6. Centilmenlik

65 19 0
                                    

Herkese merhaba
Aktiflik göstericeğim dedim ama sanırım pek olmadı ama umarım bundan sonrası için daha aktif olucam.

Neyse iyi okumalar...

Heyecan çok garip bir his değil miydi? Mesela bir proje ödevini sunarken veya bir çok insanın önünde konuşurken hissedilirdi. Belki de hoşlandığınız kişiyle konuşurken veya yeni biriyle tanışırken, saçmalamanıza sebep olur ama bu his aynı zamanda çok güzeldir çünkü ödevinizi tamamladınız ve bunu sunacaksınız bu yüzden heyecanlanırsınız ama o ödevi yapmazsanız heyecanlanamazsınız. Yani heyecan aynı zamanda bir şeyleri başardığımızı da hissettirmez mi bize?

Ama fazlası da hiç iyi değildir, peki şuan nasıl bir raddede heyecan hissediyordum? Midem bulanacak kadar mı? Yoksa hafiften kalp atış hızımı arttıracak kadar mı? Veya Kenan'ın hissettiği heyecan hangi raddedeydi?

Biz çiğ köftelerimizi yerken sessizlik oldu ve bu sessizliği bitirmeye karar verdim.

"Sanırım bunu size daha öncede söyledim ama bana bir yerden tanıdık geliyorsunuz," dedim. Bunun nedeni abimin işleri yüzünden veya herhangi bir davet değildi çünkü öyle kişiler çok aklımda kalmıyor ama Kenan'ı bana hatırlatan bir şey vardı. "Bilmem, herhangi bir davette görmüş olabilirsiniz," dedi. "Sanmıyorum," dedim.

"Daha önceden tanıştığımızı düşünmüyorum çünkü tanışsam hatırlardım," dedi. "Veya tanıştık ama önemsiz biri olduğumu düşündüğün için umursamadım," dedim. "Laila bu sinirin nedeni nedir tatlım? Bir anda patlıyorsun sonra o patladıkların senin bir tarafında patlıyor," sevgili beynimin bana yardımlarını sorgulamamalıyız. Kenan bana sözümü bitirdiğim an bakakaldı. "Sanmıyorum, genelde ön yargılı bir insan değilim," dedi. Sonra gözlerini benden çekip etrafa bakmaya başladı. "Bir anda öyle çıkıştım kusura bakma," dedim. Evet bazen ağzına her geleni söyleyip sonra özür dileyince hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edebileceğine inananlardanım.

"Yok be ne kusuru," dedi Kenan. İkimiz de yemeklerimizin son lokmalarını yedik ve masadan kalktık. Arabaya doğru ilerledik ve Kenan'la aynanda arabanın kapısının koluna dokunduk sonra Kenan hızlıca elini çekti. Ben ise çekmediğim için kapıyı açtım ve şoför koltuğu ile karşılaştım, evet biraz şok geçirmiş olabilirim çünkü buranın kendi oturacağım yer olduğuna emindim. Bir de camlara film çektirmiş benden nerden anlayacağım. "Şoför koltuğunun sağ tarafta olduğundan anlıyoruz Lailacım," evet sevgili beynim bile bana düşman. "Sevgili beynim amaTürkiye'de sol tarafta,"

"Şuan Türkiye'de miyiz Laila?" Tamam sanırım beynim haklıydı. "Sanırım sen süreceksin," dedi Kenan. "Hayır ondan değil, b-ben buranın şoför koltuğu olduğunu fark etmemişim," ikimiz aynı yöne yürürken de nasıl fark etmedim acaba? "Sevgili beyninden sana cevap; centilmenlik yapacağını düşünecek kadar salak olabilirsin, sonuç olarak sana kapı açmak zorunda mı?" Sevgili beynim beni bir kere korusan şaşıracağım. Bence artık buradan çekilmeliyiz.

Kapının önünden çekildim ve Kenan'ın binmesini bekledim, nedenini sormayın çünkü bilmiyorum. Ve Kenan Bey en sonunda binmeyi akıl etti ve şoför koltuğuna oturdu, ben de Kenan oturunca kapıyı kapattım. Sonuç olarak hep erkekler mi centilmenlik yapacak? Sonra kendi yerime oturdum.

İkimizde bir süre gözlerimizi kısıp karşıya baktık, Kenan yapınca bu kadar garip gelmiyordu. Sonradan Kenan'ın daldığını fark ettim ve elimi gözlerinin önüne getirip parmaklarımı şıklattım ve bir anda kendine geldi ve geriye doğru çekilip gözünü kırptı, sonra eli ile gözlerini kaşıdı.

"Bir şeyler içmeye gidelim mi?" Diye sordum bir anda, sorduğum soruya ben de Kenan'da bir şok geçirdik. Kenan niye geçirdi bilmiyorum ama ben genelde dışarıda bulunmaktan ve insanlarla baş başa bir şey yapmaktan hoşlanmadığımdan şaşırdım. Genel olarak evden dışarı iş harici çıkmayıp asosyal bir insan gibi evde oturmak daha çok hoşuma gider. Gene alış veriş yapmayı falan severim ama çok gerekmedikçe evden dışarı çıkmam. Kenan tebessüm ederek bana bakmaya devam etti "Olur," dedi u harfini uzatarak. Ben ise sadece başımı salladım, "Aklında bir yer var mı?" Diye sordu Kenan arabayı çalıştırırken. "Senin aklına gelen yerler gibi bir yer yok aklımda ama sanırım bir yer var," dedim ve yerin ismini doğru mu hatırladığıma bakmak için telefonumu elime aldım, Kenan ise kıkırdadı. "Söyle bakalım neresi orası?" Diye sordu Kenan. "Tarif edemem ama yer yön bilgim yok denilecek kadar az," dedim. Doğruya doğru İtalya'da bile -ki kendi memleketim- zor giderim navigasyonsuz. Başını salladı ve arabada radyonun olduğu kısımdaki ekranda bir şeylere bastı "Adı ne?" Diye sordu daha sonra yerin adını söyledim ve gitmeye başladık. Sonra arkadan müzik çalmaya başladı ve Kenan müziğe eşlik etti. Radyo da Yaşar'dan kumralım çalıyordu.

İskambil MaçasıWhere stories live. Discover now