𝒅𝒂𝒅𝒅𝒚'𝒔 𝒍𝒊𝒕𝒕𝒍𝒆 𝒑𝒓𝒊𝒏𝒄𝒆//𝑵𝒂𝒎𝒎𝒊𝒏

Bölüm 6:Pagani Huayra Imola

Üstümdeki onlarca cips , çikolata paketinden kurtulup yatağın sonundaki bugün yediğim (kaçıncı olduğunu bilmiyorum) fast food'a uzanırken ağzıma tıkıştırdım.

Tekrardan bileğime tansiyon aleti geçirip bir türlü istediğim (aleti patlatmaktan yanayı) kıvama gelmeyen makineye baktım. Öten tuhaf sesi geçsin diye çıkarıp fırlattığımda raflara gelmiş üzerine düşen kitaplarla beraber ötmeye devam etmişti.

Bedenimi sağa atıp dolmaya başlayan gözlerimdeki yaşları geriye atmaya çalıştım.

"Özlemedin yok öyle bir şey"

"Kendine gel."

Yanaklarımı patpatlamayı kesip çıplak ayaklarla çalan kapıya yürüdüm. Namjoon beni böyle görse kendi elleriyle giydirir beni hiç yormazdı.

Gördüğüm tavşan dişler içeri girip ortama çöp muamelesi yaparken kelimelerini seçmeye çalıştım. Algım kapanmıştı.

"Bune böyle evin hali ne JİMİN!! Tanrım tipine bak hiç uyumadın mı bu kadar şeyi yemiş olamazsın! Özlemedim diyodun bu ne hal!! ŞAKA MI YAPİYOSUN"

"Sanada günaydın"

Kısaca cevap verip yatağıma girdim. Yorganı boynuma kadar çekip içinde tespih böceği gibi küçülürken arkadaşımın düşen yüzüne bakıp çaresizce burnumu çektim.

"Kook ben-"

Aniden kendimi tutamayıp tizleşen sesimle hüngür hüngür ağlamaya başladım. Sayıklıyordum kekeliyordum ama ben bile anlayamıyordum. Yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı. Başım boynuna sokup kollarımla ne kadar ihtiyaç duyduğumu anlatmaya çalıştım.

Bir süre sonra konuşmayı kesip sadece göz yaşlarında boğuluyordum.

"Gerizekalı"

Azar kısmına geçiş yapılırken milyon tane cümle aynı anda ortama bırakılıyordu.

"Her boka trip atmasan belki yanında duracaktı, sana ayrılsanda Seok Jin'i işin içine atmayacaktın. Bak beni dinle bir kere buluşma ayarlicam tek bir kere konuşmadan saçma sapan triplerle kendini üzmene kırk yıllık emeklerini heder etmeden izin vermem kalk kendine gel makyaj yap süslen fotoğraf paylaş ve iyi yorumlarla övün."

"İstemiyorum onunla buluşmam foto falan da umrumda değil."

"Jimin... Uzattın bak dinle beni."

"Bırak beni kendime halime zaten-"

Kafasını Namjoon'un yastığına gömüp erkeksi kokuyu çekerken tinercilere benziyordum.

"Ahh tanrım dominat kokusu... Diyorum beni bırak ve git."

"Saçmalama sevgilimi arayıp Namjoon'a haber vermesini istiyorum."

Kendimi arkadaşımın üstüne atıp tuhaf bir güreşmeye girdiğimizde boyunu kullanarak telefona ulaşımımı engelledi.

"Eğer öyle bir şey yaparsan bir daha asla eskisi gibi olmayız. Bak Jungkook şakam yok aynısı başına gelse biliyosun asla karışmam"

Bıkkınca nefes verip başını sallarken telefonu bırakıp yanıma oturdu. Başımı dizine koyduğumda saçlarımı şevkatle okşadı.

"Çocukluğumuzdan beri beraberdik... Ergenlik zamanlarımız, ilk iş günlerimiz, ilk manitalar...Hepsini beraber yaşadık. Sen benim ailem oldun Jimin. Sana kıyamıyorum ama sende sözümü dinlemiyorsun"

"Yalan yok, dinlemiyorum. Keşke dinleseydim"

"Dinliyecek misin peki"

"Sanmam ama şu cevabı vermem lazım *Oh kook köpek gibi pişmanım bundan sonra dediğin her şeyi uygulayacağım"