20.BÖLÜM

5.3K 652 1K
                                    




Lütfen okurken bol bol yorum yapmayı unutmayın, 1k yorumu geçersek çok mutlu olurum<3

Keyifli bölümlerrr

Model - Mey

**

Kıvanç'ın arabasının önüne yaslanmış, boş bakışlarla olan bitenleri izliyordum. Artık bu olaylara alışmış olmama sevinmeli miydim yoksa üzülmeli miydim hiçbir fikrim yoktu. Üzülüyordum çünkü hayatım iyice çıkmaza girmişti. Seviniyordum çünkü artık kendime güveniyordum.

Hep bir ikilemde kalmıştım. Şimdiki ikilemin ucunda ise hayatım vardı.

Kıvanç'ı izledim. Kavisli kaşlarını nasıl çattığını, yüzünde nasıl ciddi bir ifade olduğunu, nasıl sinirli, otoriter olduğunu izledim ve o an anladım ki Kıvanç'ın yumuşak yüzünü gören tek kişi bendim. O hâlâ diğer insanlara karşı benim ilk tanıdığım adamdı. Masasına oturdum diye sinirlenen, beni masasından kovan adam. Sorguma girip etrafı yakıp yıkan adam.

Bazı şeyleri uzaktan gözlemlediğimde daha iyi anlıyordum. O da bana alışmıştı. Benim ona alıştığım gibi.

Polislere son emirlerini verdikten sonra tutuklanan iki aptala son bir bakış attı ve hızlı adımlarla yanıma gelmeye başladı. Bakışlarımı ondan çekme ihtiyacı hissetmedim. Utanmadım da. Öylece adımlarının onu bana getirişini izledim.

Hızlı yürüdüğü için birkaç adımda yanıma ulaşmıştı. Dikkatle yüzümü inceledi. Nasıl olduğumu anlamak istermiş gibi. Ona gülümseyip yalandan iyi olduğumu göstermek istemedim çünkü bu düpedüz yalan olurdu. Ona karşı yalan söylememeliydim. Kıvanç, dürüst insanları severdi.

Zaten yalan da bana yakışmazdı.

"İyi misin?" diye sordu ilgili bir sesle. Düşündüm birkaç saniye. İyi miydim? Mental olarak idare ederdim ama ruhsal olarak pek iyi hissetmiyordum. Yine de başımı salladım.

"İyiyim," desem de gözleri hiç buna inanmış gibi bakmıyordu. "İyiyim sadece..."

"Sadece?" dedi devam etmemi isteyerek. Gözlerimi kaçırdım.

"Sadece biraz yorgun hissediyorum. O kadar."

Anlayışla başını salladığını gördüm gözümün ucuyla. "Çok az kaldı Irmak," dedi. "Davaya çok az kaldı. Bu yüzden bu aralar daha çok dikkatli olmalıyız. Daha çok atak yapacaklar. Daha çok zarar vermeye çalışacaklar." Acı gerçekleri tüm çıplaklığıyla yüzüme vuruyorken yutkundum. Çenemden hafifçe tuttu ve bakışlarımı gözlerine çevirdi. Başka zaman olsa bu hareketi kalbimde değişik tepkiler oluştururdu ama şu an kendimi hissiz hissediyordum. "Bu davadan sorumlu savcıyla sürekli iletişim halindeyim ben. Bitecek ama dikkatli olmalıyız. Her an. Biliyorum yoruldun ama ben hepsini halledeceğim. Tek tek." 

Bir karakola gitmiş, polisten dosya çalmıştım. Bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğumu biliyordum ancak yine de hayatım birden kontrolümden çıkmıştı. Birkaç kağıt parçası yüzünden ölebilirdim bile. Hoş, benim için birkaç kağıt parçası olan şeyler onlar için hayat memat meselesiydi. Ne kadar pis işlere bulaştıklarını tahmin edebiliyordum. Medyaya sızdırılsa hapse girmeye gerek kalmadan hayatları zaten biterdi. Çünkü büyük paraların arkasında büyük pislikler dönme ihtimali fazlaydı. 

Bizimle uğraşan bu adamlar mafya gibi bir şey olmalıydı. Bu işe bulaşana kadar mafyaların hâlâ var olduğunu düşünmüyordum, gülünç geliyordu ancak her şey o kadar gerçekçiydi ki ortada gülebileceğim hiçbir şey yoktu. 

"Sen de yoruldun," diye mırıldandım gözlerine bakarken. Elini çenemden çekti ama öyle bir yüz ifadesi vardı ki, sanki çekmeme şansı olsa çekmezmiş gibi.

ÇALMA DELİLİĞİWhere stories live. Discover now