1 | Dibe Batmak

573 59 76
                                    

Uyarı: bu hikaye, şiddet, ayrıntılı cinayet ve cinsellik sahneleri, küfür gibi birçok şey içerecektir. Okurların bunu dikkate almasını rica ederim.

🎬

Dibe batmıştım. Bitmiştim. Her şeyimi kaybetmiştim. Her şeyimi...

Ben Gloria Bolton, henüz 28 yaşında olan bir Hollywood yönetmeni. Bir yıl önce ilk filmimi çekmiştim. Berbattı. O kadar berbattı ki, daha sonra kendilerini izleyen oyuncular bile memnun olmamıştı bu durumdan.

Sadece birkaç aptal görsel efekt hatası yüzünden! Yapımcının verdiği tüm parayı harcadığım görsel efektler yüzünden... Her şey güzel olacak diye düşünmüştüm. Çektiğim ilk filmde Oscar Ödüllerini tek tek toplayacağım demiştim.

Beni öğrencilik hayatımdan beri tanıyan yapımcı dostumu hayal kırıklığına uğratmıştım. Bir insan ne diye çektiği ilk filmi, fantastik bir konuyla çeker ki?

Böyle bir aptallığı nasıl yapmıştım? Tüm hayatımı harcamıştım. Tüm hayallerimi mahvetmiştim.

Şimdi ise Los Angeles'ın ücra bir sokağında oturmuş, aralığın soğuğunda ısınmaya çalışıyordum. En azından bir evim vardı değil mi? Soğuk da olsa.

Üstümdeki battaniyeyi atıp, ayağa kalktım. Cebimde son 20 dolar kalmıştı. Umurumda değildi. Bu gece gidip birkaç içki içecek, daha sonra eve gelip intihar edecektim.

İşte! Mükemmel bir plan. Mükemmel bir ölüm şekli! Başarısız Hollywood yönetmenine yakışacak bir ölüm, ne dramatik. Günlerce gazete haberlerinde olabilirdim. İstediğim şöhrete böyle kavuşurdum belki.

Karanlık düşüncelerim eşliğinde boğulurken, bara doğru yürümeye başlamıştım. Bu sokaktan nefret ediyordum. Her yerde uyuşturucu tacirleri, fahişeler, çete üyeleri vardı.

Ben buraya ait değildim ki! Benim Beverly Hills'de olmam gerekti, ünlü oyuncularla arkadaş olup, pazar günleri barbekü partileri yapmam gerekti. Diğer ünlü oyuncular beni becerirken, bir yandan da bana ne kadar aşık olduklarını haykırmalıydı. Onlara bir rol vermeli için, ayaklarıma kapanmaları gerekti.

Hepsi sadece aptal bir hayal olarak kalmıştı. Kendi hayatımı, kendim harcamıştım. Aptal kararlarla, boş egomla bitirmiştim kendimi ve geleceğimi.

Bardan içeri adım atarken, içindeki insanların mutluluğunu kıskanmıştım, ister istemez. Keşke ben de böyle mutlu olsaydım.

Neyse, zaten bu geceden sonra ölecektim. Barmenden bir şişe viski ve bardak istemiş, son paramla hesabı ödemiştim. Barın arka tarafına geçerken, acele etmeyerek içiyor, son içkimin tadını çıkarıyordum.

Sırtımı koltuğa yaslamış, bacaklarımı öne doğru uzatmışken önümde dikilen adamla kaşlarımı çattım.

"Sevişmek için falan geldiysen, modumda değilim. Bu gece intihar edeceğim."

Kaşlarını havaya kaldırıp, bana birkaç saniye baktı ardından izin istemeden yanıma oturdu. "Ne güzel, beni de öldürecekler birkaç gün içinde. Ortak bir yönümüz çıktı desene."

Gözlerimi devirip ona baktım. Gerçekten şaka kaldıracak ya da bir erkekle uğraşacak halim yoktu şu an. Son saatlerimi huzurla geçirmek istiyordum. Tanrım! Çok şey mi istiyorum? İçimden bir ses evet dedi.

Benim tanrıdan bir şey dileme lüksüm yoktu, çünkü ona inanmazdım. Belki de Tanrı vardı ve bunu bilerek yapıyordu. Ders alayım diye. Ama hayır, ben ders almayan, iflah olmayan bir salaktım!

"Hey?" diyerek, beni dürttü yanıma izinsiz kurulan adam. "Cidden ölecek misin? İntihar mı edeceksin yani? Ölümden korkmuyor musun?  Ben çok korkuyorum..."

Ona bakıp, alayla güldüm. "Hani erkekler ölümden korkmazdı? Hepiniz yalancısınız işte."

"Ben öyle değilim be, ölümden korkarım. Canım değerlidir." Birkaç saniye yüzümü inceledi. "Dur, dur! Seni tanıyorum, sen Gloria Bolton'sun! Evet, cidden öylesin."

"Evet! Oyum! Salak bir yönetmenim işte başarısız, aptal, egoist bir yönetmen!"

İki elini omuzlarıma koyup, bana baktı. "Hayır hayır. Öyle deme. Bence yazdığın senaryo harikaydı. Görsel efekti yapan adamların hatasıydı. Hem olanları duymadın mı? Görsel efektleri yapan şirket, dolandırıcı bir şirketmiş aslında. Senden sonra kaç yönetmeni daha dolandırdılar. Hiç haberlere bakmıyor musun?"

Gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Ciddi miydi gecenin bir yarısında karşıma çıkan  adam? Ona hâlâ şaşkınlıkla baktığımı görünce, telefonunu çıkarıp bir haber sitesinin adını yazdı. Telefonu elinden kapıp, açtığı sayfayı okudum.

Haklıymış! Dolandırıcı mağduru olmuşum. Hiçbir suçum yokmuş aslında. İçimde tutamadığım heyecanımla ona sarıldım. O da bana aynı şekilde karşılık verdi. Telefonu ona geri uzatıp gülümsedim.

"Çok teşekkür ederim, haberi gösterdiğin için. Yanıma gelince sapık olduğunu falan sanmıştım açıkçası."

Başını iki yana sallayıp, üzgün bir yüzle bana baktı. "Herkes eğleniyor şu an burada, sen hariç. Benim gibi üzgün birini görünce yanına gelmek istedim. Rahatsız ettiysem, üzgünüm."

Ona tebessüm edip, elindeki bitmiş bardağa kendi viskimden doldurdum. "Derdini anlat, hadi. Zaten intihar edeceğim bu gece. Adamların dolandırıcı olması bir şeyi değiştirmez, kaybettim."

Yüzüme birkaç saniye bakıp, viskiyi kafasına dikti. Ardından heyecanlı bir sesle konuştu. "Aslında bir fikrim var. Sana bir senaryo lazım değil mi? Güçlü bir senaryo. Kurgusal olmayan bir senaryo. Elimde tam da öyle bir şey var."

Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"Hayır, ne münasebet. Ben normal bir aileden gelmiyorum tamam mı? Benim ailem İtalyan'da çok ünlü bir aile. Ve beni reddettiler. Güya onların kanını bozuyormuşum! Tek suçum Amerika'ya gelmek, birkaç kızla gönül eğlendirmekti! Ama reddettiler işte beni. Ben de onlardan intikam almak istiyorum. Neden onların bir filmini yapmıyorsun?"

Kesinlikle delinin tekiyle sohbet ediyordum şu an. Ayağa kalkıp, elime viski şişesini aldım. Masadan uzaklaşacakken, kolumu tuttu.

"Bekle! Ben senin potansiyelini biliyorum. Riskli bir işe ihtiyacın var. Bir mafya ailesinin filmini çekeceksin. Yapacağın işi düşün! İnsanlar seni tebrik eder, riskli bir iş yapıyorsun diye, belki birçok suçlu bulunur bu sayede. Polis sana ödül bile verebilir. En önemlisi, Oscar'a aday olursun! Çünkü gerçek bir senaryon olacak."

Onun sözleri üzerine tekrar yerime oturdum. Kendime tekrar bir viski doldurup, tek dikişte içtim. Dediği sözlerle beni can alıcı yerimden vurmuştu. Birkaç saniye bulanan aklımla dediklerini düşündüm.

Kaybedecek neyim vardı ki?

"Kabul ediyorum."

...

İlk bölüm sizlerle. Fikirlerinizi duymak isterim.

YÖNETMEN Where stories live. Discover now