05

155 16 35
                                    

Selam çok uzatmayacağım söyleyeceğim bir şey yok zaten. Siz başlayın okumaya.

-

Kütüphaneden çıkıp tekrar temiz havayı ciğerlerine çektiğinde ödevini bitirebildiğine şükretmişti kahve saçlı oğlan. Cebinde beşinci defa titreyen telefonunu arayan kişinin ismine bile bakmadan meşgule atmıştı tekrardan. Telefon tekrar titremeye başladığında Tanrıdan sabır dilercesine gözlerini kapatıp ekranda yazan isme bakmıştı.

'Hyunjin Orospusu'

Yine aptalca bir şey için arıyorsa değerli zamanından çaldığı için hayatı zindan ederdi ona. Birkaç hafta öncesinde telefonu sekiz kez üst üste çaldırdığında, çorabının tekini bulamadığı için aramıştı Minho'yu. Uğurlu çorabı olduğunu, o olmadan okula gidemeyeceği hakkında bir şeyler zırvalamıştı. Telefonu yüzüne kapattığında ise gün boyu trip yemişti Minho.

"Ne var Hyunjin, ne oldu? "

Karşı taraftaki Hyunjin ise Minho'nun aksine oldukça telaşlıydı.

"Minho. "demişti nefes nefese. "Çabuk gel. Jisung'a ulaşamıyoruz."

-

On beş dakika kadar sonra beş oğlan Minho'nun karşısında dikilmiş nefes nefese olayı anlatmaya başlamışlardı.

"Jisung, "demişti Jeongin. "Bu akşam bana gelecekti."

"Bakkala dahi sorduk. "diye söylenmişti Hyunjin.

Seungmin ise "Telefonları açmıyor. " diye eklemişti.

Bu karmaşanın içinde hiçbir şey anlamamış olan Minho ise soğukkanlılığını korumaya çalışarak olaya el koymuştu.

"Baştan anlatın şu olayı. "

Ancak kontrolünü sağlayamadığından oldukça yüksek çıkan sesi aynı anda susturmuştu beş oğlanı.
Jisung'un ortada olmadığını ilk farkeden Jeongin başlamıştı anlatmaya.

"Jisung'la bu akşam benim evimde buluşacağımıza dair sözleşmiştik. "

Birkaç saniye susup nefesi düzenlemişti oğlan.

"Ancak gelmedi ve telefonlarımı açmadı. Bende endişelenip Hyunjin'e haber verdim. Bu sefer de onun aramasını söyledim. Ama yine açmadı. Ve sonunda hepimiz buradayız. "

"Ama telefonu kapalı değil. Çalıyor ancak o telefonu açmıyor."

Oğlan sözlerini bitirip titrek nefesini verdiğinde bacaklarını kendine doğru çekip kollarının arasına alarak usulca sinmişti oturduğu koltuğa.

Hyunjin kıvırcık saçlarını karıştırıp güven verircesine gülümsemişti oğlana.

"Arkadaşını bulacağız. "

"Ve ona her ne olduysa bunu yapanlar bedelini ödeyecek."diye tamamlamıştı arkadaşının cümlesini Minho.

İddialı bir cümleydi bu. Ancak Minho girdiği iddia ve bahislerde her zaman kazanırdı.

Her zaman...

-

Oğlan kafasını soğuk duvara dayamış öylece tavanı izlemeye başlamıştı. Ne olacaktı veya ne olmalıydı bilmiyordu. Ne yapmalıydı veya yapmamalıydı onu da bilmiyordu. Bir ya da iki ya da üç saattir öylece bekliyordu. Saatin kaç olduğunun ya da ne zamandır burada öylece beklediği hakkında da herhangi bir fikri yoktu.

Çaresizdi. Çaresiz.

Ona yaklaşan adım seslerini duymasıyla kaldırmıştı kafasını.

"Nasıl keyifli mi? "

School Life/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin