7

161 25 17
                                    

boş yatağın yalnızlığına sığınırken ölen düşler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

boş yatağın yalnızlığına sığınırken ölen düşler

Can sıkıcı bir his tüm benliğini sarıyor, boğazına dolanarak nefesini kesiyordu. Odanın içinde ileri geri dolanırken evine dönme isteği hiç bu kadar güçlü bir şekilde sarsmamıştı onu. Babasına ait küçük evin içinde yaşadığı anıları zihninden yok edebilmek için deli gibi içiyor, kendini kaçmak istediği anıların baş karakteri olarak buluyordu yeniden. Her şeyi unutmak istiyordu. Genç olanı, yüreğine bıraktığı amansız can çekişmesini, kendini.

Soluk renklerle bezeli duvarlar adeta onu içine çekmek için bekliyordu. Gün bu sabah doğmamaya yemin mi etmişti yoksa saat gün doğumuna yakın bir anda pes ederek durmuş muydu? Vücudu alkolün etkisiyle sersemliyordu, her adımı sağlam atmak istiyor ama yana doğtu kaykılıyordu. Bir anlamı yoktu hiçbir şeyin. İçinde bulunduğu karamsar dünyada sıkışıp kalmıştı. Duvara sırtını vererek yere çöktü, zor da olsa bacaklarını kendine doğru çekti ve kollarını doladı. Çaresiz hissediyordu. Birinin elini tutmasını, onu içinde bulunduğu acıdan çekip çıkarmasını istiyordu.

Kapısı izinsiz bir şekilde geriye doğru açıldı, odaya saf kahve kokusu yayılırken midesi bulandı. Genç olan üzerinde siyah bir eşofman altı ve gri renkte bir tişört ile kapısında dikiliyordu. Kahve dolu siyah porselen fincan parmaklarının arasındaydı. "İğrenç kokuyor." diye mırıldandı Taehyung, çok fazla alkol almasının da mide bulantısına bir katkısı olabilirdi. "Sana da bir tane yapmamı ister misin?" diye sordu genç olan, "İhtiyacın varmış gibi duruyor." diye devam etti sözlerine, bedenini kapının pervazına yaslamıştı. Dağ evi denemeyecek kadar ormanın içindeki evden beri onunla iletişim kurmamak için her yolu denemişti ama buradaydı, kapısında dikiliyor ve nefret ettiğinu biliyor olmasına rağmen kahve yapmak hakkında konuşuyordu.

Kim Taehyung'un dikkatini çeken asıl konu bu değildi, genç olan kapıyı aralayarak içeri girdiği ana yakın bir zamanda gün doğumu başlamıştı. Karanlık yerini solgun bir maviye bırakmak için kenara çekiliyordu. Ne kadar beklemişti günün doğmasını? "Odamdan çıkar mısın?" Ona karşı ne kadar kibar olmaya çabalasa dahi içinden gelen farklıydı. Kim Taehyung yakıp yıkmak istiyordu. Paramparça hâldeydi ve genç olanı da parçalar içinde bırakmak istiyordu. "Uykum yok, ev sessiz. Herkes uyudu ve konuşabileceğim sen varsın." Genç olanın sızlanmalarını dinlemek istemiyordu. Kim Taehyung ayaklandı, hâlâ giysi dolabının kenarında duran küçük bavulunu aldı. Yatağın üzerine koydu, dışarıda olan birkaç parça giysisini içine tıkıştırdı.

"Ne yapıyorsun sen?"

Genç olanın şaşkın sesi düşüncelerinin arasına daldı. "Gidiyorum." dedi ona bakarak, ceketini üzerine geçirdi ve telefonunu cebine soktu. "Bu evden de, senden de, soğuk aile tavırlarınızdan da sıkıldım. Ben gidiyorum. Bir daha hiçbiriniz karşıma çıkmayın, sizi görmeyi bırak adınızı dahi duymak istemiyorum." Kim Taehyung içindekilerini dökmek için uygun kişinin o olmadığını biliyordu ama elinde değildi. "Sahte mutluluklar, sahte sevgiler, aptalca oyunlar bana göre değil. Ben özgürlüğü ve kendim olmayı seviyorum. Ev beni üşütüyor. Ben donuyorum. Isınamıyorum. Isınabileceğim, beni iyi hissettirecek kimse yok bu evde. Herkesin sahte gülüşlerinden midem bulanıyor. Ya kendimi öldüreceğim, ya da sizden kurtulacağım." Genç olan nemli, her an ağlamaya hazır gözlerle izlerken içindekileri dökmenin verdiği tükenmişlik ile öylece durdu. "Beni kelimelerinle öldüreceğini söylerken haklıymışsın." dedi genç olan, bir damla yaş yanağına indi.

bir serzeniş öyküsü' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin