5

237 38 5
                                    

sufjan stevens, to be alone with you

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

sufjan stevens, to be alone with you

Korna sesleri birbirine karışıyor, insanın midesinin bulanmasına neden olacak kadar sinir bozuyordu. Okul ve iş çıkış saati bir araya gelerek şehrin sukunetini bozmuş, gürültü çevrelerine dağılmıştı. Siyah minibüsün arka koltuğunda, cam kenarında oturuyordu. Hemen karşısında, ters oturuyor olmasına rağmen buna aldırmadan camdan kalabalığı ve gürültüyü izlemekte olan genç vardı. İsmi dudaklarından dökülecek, bir gün yanlışlıkla yüreğini ezerek dışaa vuracak diye tedirginlik duyuyordu. Kim Seokjin hemen yanındaydı. Elinde tutuyor olduğu telefonundan bir şeylere bakıyor, onlarla ilgilenmiyordu.

Trafik sona erecek gibi durmuyordu. Midesi kasılıyor, her an içindekileri dışarı atacak hissi bırakıyordu. Gözlerini karşısında kalan genç olanda tutmamak için çaba sarf ediyordu. Radyodan bir adamın sesi aracın içine yayılıyordu. Ekonominin gidişatına dair yorumlarda bulunuyor, bilmediği terimler kullanıyordu. Kim Taehyung karanlığın baskın olduğu, soğuk evin içinde güvende hissettiği odasından alıkoyulduğu için kızgındı Kim Seokjin'e. Hafta sonu tatili için büyükbabalarının şehrin dışında kalan küçük bir köydeki evlerine gitmek, kuzenlerin kaynaşmasını sağlamak gibi Kim Taehyung'un ilgisini çekmeyen önerilerde bulunmuştu. Bu fikre karşı ne kadar direnmiş olsa da büyükbabanın gözlerindeki bakışlar küçük bir çocuk edasıyla sessiz kalmasına neden olmuştu.

Şoför bir kez daha kornaya basarak aracın içinde ve dışında yeni gürültülerin oluşmasına neden oldu. "Bir kez daha kornaya basarsan seni sikerim!" Kim Taehyung'un sinirli sesi genç olanın irkilmesini, camdan dışarı çevirdiği bakışlarının yeni hedefi olmasını sağladı. Çenesini kapalı tutmayı başaramadığı için kızdı kendine. Onun bakışlarının altında olmaktan hoşlanmıyordu. İnsanın içini delip geçen, ruhundaki her bir sarsıntıyı açık kitap gibi gördüğünü insanın yüzüne haykıran bakışlardı bunlar. İliğini kemiğini kurutuyor, boğazındaki yumruyu sertleştiriyordu. "Biraz daha saygılı davran." diye uyardı onu Kim Seokjin, bakışlarını bir kez olsun telefondan çekmemişti.

"Ben bir prens değilim, bir eve tutsak olmuş kurbanlardan biriyim ve kibar olmayı bilmiyorum, üzgünüm."

Kim Taehyung'un iğneleme dolu sözleri Kim Seokjin'i kızdırıyor olmasına rağmen çizgisinin dışına asla çıkmıyordu. Sinirlerinin bozulmasına neden olan bir başka durumdu bu. Büyükbabası, amcası, onun eşi, Kim Seokjin ya da genç olan, onları sinirlendiriyor olmasına rağmen kibar hallerinden ödün vermeden ona gülümsüyor, biraz daha nazik olmasını öğütlemekten öteye gitmiyorlardı. Kim Taehyung'u deli ediyordu bu durum. Bağırıp çağırsınlar, küfür etsinler, ondan nefret ettiğini dile getirsinler, yakıp yıksınlar istiyordu ama nafileydi, hiçbiri gerçekleşmiyordu. "Üzgünüm efendim." dedi şoför, gözlerini yola dikmişti.

bir serzeniş öyküsü' taekookWhere stories live. Discover now