Bölüm 15: Herkes mi Aşık?

6.9K 666 988
                                    

1 hafta sonra

"Ne demek gelir mi bilmiyorum Safa? Aybars oğlumla görüşmüyor musunuz? Tipin de bir tuhaf Allah affetsin, ben doğurdum da ağzın yüzün kaydı sanki bu ara oğlum."

"Anne sal beni koskoca müdür, bir sürü işi var. Ha deyince gelir mi bize?" dedi Safa bıkkınlıkla.

Cehennem provası gibi geçen bir haftanın sonunda bir de annesinin onunla uğraşası tutmuştu şimdi de. Yediği yemek, içtiği su, uyuduğu uyku haram ziyanken bir de olmadık zamanda annesi ille de Aybars gelsin dolma yaptım diyordu da başka bir şey demiyordu!

Bir haftada adam hayalet olmuştu da yoktu göt kadar okulda. Dediğini yapmış, Safa'ya yaklaşmamış geçen günlerde sadece bir iki kez görebilmişti Aybars'ı.

Sanki hiç var olmamış gibi gözleri değmiyordu ondan yana. Kendi göt hareketinin sonucunun bu olacağını biliyordu bilmesine ama içinde bir yerlerde yine de bir parça ümidi vardı demek ki Aybars'la yabancı olmayacaklarına.

Geceler en büyük düşmanıydı sanki Safa'nın. Gözünü kapattığı gibi bir çift kırgın elalar kapalı gözlerinin ardında beliriyor, omuzlarını düşürmüş giden hali en baştan oynuyordu sanki zihni 'Unutma yaptıklarını' dercesine.

Yaptığı hareketi Aybars ona yakıştıramamıştı ama en kötüsü kibarca ağzına sıçması olmuştu, buydu Safa'yı çokça düşündüren. Bir insanın kırgınlığı bile zerafet dolu olabilir miydi? Oluyordu demek ki.

Lisede edebiyat dersinde öğrendiği bir söz hatrına düşmüştü Cemil Meriç'ten. "Üslubun kimliğindir." derdi Meriç. Bu kadardı işte Safa, kendisine bir damla kötülüğü dokunmayan insana pençelerini çıkarmış, yılan diliyle sokuvermişti adamı en çok da bu kırıyordu kalbini.

Onun kusurunu kusur olarak görmeyen, o kırılmasın diye başkalarının yanında hastalığı hakkında konuşmayıp yalnız kaldıklarında soran bu güzel adama layık gördüğü cümleler...

"Safa ben arayacağım Aybars oğlumu. Çiçeğini merak ediyorum hem. Eskiden dilinden düşürmezdin, aranız mı açıldı kuzum?"

"Yok anne eşek kadar adamlarız, neyi paylaşamayacağız? Dedim ya çok meşgul, koskoca okul müdürü hademeyle mi uğraşacak sürekli?"

"Ne bu ezik ezik tavırlar?"

"Ne!?"

"Diyorum ki ne bu kendine acıma? Sürekli kendini horlama? Ben sizi böyle mi yetiştirdim Safa? Sürekli birileri tarafından küçük görülüyormuşsun gibi ne bu hareketlerin oğlum senin? Kocaman adamsın, ben mi öğreteceğim bu yaştan sonra sana bazı şeyleri? Kimse sana bir şey demiyor, neden bu alınganlığın? Koskoca müdür dediğin adam bir çift söze evimize kadar geldi, tahsil cahilliği alır eşeklik baki kalır diyen atalarımız yanılmış eşeklik sende baki kalmış paşam. Hiç beğenmiyorum bu tavırlarını bilesin."

Daha sonra eline telefonu alıp sözlerini dut yemiş bülbül misali sus pus dinleyen oğlunu da iplemeden rehberden Aybars'ın numarasını bulup arayıverdi.

"Alo Aybars oğlum nasılsın?"

Safa kulaklarını kabartıp Aybars'ın sesini duymaya çalışsa da başaramadı. Ne vardı sanki annesi telefonun sesini biraz daha açsaydı da günlerdir sesiyle kutsanmamış kulakları onun o güzel sesini duysaydı.

HADEME |BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin