık.."
Herkese sırayla göz gezdirdiğimde hepsinin endişeli ve şaşkın yüzlerle Yeonjun'a baktığını gördüm.
Soobin: "Hey istesekte bunu yapamayız" diyerek fısıldamıştı Yeonjun'a.
Yeonjun boğazını temizleyerek Soobin'e değişik değişik baktı.
Kai: "Hey Hyunglarım... bakışma faslınız bittiyse konuya geçebilir miyiz?"
Yeonjun bana döndü ve dudaklarını araladı.
"Eunhwa... ailen... öldü"
Bu duyduklarım ile başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.
Gülerek ayağa kalktım.
"Ciddi olmak genetiğinizde yok herhalde... sizden birşey dinlenmez gidiyorum ben"
Tam odadan çıkacağım anda Beomgyu'nun konuşmasıyla durmuştum.
"Onların bir katili var!"
Onlara döndüm ve inanmasamda biraz olsun korkmaya başladığım için gözlerim dolmuştu.
"Ne diyorsunuz siz?"
Kai: "Çocuklar öyle denirmi yüreğine inecek kızın. Keşke alıştırarak söyleseydik"
Kaşlarımı çatarak onlara doğru ilerledim.
"Siz ne dediğininizin farkında mısınız?! Bu şaka yapılacak bir konu değil... ben onları görmek istiyorum... BEN ONLARI GÖRMEK İSTİYORUM DEDİM" ağlamaya başlamıştım. Gözlerimden dökülen her yaşta aklıma gelen anılarım canlanıyordu.
Kai: "alın işte... ne dedim ben... yüreğine indi işte" yanıma yaklaşmış ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
"BENİ ONLARA GÖTÜRÜN!!~"
Benim bağırmalarıma karşılık hepsi endişelenmiş ve ayağa kalkmıştılar.
Yeonjun: "Tamam seni onlara götürücez"
Beomgyu: "delirdin mi Yeonjun. Ölmüş insanlara nasıl götürcez kızı."
Yere çökmüştüm. Ağlamamı durdurmaya çalışarak onların hâlâ yaşıyor olmasını diliyordum. Bu genç adamlara inanmak istesemde onlar bir yabancıydı. En azından benim için.
Aileme birşey yapmış olabilirlerdi.
Yeonjun: "Hey gel buraya!" Elimden tutarak beni odadan çıkarmıştı. Ardından devam etti.
"Canlı olmasalarda seni onlara götürücem... belki o zaman bana inanırsın"
•••
Mezarlığa girdiğimizde göz yaşlarım durmuş olsada bir taşın üstünde onların isimlerini görmekten korkuyodum...
Yeonjun bileğimden tutarak beni bir yere sürüklediğinde gördüğüm mezarlığın önündeki isimlere baktım
'Lee Kuina, Lee Jisun...' ve ' Lee Mina'
~K.J
YOU ARE READING
Memory Game | Choi Yeonjun
Fanfiction"Bazen herşeyi unutmak ve tekrar başlamak gerekir..." ~Choi Yeonjun gözlerini hiç bilmediği bir evde açan ve karşısında hiç tanımadığı 5 çocuğu gören Eunhwa kendisine sevgilisi olduğunu ve ailesinin öldüğünü söyleyen bir çocuk ve en yakın arkadaşı...
' , •1• , '
Start from the beginning
