26. BÖLÜM: KIZ KARDEŞLER ve SEVGİLİLER

Start from the beginning
                                    

Hem hiçbir şey olmamış gibi hem çok şey olmuş gibi hissediyordum. Bir yanım Sidra'nın da Vaha'nın da boynuna sarılmak istiyordu, bir yanım ikisinin de boynunu kırmak.

Ve belki bana bir ipucu verir diye onun yanına, kazılmış ve üstü özenle örtülmüş toprağın oraya gittim. Bağdaş kurarak yanına oturdum. Toprak gerçekten soğuk ve nemliydi, iç çektim, panduflarımdan lekelerin çıkacağını umuyordum. Kadehleri toprağın üzerine yerleştirdikten sonra dişimle şişenin kapağını açıp garip bakışları altında bardaklara doldurdum.

"İç," dedim Vaha'ya. "Şaşkın şaşkın bakma. Berbat görünüyorsun." Sesim ılımlı, yumuşak ve hüzünlüydü. Beni ikiletmedi, kadehe uzanıp bir kerede bardağı kafasına dikti.

"Hava soğuk," dedi buz gibi bir mırıltıyla.

"Hırkam var," diye omuz silktim.

"Reyna soğuktan nefret eder. Ayakları hep çok üşür. Burnu kızarır. Ne zaman hava soğusa sıcak çikolata ister. Hep aynı kazağı giyer. Üşüyor mudur?" Başını bana doğru çevirdi. "Bir daha üşümeyecek." Kendi kendini cevaplayıp yeniden toprağa döndü.

Gerçekten kötü görünüyordu ve buraya gelip onu böyle görmek bütün kızgınlığımı alıp götürmüştü. İçim o kadar kıyıldı ki uzanıp ona sarılmak istiyordum. Reyna'yı ne kadar çok sevdiğini biliyordum ama şimdi geçmişte yaşadığı bütün hayal kırıklıklarını da biliyor ve Reyna'nın onun için ne kadar büyük bir şans ve ne kadar kıymetli olduğunu da biliyordum.

"Bunu atlatacak biri varsa o da Reyna'dır," diye gülümsedim. "Harika olacak," dedim buruk bir şekilde. "Üstesinden gelecek ve bir daha ona zarar gelmesinden endişelenmeyeceğiz. Çok güçlü olacak. Hep genç kalacak." Gülümsememi korumaya çalıştım.

Bir süre birlikte gündüz dışarıya çıkamayacağız. Bir süre yemek yiyemeyeceğiz. Zaten hep gece düğünü yapmak istemişti. Ama biz... biz birlikte yaşlanacaktık. Biz birlikte evlenecektik. Biz bir şekilde ama birlikte anne olacaktık. Çocuklarımızı birlikte büyütecektik, tıpkı bizim gibi yakın arkadaş olacaklardı. 30 yaşında on tane ülke gezmiş olacaktık. 33 yaşında anne olacaktık. 35 yaşında tango yapacaktık. 40 yaşında resim kursuna başlayacaktık. 50 yaşında hala çok iyi görünecektik çünkü çok sağlıklı beslenip spor yapacak ve asla yaşlanmayacaktık. Ama aslında yaş alacaktık. Aslında yaşayacaktık.

Elim bileğimdeki hiç çıkarmadığım bilekliğe gitti. Gümüş bilekliğimize. Hiç çıkarmayacaktık. Sonsuza kadar çıkarmayacaktık. Onlarla gömülecektik tıpkı firevunlar gibi. Ama şimdi onu yakacak. Bilekliği çıkarıp eşofmanımın cebine koydum.

Çünkü ben Reyna'ya zarar vermezdim. Çünkü ben Reyna'ya zarar veremezdim.Gözümden akan yaşları silip yüzümü buruşturarak kadehten birkaç yudum aldım.

"Ona kızma," dedi Vaha. "Sadece hayatını mahvetmek istemedi. Ben de hayatını mahvetmek istemedim ama ettim." Yeniden bana döndü. "Ettim değil mi?"

"Kendinle ilgili gerçekleri öğrendin mi?" diye sordum çünkü onun sorusunun cevabını henüz bilmiyordum.

Yanlış: biliyordum ama söyleyemeyecek kadar iyi huylu biriydim. Çünkü hayatımı mahvettiniz ve şimdi bununla başa çıkmak zorundayım.

"Victoriam piçi olduğumu mu?" diye güldü. "Öğrendim." Duygusuz görünüyordu ama bu kadar basit olduğuna ihtimal vermiyordum. Aradan geçen yılları ve olanları düşünürsek hala acı çekmesini ya da kızgın kalmasını beklemiyordum ama... Ama bazı hisler bazen yaşamlar boyu sizi takip ediyordu.

CANAVARIN DA KALBİ VARMIŞWhere stories live. Discover now