1: Nefret

38.1K 1.7K 1.2K
                                    


Gözlerimi duvardaki saate diktim. Bazen her şeyi siktir etmek ve ayı gibi uyumak istiyordum ve bu istek artık ihtiyaca evrilmişti.

"Sözcükte yapı ancak soru çözerek kavranabilecek bir konu. Ödev değil ama eve gidince test çözün mutlaka."

Edebiyat hocası cümlesini bitirdiğinde kapı tıklatılmış ardından nöbetçi öğrenci içeriye girmişti.

"Böldüğüm için özür dilerim hocam. Deneme sonuçları gelmiş de."

Hoca kağıtları eline aldığında sınıfta uğultular yükselmişti.

"Teşekkürler." Dediğinde nöbetçi öğrenci iyi dersler dileyerek çıkmıştı.

Hoca saate baktı ve tekrar konuştu: "Birazdan zil çalacak. Panoya asıyorum, teneffüste incelersiniz."

Dediğini yaptığında zil çoktan çalmış, birkaç öğrenci sınıftan çıkmış ve kalanların çoğu panonun oraya toplanmıştı ve ben de onlara dahildim.

Kalabalığın arasından kafamı uzatıp adımı aramaya çalıştım.

"Lan oğlum yine sınıf sonuncusu olmuşum ya!"

"Boş ver, sonuncu olmaya da adam lazım."

Sınıftakiler hep bir ağızdan gülüşürken kendi adımı bulmuştum. Çok zorlanmamıştım çünkü haftalardır aynı yerdeydim.

Tunahan Alabaş, adım ikinci sıradaydı, geçen hafta ve ondan önceki hafta olduğu gibi. Birincinin adını okuduğumda bakışlarım hemen yanımdaki çocukla kesişti.

Dikkatimi dağıtan şey onun omzuna atlayan Ceyda olmuştu, kız arkadaşıydı.

"Aşkımmm yine okul birincisisin."

Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra Ceyda'nın yeşil gözlerini üzerimde hissettim. Sonrasında konuşmaya devam etti:

"Gece gündüz inekleyen ezikleri bile nasıl sollamışsın ama." Gülüyordu ama ben tısladığını söyleyebilirdim.

"Komik mi?" Sesim çok yüksek çıkmazdı hiçbir zaman. Bu yüzden yüzümde düz bir ifadeyle sorup yerime geçtim. Onun gülüşü anında solmuştu zaten.

Benimle kişisel bir derdi yoktu ama sevgilisini övmek için bu kez beni aşağılamayı seçmişti.

Sınıftakilerden gürültü yükseldiğinde arkamdan bir şeyler demeye başlamıştı ancak kulaklığımı taktığımdan ne dediğini duyamamıştım, ilgilenmiyordum da zaten.

Saate baktım. Ders başlayana kadar birkaç dakika da olsa gözlerimi dinlendirsem fena olmazdı. Bu yüzden kapüşonlumu kafama kapatıp sıraya yatmıştım.

Gözlerimi tekrar araladığımda sınıfta bir hoca vardı ve tahtaya bakarak bir şeyler anlatıyordu. Saate baktım yine. Benim birkaç dakika birkaç saate evrilmişti. Aptal ben, sanki hakkım varmış gibi uyuyakalmaya cüret etmiştim bir de.

Hocaya göstermemeye çalışarak kulaklıklarımı çıkardım. Sonrasında kafamı kaldırıp kapüşonumu indirdim. Çok geçmeden çıkış için zil çalmıştı zaten.

"Gece uyumadın mı?"

Gözlerimi ovuştururken ön sıramdaki Ulaş yerinden kalkıp yanıma gelmişti. Sınıf üçüncüsü. İnsanlara bu gözle bakmaya ne zaman başlamıştım bilmiyorum ancak artık birilerine bakınca kafamda kaç numara oldukları beliriyordu.

Kafamı salladım. Bütün gece uyumamıştım çünkü aptal kafam aptal fizik konularını anlayamıyordu. "Uyandırsaydın keşke."

Onunla konuşurken bir yandan da çantamı toparlayıp ayaklanmıştım ben de.

Atlantis • bxbDove le storie prendono vita. Scoprilo ora