LXIII-ÖZEL BÖLÜM

3.7K 180 14
                                    

VOTE ATARSANIZ SEVİNİRİM ;)

🧿🧿🧿

"Yavrum niye ağlıyorsun kurban olduğum noldu gene?" Göz yaşlarımı silip Emreye döndüm. Elimle televizyonu işaret edip "Görmüyor musun şerefsiz aslan yedi minicik zebrayı. Annesi nolcak o minik zebranın. Demicek mi nerde benim çocuğum diye he. Ayırdılar anneyle çocuğu." Ağzımdan bi hıçkırık daha kaçtı. Emre yanıma oturup göz yaşlarımı sildi. "Döveyim ben o aslanı." Diyip televizyonu kapattı. "Döv." Dedim dudak bükerek.

Emre sıkıntıyla "Güzelim bizim asker olduğumuzu biliyorsun. Neler neler gördüğünü de biliyorsun sanırım bunlar hep hamilelik hormonundan çünkü sen böyle şeylere ağlamazsın. Ama bak eğer istersen ben o aslanı dövebilirim ne demek ayırmak minik zebrayı annesinden. Şerefsiz aslan!" Sinirle söylendi. Aferin Sarı Komutan!

"Şerefsiz! Bul bana o cibiliyetsizi ben hakkından gelirim!" Dedim toparlanarak. Emre beni durdurup "komutanım hamile olduğunuzu unutmayın." Elini karnıma koydu ve okşadı. Elimi elinin üzerine koydum.

"Sayılı günler kaldı ve ben çok korkuyorum." Emre önce anlıma sonra karnıma bir öpücük kondurdu. "Unutma komutanım. Korku nedir bilmeyiz!" Gülümsedim. Yeşil gözleri çok güzeldi vicdansızın.

"Umarım kızımızın gözleri sana benzer." Güldü. "Umarım kızımız sana benzer. Düşünsene evde pıtı pıtı koşup 'Komutanım' diye gezen bi minik." Güldüm ve ona yaklaştım. Emre gülümseyip dudağımı öpmeye başladı. Dudağını ısırdığımda geri çekildi "ileri gitmemeliyiz biliyorsun." Dedi saçımı okşayıp.

Ama ben kurallardan nefret ederdim ki bebeğimize kadar.

"Ama ben seni istiyorum komutanım." Emre yutkundu. "Beni bu sefer kandıramazsınız küçük hanım. Bütün gardımı indiriyorum karşında. Ulan böyle miydim ben?" Güldüm.

"Soğuk nevalenin tekiydin Emre." Omuz silkti. "Beni değiştirdin,değiştirdiniz." Dedi karnımı okşayıp. O sıra kızımızın tekne atmasıyla güldü. "Sana da merhaba kızım. Çok tekmeleme anneni canı acımasın." Arkadaşlar yerim ben bu adamı yer yer yer. Yerdimde aramızda kızım vardı.

Sarı saçları uzamış ve dalgalıydı. Ulan adam ulan adam. Emrenin bakışları bana kaydı. Göz göze geldiğimizde güldü. "Aklından neler geçiyo biliyorum İrem. Hadi kalk Doruk arayıp duruyo."

"Ooof nerden anlayabilirsin ki?" Gülüp beni ayağa kaldırdı. "Ben senin içini bilirim." Diyip göz kırptı. Kızarırken gözlerimi kaçırdım.
Evden çıkıp Cemrelere geldik. Bugün mangal yakıp bizim çocuklarla bi toplaşalım demiştik.

Geldiğimizde Erdinçi kapıda gördüm. Beni görünce gülümsedi ve kapımı açıp inmeme yardım etti. "Güzel anneye bak be. Taş mısınız mübarek?" Emre ne ara arabadan inmişti bilmiyorum ama Erdinçin kafasına vurdu.
"Siktir ordan pezevenk. Karıma mı sulanıyon?" Gülüp Erdinçi yanıma çektim. "Yaaa deme öyle Erdinçime." Birlikte bahçeye yürürken Erdinçi dürttüm.

"Ne var ne yok?" Omuz silkti. "Bana bak bir şey var sen böyle sessiz kalmazsın. Kim o kız. Hangi canına susamış kız seni üzüyo?" Şaşkın gözlerini bana çevirip durdu ki Emreyle bende durdum.

"Kızım hiçbir şey demedim nasıl anladın lan?" Saçlarımı geriye atıp "çok konuşma da anlat noldu." Ellerimi belime koydum.

Kolumdan tutup yürümeye devam ettirdiler bahçeye girerken konuştu. "Ya onbaşı Senem var ya hani şu dişli olan o." Sıkıntıyla bana döndü. "Aşık oldum anasını satayım." Gülüp saçlarını karıştırdım. "Sen ve aşık olmak yeme bizi Erdinç."

Erdinç güldü. "Valla Sarı Komutanım bu sefer gerçek. Her gördüğüm yerde kalbim çıkıcak gibi atıyo. Birde sert bir şey yaklaştırtmıyorda kendine."

Komutanım | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin