3. Hastane

114 23 0
                                    

Herkese merhabalar tekrardan,
İyi okumalar

Hızlıca arabaya indiğim gibi geri bindim ve hastaneye doğru ilerledim- yani şoförüe-, hastaneye varınca hızlı adımlarla içeri girdim Sakin olmam lazımdı, resepsiyonun oraya vardım ve erkek görevliye "Enzo D'Angelo, hangi odada kalıyor?" Diye sordum. "Yakını mısınız?" Diye sordu, hızlıca başımı salladım ve "Kendisi abim olur," dedim. Bilgisayardan bir kaç şeye baktı ve en sonunda "3.kat 321 numaralı oda," dedi ve ona kısa bir teşekkür edip asansörlere yöneldim, asansörü beklerken yanıma uykulu bir şekilde Min-jae geldi. Min-jae abimin en yakın arkadaşıydı, ve abimin işlerinde de ona çok yardımcı oluyordu ve Koreliydi.

"Nasılsın gece kızı?" Bana İtalyanca sorduğu soruya sadece tebessüm ederek baktım, ve bana gece kızı demesinin nedeni adımın gece anlamına gelmesi değildi, annem beni gece doğurmuştu ve doğururken de ölmüştü, kısacası annem benim yüzümden o gece ölmüştü ve o da bana bu yüzden gece kızı -veya gerçekten ismimin anlamı diye diyor emin değilim- derdi. Bende ona İtalyanca "Ne oldu?" Diye sordum, "Kalbinin rahatsız olduğunu biliyorsun," dediğinde ona gözlerimi devirdim "Evet biliyorum ama sorumun cevabı bu değil," dediğimde alnıma bir tane fiske attı "Buradaki beyin sana süs diye verilmedi gece kızı," dediğinde elim alnım gitti ve ona kaşlarımı çatarak baktım. "Kusura bakma gece kızı," dedi ve bana göz kırptı sonra beraber asansöre bindik. "Ne olmuş kalbine?" dediğimde o da 3.katın düğmesine bastı "Doktor önemli bir şey olmadığını söyledi ama kendine dikkat etmezse bunun sıklaşacağını ve çok yaşamayacağını da söyledi," dedi ve sustu. Bu hastalıkta annemden abime kalan bir mirastı ve beni doğurduğu gece kalbi daha güçlü olsaymış annem yaşayabilirmiş, ne acı ama!

Sol gözümden bir yaş aktı onu elimin tersiyle sildim ama sonra sağ gözümden bir tane yaş daha aktı onu da sildim ama bir kaç yaş daha akınca bunun bir işe yaramayacağını anladım. Asansörden indik ve abimim odasının kapısının önüne geldik, bir kaç dakika kapıya baktım "İlk sen gir gece kızı," dedi Min-jae ona doğru döndüm "Hayır ilk sen gir Park," Park, Min-jae'nin soy ismiydi daha sonra kahverengi saçlarını gözünün önünden çekti ve saçları ile aynı renk olan çekik gözleri daha net göründü. "Sen nasıl istersen," dedi ve beni hafif bir şekilde kenara ittirip kapıyı açtı ve içeri girdi, ben de ondan bir kaç saniye sonra girdim. Abim yatakta oturur pozisyondaydı ve kaşlarını çatmış bir şekilde Min-jae'ye bakıyordu.

Sonra gözleri bana kaydı, beni süzdükten sonra başını omzuna yatırıp gülümsedi, ben ise ona kaşlarımı çatarak baktım. Gözlerim koluna takılmış seruma kaydı, serumun bitmesine az kalmıştı, sonra tekrar yüzüne baktım iyi görünmeye çalışıyordu ama yorgun olduğu ve hatta canının acıdığı çok beliydi. "Ölmek için çaba göstersen bu kadar fazla hastaneye kaldırılmazdın, kaldırılamazdın," dedi Min-jae. Abim kafasını arkaya doğru attı "Siz olayları çok abartıyorsunuz, doktorda söyledi önemli bir şey değilmiş," dedi "Önemli olacak ama bir zaman sonra," dedim gözleri bana döndü "Hadi bu önemli değildi bundan öncekilerde önemli değildi ama önemli olduğu zaman ne olacak!?" Sesim sinirli bir şekilde çıkmıştı.

Abimin yüzünde acıklı bir gülümseme vardı "Ne olacak biliyor musun, sen de annem gibi ölüp gideceksin," sesim güçsüz çıkmaya başladığında derin bir nefes alıp verdim "O beni doğururken öldü, sen de artık bu salak işlerin yüzünden ölürsün," dedim ve tavana baktım. Min-jae de yere bakıyordu onun için abimin ölümü çok şeyi ifade ederdi çünkü küçüklüğünden beri şiddet görmüştü hem psikolojik hem de fiziksel en sonunda ise karla karışık yağmurun yağdığı bir gece abim onu soğuktan ölmek üzereyken bulmuş ve bu yüzden Min-jae ile kardeş gibiydiler hatta ben bile onunla öyleydim çünkü 10-11 yıldır beraberdik. İkinci abim gibiydi.

"Laila-" dedi abim ama sözünü kestim "Bana kendini savunma," dedim ve yutkundum "Çünkü ben bu lanet olası kalp hastalığı yüzünden birini kaybettim," gözümden bir dama yaş geldi ve o yaşı silip ona baktım "Annem de babama söylermiş bir şey olmaz diye ama ne oldu öldü o yüzden şimdi sakın bana bir şey olmaz deme," ona biraz yaklaştım ve yüzüne duygusuz bir şekilde baktım, daha doğrusu bakmaya çalıştım "Ben annemiz değilim" dedi abim, evet belki annemiz değildi ama hastalık aynı hastalıktı.

"Kötüyü çağırmayın," dedi Min-jae "Hayat zaten yeterince kötü bir de yetmezmiş gibi çağırmayın," diye de devam etti ve abimde ona katıldı o sırada odanın camına baktım hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı, "Neyse ne hadi artık çıkalım şu hastaneden," dedi abim "Sen akıllanmazsın," dedi Min-jae, ben ise camdan dışarı bakmaya devam ettim. Abim elimi tutup biraz sıktı "Sen de sıkma canını artık be güzelim," dedi "Söylemesi kolay," diye mırıldandım.

"Ben çıkıyorum o zaman odadan," dedim ve kapıya doğru bir adım attım "Nereye?" Diye sordu abim "Sevgilisinin yanına gidiyordur," dedi Min-jae takılma amaçlı "Senin sevgilin mi var?" Diye bir soru daha sordu abim "Ha-" tam hayır demek üzereyken Min-jae sözümü böldü "Gencecik kız bir de güzel niye olmasın ki?" dedi ve abim kaşlarını çattı "Sevgilim falan yok," dedim.

Min-jae bana baktı ve sırıttı "Üstünü değiştir diye çıkıyorum," dedim ve çıktım daha sonra Min-jae de odadan çıktı "Kenan'la dün ne konuştunuz?" Dediğinde ona öylece baktım "Sen nerden biliyorsun?" Gözlerini yere çevirdi "Kenan'la konuştunuz yani," dedi "Kenan'ı bir kaç yıldır tanıyoruz, abin de tanıyor," dedi "Ama konuştuğunuzu bilmiyor," dedi bana göz kırparak "İyi de Kenan'la aynı ortamda olduğumu nerden biliyordun?"

"Dün biraz konuştuk ve bana senin kumarhanede olduğunu söyledi," dedi. "İş yaptığınız adamlardan biri mi?" diye sordum. "Hayır değil," dedi "Hatta abine adını söylesen hatırlamaz bile," dedi "Seninle arkadaş mı?" diye sordum "Pek sayılmaz aslında sadece arada konuşuruz," dedi ve bana döndü "Şimdi sen benim sorumu cevapla ne konuştunuz?"

"Tanıştık ve daha sonra kart oyunu oynadık," dedim "İyi bir oyuncu birinci oldu," dedim. "Bilmez miyim," dedi ve gülümsedi "İyi çocuk," dedi ve abim odadan çıktı, "Ne konuşuyordunuz?"Dedi.

"Öyle havadan sudan işte," dedim ve başıyla beni onayladı. "Saat çok erken eve geçelim," dedi ve Min-jae onu onayladı sonra bana döndü "Sen de bizimle gel istersen," dedi "Gerek yok ben kendi evime giderim," dedim. "Nasıl istersen ama eve geçince ara beni," dedi abim "Tamam," dedim ve hastaneden çıkıp eve gitmeye başladım. Yarım saat sonra eve ulaştım ve üstümü değiştirip resim odama geçtim ve en son ki çizdiğim görsele baktım bitmesine daha vardı , elime bir fırça ve bir kaç boya aldım ve eksiklikleri çizmeye başladım.

Ne kadar zaman geçti emin değilim ama telefonuma bildirim sesi geldi ve elime aldım, Kuvarstan mesaj gelmişti.

Kuvars: Son kararınız nedir?

Laila: Hâlâ kararsızım.

Kuvars: Bu kararsızlığın nedeni nedir acaba?

Laila: Yeni tanıştığım biriyle yemeğe gitmek.

Kuvars: Merak etmeyin yemek yerine sizi yeme gibi bir düşüncem yok.

Laila: ikinci nedeni sevdiğiniz bir kadın var.

Kuvars: Sevgilim değil sonuç olarak.

Kuvars: Ayrıca eskiden sevdiğim kadın dedim.

Laila: Öyle diyorsanız öyledir.

Kuvars: O zaman geliyorsunuz.

Laila: Geleceğimi söylemedim.

Kuvars: Gelmeyeceğinizi de söylemediniz.

Laila: Bu kadar ısrarcı olacağınızı tahmin etmemiştim.

Laila: Sizi kırmak da istemem o yüzden tamam.

Kuvars: Geliyorsunuz yani.

Laila: Evet.

Kuvars: Beni çok mutlu ettiniz.

Laila: Ne yiyeceğiz ve saat kaçta?

Kuvars: Saat 19.30 olabilir sizin için de uygunsa.

Laila: Uygun ama ne yiyeceğiz?

Kuvars: O da sürpriz olsun;)

Laila: Peki öyle olsun, o zaman sonra görüşürüz.

Kuvars: Sabırsızlıkla bekliyor olacağım ve görüşürüz.

Umarım beğenirsiniz, beğenmezseniz de canınız sağolsun. ❤️‍🔥

İskambil MaçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin