Umutsuzluğum,çaresizliğim,korkum,yalnızlığım...Hepsi etrafımı çevirmişti.Akbaba gibi leşimi bekliyorlardı.

Gözlerim yanıyordu.

Hayır ağlama!Ağlama!

Ben kendimi ağlamamak için sıkarken dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtı.Sonra kendimi tutmayı bırakıp gözyaşlarımın yüzümü yıkamasına izin verdim.

Kerem başımı göğsüne yatırıp o pahalı takım elbisesini kirletmeme izin vermişti.Bir yandan ağlıyor bir yandan hıçkırıyordum.Kerem saçlarımı okşayıp sürekli bana 'ne olduğunu' soruyordu.

Sonunda ağlamayı kesip başımı göğsünden kaldırdım.Gözlerini ilk defa bu kadar yakından görüyordum ve ilk defa hiç olmadığı kadar duygu vardı gözlerinde.Her ne kadar gözleri 'bana güvenebirsin' diye bağırsada,yaşadıklarımı ona anlatamazdım.Kerem,kapalı bir kutu gibiydi ve açtığımda,içinden nasıl biri çıkacağını bilmiyordum.Bildiğim tek şey ona güvenemezdim.

Kendimi ondan uzaklaştırmak için bir adım geri gittim.

"Ben...Ben söyleyemem Kerem.Gitmeliyim." dedim.

Kaşlarını çattı.Büyük ihtimalle her dediğinin ikiletmeden yapılmasına alışmıştı ve şimdi ona karşı çıkmam onu sinirlendirmişti.

İtiraz edecek gibi dursada elini sıkıntıyla saçlarının arasına daldırıp:

"Pekala.Dediğin gibi olsun." dedi sogukca.

Ah yine o soğuk ve umursamaz kişiliğine dönüvermişti.

Ona sert bir cevap vermek isterken rüzgar sert bir şekilde esmeye başladı ve ben göğsümde ki ve yüzümde ki ıslaklık nedeniyle zaten üşürmekte olan bedenim titremeye başladı.

Bir dakika!Islaklık mı?

Gözlerimi bedenime çevirince gri elbisemin göğüs kısmının ıslanmış olduğunu farkettim.

"Sen uyanmayınca elimde ki şampanyayı yüzüne döktüm." dedi ben elbisemin mahvolmuş haline bakarken.

"Cidden mi?Çok zekice gerçekten!" diye bağırdım tiz bir sesle.

Ellerini iki yana açıp kaldırarak:

"Elimde olan tek sıvı oydu,kusura bakma." diye cevap verdi.

"Off ya..." dedim ellerimi saçlarımın arasında gezdirirken.

Elimi saçımdan çekip bir an önce çantamı ve telefonumu bulup eve gitmek istiyordum.

Arkamı dönüp az önce bayılmış olduğum demir kapının oraya baktım ama çantam orada yoktu.

Gözlerimi etrafta gezdirirken bir yandanda söyleniyordum:

"Cidden...Mükemmel bir gece..."

Hırsla tekrar Kerem'e döndüm.

"Bu mükemmel gece için teşekkürler.Artık her sosyete partilerine çağırırsın." dedim dişlerimin arasından.

Sonra onun cevabını beklemeyip arkamı döndüm ve o karanlıkta siyah çantamı aramaya koyuldum.Yürüyüp bahçe kapısını önüne geldim ve eğilip elimle yeri yoklamaya başladım.

Bu psikopat çantamı da aldı yoksa?

"Bunları mı arıyorsun?" diye arkamdan seslenen Kerem'e yerimden kalkmadan döndüm.

Havaya kaldırmış olduğu elinde siyah çantam ve telefonum vardı.Ve yüzünde de alaycı bir sırıtış.

Sinirle yerimden kalkıp hızla yanına gittim ve eşyalarımı elinden almak için hamle yaptım.O da beni daha çok kızdırmak istercesine elini başının üstüne koymuş,eşyalarımı ulaşamayacağım bir mesafeye getirmişti.

YasaklıWhere stories live. Discover now