BİTİŞİN BAŞLANGICI

Começar do início
                                    

Mete ve Güneş yan yana yürürken Kağan'da benim yanıma gelmişti. Aynı hizada duruyorduk fakat ne o ne de ben tek kelime etmemiştik. Suskunluğumuz rahatsız etmiyordu yani sonuçta az bir mesafede ne konuşabilirdik ki?

Restorana geldiğimizde neredeyse yılbaşı partisindeki gibi herkes buradaydı. Hiçbir şeyin yeri değişmemişti, her şey sabah nasıl bıraktıysak aynıydı. Yani herhangi bir yer değişikliği yoktu. Biz hariç kimsenin üzerinde gergin bir hava yoktu. E, tabii ki olmazdı. Bizim gördüklerimizi görmemişlerdi. Kim bilir şu anda bir katil ile aynı otelde bulunduklarını öğrenseler hatta birde üzerine az ilerideki ormanlık alanda öldürdükleri bir kişinin cesedinin olduğunu öğrenseler ne yaparlardı? Bir dakika duramayacakmış gibi panik havasına kapılırlardı ve etrafı bir kasvet bulutu sarardı. İnanıyorum ki çevre çok önemliydi. Belki de bizim şu an burada bu kadar soğukkanlı ve sakin olmamızın nedeni çevremizdeki insanların hiçbir şeyi bilmezliğiydi. Hayat bir şeyleri bilmediğin sürece çok kolay geçerdi, ta ki bir şeylerin ucundan tutmak ve kurcalamak isteyinceye dek. Cahil yaşamaya çalışmak her zaman en tercih edilen olmuştur. Neden mi? Çünkü bizlere korkusuz, kolay ve öğreniyormuş gibi bir hayat vaat ederdi. Hiçbir zaman bunu tercih etmek istememiştim ama etrafıma bakınca bir sorguladım. Acaba dedim, şu an bu insanlar gibi olsaydım daha mı iyi olurdu? Hayır. En azından ben, otelde nasıl hareket etmem gerektiğini biliyordum. Mesela tek başıma hareket ettiğimde olacakları bilerek temkinli adımlar atmaya çalışıyorum ya da benimle konuşan insanları zihnimde şüpheli noktasına koyarak onlara nasıl yaklaşmam gerektiğini biliyorum. Kimsenin bundan mahrum kalmasını istemezdim açıkçası. Bence, herkes nasıl yaşadığını bilmeliydi. Tüm bunları geçtim ama dört kişi bir ipin ucundan tutmak yerine herkes tutsaydı olaylar daha da basit hale gelebilirdi. Aklıma bir şeyler geliyordu fakat uygulayabilir miyiz ya da ne kadar mantıklı bilmiyorum. Sanırım aklıma gelen şeyden bahsetmek için Ferman'ın konuşmasını başlamasını ve ardından bitirmesini beklemeliydim. Daha her şeyin başındaymışız gibi geliyordu ve ben, bir şeyleri çözemiyor olmaktan artık çok sıkılmıştım.

Ferman, sağ elinde kaldırdığı bardağa sol elindeki metal, küçük kaşık ile dikkatleri kendine çekmek istercesine hafifçe vurdu. Ah, Tanrım kendimi netfilix filmlerinden birinde gibi hissediyordum, bu adam sayesinde. Birde halimden memnun değildim, ne haddime. Tüm bu otantikliğin ortasına meteor gibi düşmüştüm resmen.

Ferman, konuşmaya başlamıştı. İşte başlıyorduk.

"Öncelikle, beni dinleyeceğiniz için hepinize şimdiden teşekkür ederim. Vahim ve çekilemez bir durumun ortasındayız şu anda. Bunu elbette görebiliyorum ve sizlerden özür diliyorum. Fakat biraz daha sabredebileceğimize inanıyorum çünkü zorundayız. Yollar kapalı, hiçbir şekilde ulaşım sağlanamıyor. Biz, otelimizin stoklarında bolca bulunan imkânlardan sizleri mahrum bırakmayacağız. Açıklama yapma gereği duymamın sebebi panik duygusuna kapılmamanızdı. Umuyorum ki en yakın zamanda çıkacağız. Dışarıdan çalışmalara hala devam ediyor."

Bu son cümlenin konuşmasının bittiğine işaret olduğunu düşünüyorken bize doğru baktı ve ekledi. "Çocuklar, sizinle ayrı bir mevzu hakkında konuşmam gerekiyor." Bu adam tam bir parazitti. Taksit taksit söylüyordu bir şeyleri ve ben, nefret ediyordum bu durumdan.

"Geçen günlerde sanıyorum ki bir vakaya denk geldiniz." Şu anda Ferman'ın yüzüne dördümüzde afallamış gibi bakıyorduk.

"Tuvalette kan gördünüz."

Hadi, ya. Ciddi misin? Dalga geçiyor sanırım.

"Bakın eğer görmeseydiniz size bunu açıklamazdım çünkü bizim otelimizde bir işletme ve adının kötüye çıkmasını asla istemeyiz fakat bir vaka ile karşılaştık. Geçen gün otelimizde genç bir kız intihar etmeye çalıştı. Çığlık sesleri duyduk ve koşarak gittik. Kızı kurtardık. Şu an durumu iyi. Şimdi gitmem gerekiyor daha fazla ayrıntı veremeyeceğim için üzgünüm."

ÇIĞOnde as histórias ganham vida. Descobre agora