01

901 47 143
                                    

-

Selam.

Okuyacağınız şey, yazdığım ilk fic. Bu yüzden ne söyleyeceğimi ya da başka herhangi bir şeyi bilmiyorum. İlk bölüm biraz kisa (1470 kelime), tanıtım gibi bir şey. Yazım hatası falan yapmış olabilirim eğer yaptıysam özür dilerim.

Yazacak başka birşey bulamadığım için daha fazla boş yapmıyacağım. Okumaya başlayabilirsiniz.

-

Yıl 2033.

Hayatın anlamına dair hiçbir fikri olmayan milyonlarca insandan birinin dairesi.

Lee Minho geç uyandığından dolayı şapaklanmış gözlerini dış kapının önüne koyduğu valizlerin üzerinde gezdirmiş, birkaç defa esnedikten sonra Almanya'dan yeni dönmüş olan arkadaşının varlığını farkederek ona dönmüştü.

"Herşey tamam mı Hyunjin? "

Arkadaşı onaylamak için başını salladıktan sonra gözlerini herhangi bir pişmanlık belirtisi göstermeyen Minho'nun gözlerine kilitlemiş, aradığı duyguyu bulamadığında ise son kez içeriyi kontrol etmesi için onu yalnız bırakmıştı.

"Minho her zaman böyleydi" tabiri onu tanımlamak için yanlış olurdu onca yıllık arkadaşının gözünde.

Her zaman böyle değildi Minho. Yalnızca Hyunjin'i 'artık' duygusuz bir piç olduğuna inandırmayı başarmıştı.

İç çekerek yıllarının geçtiği o küçük ama hoş dairesine bakmıştı son defa,koyu rengiyle 'ben farklıyım' diye bağıran gardırobunun kapağını açıp içeriyi kontrol etmişti.

Siktiğimin duygularına ihtiyacı yoktu artık. Varsa bile yokmuş gibi davranmak zorundaydı. 'O' tabiriyle adlandırdığı o oğlandan sonra hiçbir şeyi kalmamıştı onun. Kaldıysa bile kalmamış gibi davranmalıydı.

Zorundaydı.

Rutubet kokuyordu dolap. Ancak Minho'nun umurumda olduğu söylenemezdi. Onca yıl dayanmıştı bu kokuya. Şimdi sorsalar bu kokuyu sevdiğini bile söyleyebilirdi aslında.

Bu daireyi seviyordu Minho. Ama bu hiçbir anlam ifade etmiyordu. Çünkü sevmek değer vermek değildi bazen.
Ki çok uzun zaman önce ant içmişti artık hiçbir şeye değer vermeyeceğine.

Dolabın boş olduğuna kanaat getirdiginde kapağını kapatıp onu belki de sonsuz bir karanlığa terk etmeden önce göz kadrajına grimsi bir cisim girmesiyle durmuştu Minho. Dolabın arka kısmına sıkışıp kalmış bir şey vardı. Bir cisim? Gerçekten neydi o grimsi şey?

Elini dolabın içerisine doğru uzatmış, birkaç dokunuşla yerini tespit edip tek hamlede çekip çıkarmıştı o sert cismi oradan.

Bu ilginç keşfi yapmanın gururuyla gözlerini tozlarla kaplanmış o eskimiş şeyde gezdirmiş, üzerinde yazan 'sony' yazısından markasını, DVD yazısından ise bunun eski yıllara ait bir kaset olduğunu anlamıştı.

Kaset ha?

Biraz düşündükten sonra aklına çantasına attığı flash disk gelmiş birkaç dakikalık bir uğraş sonrasında kasetteki videoları flaşa aktarmayı başarmıştı.

Beyni her zaman diğerlerinden hızlı çalışır, ne yaptığını bilmese bile ne yaptığını bilmemesinin de bir bilinç türü olduğunun farkında olurdu.
Ancak şimdi ne yaptığını iyi biliyordu Minho.

School Life/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin