8. Bölüm

313 126 44
                                    

Kalbimin paslanmış kapısına vurulan kilit zamanla eş zamanlı hareket ederek usulca gevşiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kalbimin paslanmış kapısına vurulan kilit zamanla eş zamanlı hareket ederek usulca gevşiyordu. Bileğimdeki kuru toprakta sır sarmaşıkları filizlenirken kapıdaki kilit zeminin üzerine düşerek tuzla buz ise oldu, paslanmış kalbimin kapısını ruhum iterek içeri girdi, bedenim ardından göremeden güçlü bir çığlık kulak zarıma iğne sapladı olduğum yere tıpkı çivi gibi çakılırken ruhum kanlar içinde yerde sürünerek o kapıyı kilitledi. Bir kez değil defalarca kez. Ruhum o odayı görmemi, duvarlarda asılı fotoğraflara bakmamı, pencereden anılarımı izlememi, gerçek kendimi görmemi istemiyordu. Odaya girer girmez kan revan içinde kalacak kadar ne görmüştü ruhum? Çok mu kirliydi oda, çok mu kefaret vardı duvarlarda, pencerelerde dayanılmaz acılar mı saklıydı?

Nasırlaşmış ellerin parmak boğumlarında, henüz uyuşmamış acılar birikirdi, insan bedenine ve ruhuna yaş aldıkça. Fakat bazı bedenler parmak boğumlarında yaşından daha fazla acı biriktirirdi. Boynu bükük, öksüz çocuklar.
Kısacası benim gibi...

Eğildiğim yerden kalkarken zihnimin içinde çalan tehlike çanlarını görmezden geliyordum. Kafamın içinde binlerce soru vardı.
Kendimi nasıl kurtara bilirdim? Şimdi ne yapacaktım? Bu durumdan nasıl kurtulacaktım?

Zihnim kendi içinde binlerce sorunun cevabını hızla cevaplarken bedenimi sakinleştirmek için aldığım nefesler bana yetmiyordu.

Başımı kaldırıp ayakta duvara yaslanmış olan Kuzey'e bakarken avucumdaki anahtarı tenime saklamak istercesine sıkıyordum.

Kuzey soran gözlerle yüzüme bakarken vereceğim cevabı düşünmek beni zorluyordu.

Pekala vaktin oldukça kısa bu bakışma ve şaşırma faslını fazla uzatamazsın o yüzden cevabı düşün.

Geçen seferki gibi bir yalan söyleyemem çünkü beni kitap elimdeyken yakaladı eğer ilk girdigimde yakalamış olsaydı farklı bir yalan bula bilirdim. Bu gün zihnimden bir parçayı hatırladığımı öğrendi, eğer bu kitabı ve anahtarı buraya o koyduysa ve ya yerini biliyorduysa kesinlikle bu konuda bir şeyler hatırlamış olduğumu anlamıştır.

Anahtarı buldum ve merak ettim bakmak için geldim dersem saçma olur, o zaman neden anahtari geri yerine koydun diye sorar, eğer mahzen'i gördüğümü söylersem de... Offf nasıl toparlaya bilirim?

"Burada ne arıyorsun diye sordum? Ama sanırım yanlış sormuşum. Evet sorumu degiştiriyorum...
O anahtarı neden aldın? Neden yerine geri koyuyorsun? Merak etmiyor musun nerenin anahtarı olduğunu?" Kuzey olduğu yerde dikleşip yavaş yavaş yanıma gelirken sorduğu sorulara zihnim cevaplarını sıralıyordu.

Zihnimdeki Mahzen (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin