YILBAŞI PARTİSİ

726 402 76
                                    

Gerçekte dans ettiğimiz kişiler belki hayatta bizimle dans edenlerdir.

Kağan, belimdeki kollarını sıkılaştırıp ''Sen, hep yanımda kal.'' Diye fısıldadı kulağıma doğru.

''Sen, hep yanımda kal.''

Onun yanında kalmak istiyordum artık. Hem de hiç ayrılmak istemiyordum. Ona sarılınca içimdeki tüm duygulara tercüman olan bir şey hissediyordum. Bir güven ya da sevgi. Asla ondan, bu kadar üzücü bir hikâye çıkacağını düşünmemiştim. Peki ya, Güneş? Yaşadığı tüm her şeye rağmen bu kadar neşeli birisi olmasına şimdi daha çok hayranım.

Kağan'dan ayrılıp ''Sen çok güçlüsün.''dedim. Bana ufak bir tebessüm gönderdi. ''Belki de değildirim, sadece öyle olmaya çalışıyorumdur.'' Kağan, bu konuda kendisine haksızlık ediyordu. ''Böyle düşünme. Sen tanıdığım en güçlü insansın.'' Kağan, derin bir nefes aldı. Hala yere çömelmiş bir şekildeydi. Sandalyede yan dönmüştüm. Aramızda burun mesafesi vardı. Restoran ise bomboştu şuan. Kağan'ın gözlerime böylesine anlamlı bakması beni heyecanlandırıyordu. Ne hissedeceğimi, ne yapacağımı şaşırıyordum onun yanında. Ama kendim oluyordum sanki bir yandan da. Onunda gözleri dolu doluydu şuan. Üstün bir çaba sarf ediyordu sanki yanımda ağlamamak için. Erkekler ağlamaz diye bir şey yoktu. Onlarında duyguları vardı. Şuan tek bir sorun vardı. O, benim gözlerime gözleri doluyken bakıyordu ve ben dayanamıyordum onu böyle görmeye. Galiba önümde ağlamak istemiyordu. Benimde gözlerim dolmuştu. Onunda ağlaması gerekiyordu. Tutmamalıydı gözündeki yaşları. Bir anlık dudaklarımdan bir cümle döküldü. ''Kağan, bana sarılır mısın?'' Bunu onun için söylemiştim. Böyle giderse olmayacaktı. Belki sarılırsa daha rahat olabilirdi. Kağan, dediğimi yaparak bana sarıldı. Ona, kollarımı doladığımda saçlarını okşadım. Gözlerimdeki yaşların akmasına izin verdim. ''Kağan, tutma kendini. Ağla.'' Sanki o, benim bunu dememi bekliyordu. ''Ben, güçlü biri olmak istiyorum, Işıl. Ağlarsam ne anlamı kalır?''

''Güçlü insanlarda ağlar. Onlarında duyguları var.'' Ben bunu dediğimde Kağan, bir elini belimden çekti ve anladığım kadarı ile yanağını sildi. Sonra tekrar kolunu belime doladı, daha sıkı bir şekilde. Ağlamaklı sesi ile konuştu. ''Işıl, ben annemi çok özledim. Onsuz olmayı hala öğrenemedim. Ben, sabah kalktığımda onun sesini duymayı bekliyorum hala. Ama güçlü kalmaya çalışıyorum. Her seferinde kendime yanımda Güneş'in olduğunu hatırlatıyorum. Onun için güçlü kalmam gerektiğini.'' O, bunları söylerken gözünden ardı ardına yaşlar süzülüyordu. Ve benimde. Kağan'dan ayrıldım. Az önce o gözyaşlarımı siliyordu ama şimdi sıra bende. Ellerimi Kağan'ın yanaklarına koydum ve gözyaşlarını, yanaklarını okşayarak kenara doğru sildim. Bunu yaparken benimde yanaklarım ıslaktı. Kağan, gözlerime bakıyordu. Sonra hafif bir tebessüm kondurdu dudaklarına. Ve konuştu. ''Ben bu kadar sulu göz olduğumuzu bilmiyordum. Bilseydim eğer ağzımı açmazdım bile. Seni üzmek, ağlatmak en son isteyeceğim şey bile değil, Işıl.'' Aynı tebessüm ile bende ona, karşılık verdim. ''Olsun. Anlatınca üzüldüm ama bana güvenmen beni çok mutlu etti.'' Kağan, ayağa kalktı ve bana elini uzattı. ''Hadi, bakalım. Bizde çıkalım yukarıya. Yorulduk bugün. Dinlenelim biraz.'' Elini tuttum ve kalktım. Kağan, ellerimize bakmıştı. Acaba bir gün çok farklı şekilde onun elini tutabilir miydim? Daha derin bir anlam ile. Evet, yine saçmalıyorum.

Restoranın kapısına doğru ilerlediğimizde Kağan, kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildi. Restorandan çıkıp merdivenlere doğru ilerliyorduk. Kağan, ''Güya telefonunu şarja takmak için gitmişti, beş dakikada gelecekti.'' Dediğinde sağ elini havada salladı ve ''Yalan bunlar yalan.'' Dedi. Kağan'a güldüm. Merdivenlerden çıkmaya devam edince sağ ayağım ile önümdeki merdiveni çıkarken yarım bastığım için geriye doğru tökezledim. Kağan, 365 derece merdivenin basamaklarında dönmeden beni kolumdan yakaladı. Bana gülüyordu. Sonra dalga geçer gibi konuştu. ''Hala merdiven sorununu çözememişsin belli ki.'' Merdivenleri tekrardan çıkıp onun yanında durduğumda sahte bir şekilde güldüm. ''Ha-ha-ha-ha. Çok komik.'' Kağan, halime hayret ederek başını sağa çevirdi.

ÇIĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin