"Bu okulda her şeyi yapmakta özgürsün fakat karşıda ki şeytan okuluna asla yaklaşmayacaksın ve bir şeytan ile ilişkiye giremezsin."
"Peki bunları yaparsam ne olacak?"
"Tanrı seni tamamen yok edecek."
Başlangıç: 24.03.2023
Bitiş: 09.07.2023
"Hadi ama senin tek işin benim. Biraz benimle vakit geçirsene." Taehyung ellerini siyah deri ceketini cebine atarak büyük kanatları ile Jungkook'un bedenini sarmak istedi fakat melek hızla kendi kanatlarını açarak şeytanın kanatlarını engellemişti. Taehyung meleğin bu kadar akıllı ve güzel olması onu daha da iştahlandırıyordu. Yıllardır onu kendine çekmek için yollar denemişti fakat artık hiç birine ne tepki gösteriyor ne de hoşuna gidecek bir hareket gösteriyordu. Ama Taehyung yine de pes etmiyordu. Onu elde etmek için ne geliyorsa yapmaya devam edecekti.
"Taehyung yeter! Sinirleniyorum! Zaten yine sınırı geçtin!" Jungkook öfkeyle kendisine yaklaşan şeytandan geri geri uzaklaşırken ayağı birden küçük bir kütüğe takılır. Melek tam sırt üstü düşeceği sıra şeytan onun belini kavrayıp engellemişti. Birbirine yakın olan yüz nefes nefese birbirine bakıyor ve hala olayın farkına varmaya çalışıyorlardı. Şeytan Taehyung yıllar sonra meleğe ilk defa dokunmuştu. Şuan onun beline dokunuyordu ve bedeninde acayip değişiklikler hissediyordu. Vücudu resmen yanıyordu.
Jungkook ise ondan farksız değildi. Bir şeytan belini tutuyor ve şuan nefesini hissedecek kadar yakındı onunla. Resmen dilimi yutmuş konuşamıyor ve bereket dahi edemiyordu. Şaşkınlar içindeydi sadece. Kuralları çiğniyordu bu şeytan ve üstelik meleğin de başını yakmak üzereyken. Ama şeytan meleği tutmasaydı kanatlarının üzerine düşebilir ve zarar görebilirdi. Bir süre ikisi birbiri ile bakıştılar fakat şeytan ona sırıtarak bakarken melek ise ona korkuyla bakıyordu. Jungkook bir meleğe bile kendine dokundurtmazken bir şeytan onun belini sıkıca kavrıyor ve bırakmıyordu.
"Napıyorsun sen!" Melek en sonunda şeytanın elinden kendini kurtarmış ve adımlarını geriye doğru atmıştı. Jungkook'un küçük gözleri kocaman olurken nefes nefese kalmış şeytana bakıyordu. Evet onunla burada buluşuyordu herkesten gizli, fakat amacı onunla birlikte aşk meşk konuşmak için değildi. Sadece melek şeytana uyarılarını yapıp gidiyordu ve ilerisi de olmamıştı. Taehyung ona her zaman garip davranıyordu ve melekte onun amacını gayet iyi anladığı için aralarındaki mesafeyi koruyordu. Belki Jungkook onunla arkadaş olmayı düşünmüş olabilirdi fakat Taehyung'u tanımaya başladığında bir şeytan ile arkadaş olamayacağını çok iyi bir şekilde anlamıştı.
"Sakin ol, sadece tuttum." Dedi dudaklarında oluşan sırıtma ile. "Altıma mı aldım sanki." Bunu derken küçük bir kahkaha patlatmıştı. Evet melek bu şeytanın ne kadar arsız olduğunu da anlamıştı. Şuan ona tiksinerek bakıyordu. Hayatında en nefret ettiğim şeytan Kim Taehyung idi.
"Aptal aptal konuşma ve benimle olan mesafeni koru. Kuralları da unutma." Jungkook arkadaşını dönüp gideceği sıra şeytanın o derin sesini işitti ve tüyleri diken diken oldu. Onun sesi ruhuna hapsolurken olduğu yerde öylece kalmıştı.
"Jeongguk, benim olacaksın." Şeytan ciddi bir hale dönüşürken ellerini tekrar cebine attı. Ona ilk defa bu şekilde süslenmişti ve meleğin tepkisini oldukça merak ediyordu. Öylece durduğuna göre tepki göstermişti fakat Taehyung görmek istiyordu. Şeytan meleğin kendisine cevap vermeyeceğini anlayınca derin bir iç çekti ve arkasını döndü. Bir adım attı ki meleğin sesi ile ayakları durmuştu.
"Pisliğin tekisin! Nefret ediyorum senden. Bir daha bu ismimle bana seslenme. Hatta mümkünse bir daha görüşmeyelim."
ღ
"Tamam son bir el daha. " Yoongi elindeki taşları avucunda sallarken derin bir nefes aldı ve atacağı yere odaklandı. Elinde sadece bir taş kalmıştı ve eğer atamazsa iddiayı Namjoon kazanacak ve onun dediklerini yapmak zorunda kalacaktı. Bu oyunda Namjoon oldukça başarılıydı. Her oyunda kendisini alt ediyor ve her iddiayı da kazanıyordu. Yoongi artık onunla iddialaşmayacağını anlamıştı fakat yine hırsı kabul etmişti. Onu yenmek için de her gün oynamaya devam edecekti.
"Hadi ama Yoongi oynayamıyorsun pes et artık."
"Kapa çeneni!" Yoongi karışısında ki çukura odaklanmış bir şekilde bakarken nefesini tuttu. Kendini hazır hissettiğinde elindeki taşı parmakları ile arasına aldı. Avucunda ısıttığı taşı dudaklarına götürüp öpücük kondurdu ve çukura doğru fırlattı. Taş havada süzülürken ikisi de dikkatli bir şekilde izliyordu. Taş seke seke çukurun etrafına düşerken Yoongi öfke ile dışından küfürler savurdu. Namjoon ise amacına ulaşmış bir şekilde kahkaha atmıştı. Yoongi ayağı ile yerdeki toprağı savururken kendi kendine mırıldanmıştı. "Bir daha bu oyunu oynamayacağım."
"Hep öyle diyorsun ama bu oyunu oynayalım diye gelen de sensin." Namjoon oturduğu duvardan atlayarak arkadaşının yanına geldi. Kollarını göğsüne buluşturarak Yoongi'nin etrafında dönmeye başladı. "Hım acaba bu sefer ki istediğim ne olsa."
Yoongi gözlerini devirerek arkadaşına bakındı. "Yine saçma sapan şeyler olmasın, lütfen." Yoongi en son Namjoon'un iddiayı kazandığı gün gelmişti. Aptal arkadaşı her hangi bir şeytan ile öpüşmesini söylemişti. Eh tabi Yoongi ise karışısındaki ilk kişi ile öpüştü. O kişi de arkadaşı Namjoon.
"Beni öptün, iğrençti." Namjoon yüzünü buruştururken Yoongi ise kahkaha atmıştı. Arkadaşı ile aynı şeyi hatırlamaları güzel bir şeydi.
"Sen dememiş miydin bir şeytan ile öpüş diye? Bende seni bir şeytan olarak öptüm."
"Ah hatırlatma seni aptal! Neyse söylüyorum. Karşı şatoda bir meleği kendine aşık edeceksin?"
Yoongi'nin gözleri kocaman açıldığında dişini alt dudağına bastırdı ve bu sefer kendi arkadaşının etrafına döndü. Uzun zamandır bir melek ile ne karşılaşmış ne de konuşmuştu. Melek okulu o kadar katıydı ki melekler korkudan bahçeye bile çıkamaz hale gelmişlerdi ve bu durumda etkilenen şeytanlar olmuştu. Sınırı geçmelerine rağmen melekler okulun etrafında dolanırlardı fakat ağaçlık alanlarına asla gelmezlerdi. Sadece pazar günleri meyve toplamak için buralarda olurlardı fakat Yoongi onlarla yine yaklaşamazdı çünkü yine mesafe farkı vardı.
"Anlaştık ama bunun için bana süre verme çünkü melekler korkudan bahçeye çıkarmıyorlar. Neremiz korkunçsa?"
Namjoon arkadaşının dediği şeye ufak bir kahkaha atmış ve omuzuna vurmuştu. "Neremiz korkunç değil ki?"
Yoongi sırıttı ve adımlarını yeşilliklerin olduğu yere doğru attı. Gözlerini şatoya çevirdi ve derin bir nefes aldı. Evet Yoongi kurallara inanıyordu ve uymazsa gerçekleşeceğine de inanıyordu ama buna göze alıyordu çünkü melekler onun zaafiydı. Hepsi birbirinden güzeldi fakat Yoongi en özelini bulacaktı. Saf, temiz ve tapılacak güzelliğe sahip bir melek.
"O halde sana zorlu bir görev ile başarılar diliyorum Min Yoongi."
Yoongi Namjoon'a sadece alayla gülmüştü. Bir meleği elde edeceğini biliyordu. Daha önce çok fazla denemişti ve de bir kaç meleği kendine bağlamıştı fakat onların yedileri ceza ile derslerini almışlar ve bir daha şeytanlar ile muhatap olmamışlardı. Yoongi sadece özgür olmak isteyen ve her şeyi yapmak isteyen bir melek bulacaktı. Aslında melek kendisini bulacaktı, Yoongi değil.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.