"Yok canım başka bir şey."

"İyi tamam o zaman 2 saate geliriz." Sanki görüyor gibi kafa sallamıştım. Barın'da bir şey demeden kapattı.

"Ne giyeceksin?" Omuz silktim.

"Var 2,3 tane ama karar veremedim." Cebimdeki telefonumdan fotoğraflarını açtım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Maşallah

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Maşallah. Bunlar çok kapalı daha açığı yok mu?"

"Yok Barın! Cık cık cık, Allah Allah. Hem sana ne gösteriyorsam." Telefonu geri çektim.

"Kızma hemen ya. Hava soğuk ondan dedim."

Kaşlarımı kaldırdım. "Ağustosdayız." Bana baktı ve bir şey demeden kalktı.

"Ben Ömer'ler gelene kadar uyurum. Kaldırırsınız." Başımla onayladım ve Asil'i alıp yukarıya çıktım.

***

Ömer'le Tuğçe neşeli bir şekilde gelmişti eve. Tuğçe nasıl barıştınız diye kafamı yiyordu bir saattir. Barın ve Ömer'de Asil'in odasında hazırlanıyordu.

"Ay Tuğçe bir sus!" Kaşlarını kaldırdı.

"Ay Alisa patladım valla ya." O nasıl patlıyordu. Bir saattir aynı şeyi tekrar eden oydu başımda.

"Kafamı patlattın be birde patladım diyorsun?" Ofladı ve ayağa fırladı.

"Onu mu diyorum kilo almışım elbise çok dar patlayacağım şimdi." diyerek sırtını döndü ve saçlarını eliyle kenara aldı. Ardından da abisi gibi böğürdü. "Aç şunu!" Fermuarı açmamla direkt çıkardı elbiseyi.

"Ben duramam o kadar saat bununla." Önümde duran asılı kıyafetleri gösterdim.

"Al dene bunları ben senden daha kiloluyum olur sana bunlar." Çok düşünmeden siyah olanı alıp giydi. Ardından da bozulduğunu iddia ettiği makyajının üzerinden geçti.

"Hazırım sanırım." Başımla onayladım ve Tuğçe'yi aşağıya postaladım.

Asil'inde son dakika uyuyası tuttuğu için üzerini yanıma aldım. Zaten genel modu uyku olduğu için keten bir takım giydirecektim sadece.

Şimdi sadece şort ve tişört vardı üzerinde.

Seçtiğim abiye mavi olandı çünkü Barın lacivert bir gömlek giyeceğini beş yüz kere söyleyince imasını anlamamak için mal olmak lazımdı.

Zaten siyahı sevmemiştim diğeri de rahat değildi. Yani Barın için değildi.

Bende hazır olunca aşağıya indim eşyalarla beraber.

Onları bırakınca Asil'i pusete koydum ve geri in çık yaptım. Aşağıya tekrar inince eşyalar yoktu ortada. Etrafıma bakındım. Her yeri kilitlemiştim. Herkesin çıktığını düşünüp kapıya ilerliyordumki ses duymamla arkama döndüm.

Barın kol düğmesini bağlamaya çalışarak bana ilerliyordu. Baktım kaldım ona. Üzerinde üstten 4 düğmesi açık olan lacivert bir gömlek vardı. Altında ise aynı renkte kumaş pantolan ve beyaz spor ayakkabı.

Takım giymemesi daha güzeldi ve Barın kesinlikle giyinmeyi iyi biliyordu.

Ben öylece durup mal mal ona bakarken onun beni fark edip aynı bakışları atması bir olmuştu. İkimizde salonun ortasında dikilip birbirimize bakınca en sonunda hafifçe öksürdüm ve konuştum.

"Hazırsan çıkalım." Kendine geldi ve yavaşça başını salladı.

Yanıma geldi ve puseti alıp önden ilerledi. Bende kapıyı kilitleyip hemen peşinden ilerledim. Ömer ve Tuğçe'yi göremeyince şaşırdım.

"Çocuklar nerede?"

"Önden çıktılar."

"E ama eşyalarım."

Kafasıyla kendi arabasının bagajını gösterdi. Omuz silktim ve arka kapıyı açıp binecekken beni durdurdu.

"Öne binsene..."

"E Asil..."

"Uyuyor zaten paşa." Asil'e bakış atıp yavaşça kapattım kapıyı.

Öne bindim ve yavaşça kapattım kendi kapımıda. Barın'da hızlıca bindi ve düğünün olacağı otele doğru hızla ilerledi.

Gidene kadarda bir eli hep, bacağımın üzerinde duran elimdeydi.

Selammm.

Yakın zamanda final yapmayı planladığım için kısa yazdım ki daha çok bölüm olsun.

Umarım sevmişsinizdir.

Beni tiktoktan takip etmeyi unutmayın. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın 🤍

Tiktok; tirasevl

Oğlumun BabasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin