0.2

17.4K 906 347
                                    

Ay kitabımı okuyan sayısı çok az :(
Hevesim kaçmadı değil ama yine de yazmaya devam belki ilerde okunma sayısı artar :")

Ultra pahalı arabayla villaların olduğu yerlerden geçiyorduk. Arabadan anlamıştım zaten zengin olduklarını o yüzden villaları görünce şaşırmıyordum. Acaba hangisi onların diye düşünürken araba yavaşlamaya başlamıştı. Sonunda durduğumuzda hızlıca indim çünkü çok sıkılmıştım. Gördüklerimle küçük çaplı bir şok geçirmiştim

"Vay anam babam be burası resmen bir harika"
Havuzu mu dersin bahçesi mi dersin öndeki meteor korumalar mı dersin evin kendisi mi dersin yani hepsi başlı başına mükemmel bir şaheserdi özellikle kaslı abiler. Favorim onlar şu anlık. Neticede her gün bu kadar yakışıklı kaslı taş abiler görmüyordum
Ha yani her gün ultra lüks villa görüyorsun?
Yok onu da görmüyorum ama abiler daha çekici geldi gözüme olamaz mı?
"Kızım bu bizim evimiz, artık senin de evin. Hadi içeri geçelim abilerin de bizi bekliyordur"
Abi mi dedi o
Sonunda -ler vardı
"Yanlış anlamazsanız Tuğrul Bey abiLER derken? " Ler kısmını özellikle bastırmıştım. Ben hayatım boyunca bir tane abiye dayanamamış error vermiştim üstüne double abiyi hiç çekemem yani. Bu sefer psikolog bile paklamaz beni.

Benim telaşımı ve korkumu gören Tuğrulcuğum ne diyeceğini bilemez bir şekilde eşine baktı. Harbi bu kadının adı ne? O senin annen annen

"Şöyle ki Ahucum bence içeri geçip tanışman daha iyi hem hava da esiyor sanki hasta olmanı istemem. Hadi gel"
Anne hanım beni ikna etmeye çalıştı ki ikna etti de çünkü boş boş ayakta durmaktan sıkılmıştım. Ayrıca ne esmesi ya gayet güzel hava.
Bir de Ahucum dedi ya orda bi uzaklaştık kendisiyle. İsmimin sonuna eklenen -cum eki kadar itici bi şey yok şu hayatta.
Kız haklı dağılın

İçeriye geçerken en fazla kaç tane abi olabilir ki. Muhtemelen 2 kişilerdir diye düşünürken içerde gördüğüm erkek sayısıyla yerimde kalakaldım.

"İçerdeki diğer 3 kişi abilerin dediğiniz kişilerin arkadaşları öyle değil mi ya da kuzen?" Umut fakirin ekmeği işte. Biliyordum onlarla kardeş olduğumuzu çünkü hepsi de Tuğrulcuğum ve Anne hanımın karışımı gibiydi. Hepsi abim değildir dimi?

Sen korumalara taş demiştin dimi o zaman bunlar nee?

Hepsi birbirinden yakışıklı olan insanüstü varlıklar önce bana sonra da kurt bakışlıma odaklandılar. Aralarından bir kişi dışında hepsi sinirle bakıyordu. Bakışlarında başka anlamlar varsa bile çözemedim. Bakış okumasını hâlâ bilmiyorum.
Bi dk- bunlar niye sinirle bakıyolar? Ben de sinirle bakayım o zaman.
Sen bakmasa mıydın acaba. Sinirli bakınca pek de sinirli gözükmüyosun dışardan

İlk defa haklısın Nurefşan
İlk defa?!!
İç sesimi dinleyerek önüme yere bakmaya karar verdim. O sırada aralarından biri konuştu kim bilmiyorum. Yakışıklı olan işte
"Baba biz sana kızı getirme demedik mi? Durudan daha yeni kurtulduk ya. Kalsaydı işte önceki ailesiyle. Ne gerek vardı getirmenize" dedi aralarından en şerefsiz duran. Sözlerinden dolayı değil bu arada gerçekten şerefsiz duruyor

Ayrıca beyefendi alındım gücendim. Sonrasında lafa bana çokça benzeyen biri atladı "Abim haklı baba. Niye getirdiniz size getirmemeniz gerektiğini söyledik. Bu evde lafımızın hiç mi değeri yok ya" sitemkarca konuşuyor bir de. Yalnız küçük bir kız çocuğuyum ben daha ya sanki yiyeceğim şunları

Sanırım son kısmı sesli söylemiştim. Tüm dikkatler bana çevrili şu an bir şey demem gerekiyor mu acaba. Ben hiç gelemem ki kaosa. Yani çok severim de dışardan izlerken çok severim. Kaosun ortasında olmaktan nefret ederim.

"Niye bu kadar abarttınız ki? Alt tarafı karışmışım ve öz ailemin yanına gelmişim. Ben bile şu yaşımla sakin sakin kalabiliyorum. Sizin bu tavrınız da neyin nesi. Hayatı komple değişen benim farkındaysanız" şu an birinin kapak işaretini yapması gerekirdi.
Çok iyi dedin ama kız

Kurt bakışlım benim söylediklerimden sonra kafasını haklı dercesine sallayarak destek çıkmıştı. "Ahu haklı, çocuk gibi davranmayı kesin ve oturun şuraya adam akıllı konuşalım" Tuğrulcuğumun dediğinden sonra hepsi susup yerine oturdu. İşte böyle yola getirirler adamı.

Bizimle hastanede olan çocuk tekli koltukta, en büyükleri gibi duran sert bakışlı olan tam benim karşımdaki koltukta onun yanında bana çok benzeyen biri onun yanında da bana ilk sallayan şerefsiz tipli kişi oturuyordu. Öbür tekli koltukta saçı kısacık olan biri vardı. Anne hanım ben ve kurt bakışlım da yan yana oturuyorduk.

Çok garip bir ortam şu an. Herkes bana bakıyordu ama ben bu kadar kişinin nasıl koltuklara sığdığını düşünüyordum.

Kurt bakışlım bana dönerek tek tek abi kişilerini tanışmaya başladı "Bak kızım senin tam karşında olan en büyük abin Demir onun yanındaki senin ikizin Deniz ve Denizin yanındaki de en küçük abin Furkan"

İkizim olmasına mı şaşırayım şerefsiz tipli dediğim kişinin adının şerefsiz ismi olmasına mı? Ben böyle düşünürken baba bey anlatmaya devam ediyordu "Tekli koltuklarda oturan da senin ikinci büyük abin Berk, öbür tekli koltuklarda oturanı zaten hastanede gördün o da evin en küçüğü Mete. Bir abin daha var o şu an işte gelince tanışırsınız" dedi.

"Maşallah ne diyim yememiş içmemiş çocuk yapmışsınız. Nasıl bu kadar çocuğa bakabildiniz ııı şey hanım" anne hanıma dönmüştüm soru sormak için ama sonra batırmıştım kadına şey hanım dedim iyi mi.

"Özür dilerim kızım kendimizi başta tanıtmamak bizim hatamız. O heyecanın içinde aklıma gelmedi. Burçak benim ismim yavrum. Ama sen kısaca anne de diyebilirsin" ay bu kadın çok mahçup bi şekilde bakıyor şu an bana. Kime çektiğim belli oldu şimdi.

"İnşallah Burçak hanım inşallah." Kurt bakışlım aramızda bu geçen hüzün dolu bakışmalara dayanamamış ki söze atladı. " Kızım abinleri sana sadece isim olarak tanıttım. Gerisini siz birbirinizle konuşarak öğrenin" ah benim ponçik kalpli kurt bakışlı aslan yeleli saçlı öz babam. "Gerek yok öğrenmesine baba bugün yarın gider zaten baba" dedi Furkan. Şerefsiz tipli dememe gerek yok adı açıklıyor zaten her şeyi.

Hiç karşılık verecek halim yoktu. Uyumak istiyordum sadece zaten dün çok rahatsız bir uyku çekmiştim o yıkık dökük yatakta. Bu kadar olayı da anca uyuyarak sindirebilirdim.

Mahzun bakışlı anne hanıma dönüp "Rica etsem uyuyabileceğim bir oda verebilir misiniz bana. Gerçekten çok yorgunum. Uyumak istiyorum" anne hanım hevesle ayağa kalkıp "Tabii kızım gel sana odanı göstereyim. " diyerek beni de ayağa kaldırdı.

Asansöre bindik. Evet asansöre... Ev çok büyük ve inanılmaz güzeldi ama şu an bunları düşünecek halim yoktu gerçekten bir an önce uyuyup dinlenmek istiyorum.

Burçak hanım sonunda kahverengi tonlarında bi kapının önünde durdu ve kapıyı açarak "Geç bakalım kızım burası senin için yaptırdığımız bir yer. Ne kadar beğenirsin bilmiyorum ama" Burçak hanım daha da konuşacak gibiydi ama benim dinleyecek hâlim yoktu o yüzden sözünü kestim "Beğenirim tabii lütfen şimdi odaya geçip uyuyabilir miyim? Mümkünse kimse uyandırmasın beni. Gerçekten uykuya çok ihtiyacım var"

Burçak hanım üzülür gibi oldu ama hemen topladı kendini. Sanırım o da haklı bulmuştu beni. Daha söyleyeceği çok şey var gibiydi
Yarın anlatır artık daha bir sürü gün burdasın
Aynen öyle Nurefşan.

Burçak hanım gidince kendimi yatağa attım. Üstümü değiştirecek halim bile yoktu. Böyle uyuyamayacağım için hızlıca kalkıp yanıma aldığım çantamdan eşofmanlarımı giydim. Tekrardan yatağa girdim ve kendimi uykuya bıraktım.

Bölümü nasıl buldunuz? Online dersteyken yazdım:')

umarım beğenmişsinizdir. Şu anlık kimse yok ama ilerde belki olur diye böyle sorular soruyorum. Yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın :")

KORALTANLARWhere stories live. Discover now