14. BÖLÜM: LUXURIA

En başından başla
                                    

"Sence Cludia neden sizi buraya getirdi?"

Bir anda yanımdaydı. Gölgesinin hareketlerini bile görememiştim. Tanrım! Elimi göğsüme bastırdım.

"İnan umurumda değil."

"Olmalı."

"İnan nedeniyle ilgilenmiyorum."

"İlgilenmelisin."

Durdum. "Ne var?" dedim hiddetle. "Ne var, söyle ne söyleyeceksen."

"Burası vampir bölgesi müze müdürü. Kasabadaki vampirlerin çoğu ve en korkunç olanları bu bölgede yaşıyor."

Bir an durup etrafıma baktım. Vampir olsam muhtemelen böyle sessiz ve nispeten sakin bir yeri tercih ederdim. Evlerin çoğu müstakildi ve kasaba merkezine uzaktaydı. Ormanın da dibindeydi.

"Pekala..." dedim. Bir araba çağırmak için telefonumu elime aldım ama şansım varken kullanmadığım için şarjım bitmişti. Bak sen şu işe. Nihayet baş karakter oluyordum galiba. Ama sırası mıydı gerçekten? Tam da rest çekmeye hazırlanmışken.

"Yürüyebilirim," dedim yoluma devam ederek.

"Yürüyebilirsin," dedi yanımda bana eşlik ederek. "Hansel ve Gratel masalını bilir misin?"

"Senin bilmene şaşırdım," dedim yapay bir şekilde gülüp.

"Ekmek kırıntıları ile ilgili ne düşünüyorsun?"

"Akıllıca."

"Elbette. Ama ekmek kırıntıları yüzünden yakalanabilirsin de."

"Bunun konumuzla ne ilgisi var acaba?"

"Ayağından akan oluk oluk kan diyorum," dedi. "Vampirler için ekmek kırıntısından daha iyi."

Bir an durdum. Sonra dönüp yola baktım. Aralıklarla bazen uzun bazen kısa bazen nokta halinde kan lekeleri vardı. O kokusunu alıyorsa herkes kokusunu alabilirdi. Ama bunun beni korkutmasına izin vermedim. Nihayetinde yanımdaydı, o varken hiçbir vampir yanıma yaklaşmazdı. İroniye bak ama.

"Bir kere," dedim başımı dik tutup yürümeye devam ederek. "İnsanlardan beslenmenin cezası var. Bana bir şey yapamazlar."

"Yasaların vampirleri durduracağına olan inancın beni tüketmeye başladı..."

"O zaman vampirler hakkındaki söylemler çok da yanlış diyemeyiz," dedim.

"Ne dedin?"

"Bütün haberler sizin canavar olduğunuzu söylüyor ya, bu kadar kural tanımazsanız ve ben kanayan ayağımla burada güvende değilsem belki de haberler doğrudur."

Kolumu tutup beni öyle bir çevirdi ki diğer kolumu da tutmasaydı yere düşmemem olanaksızdı. Saçlarım yüzümde savruldu. Kaşlarını çatmış ve bir şeye çok sinirlenmişti.

"Vampirlerin doğası bu," dedi.

"O halde benim de doğam gereği kendimi korumama karşı çıkmazsın herhalde." Kolumu ondan kurtardım.

"Tehlikeli sularda yüzüyorsun."

"Seninle aynı çatı altında yaşadığımdan beri..." diye mırıldandım.

"O halde tehlikeli suları seviyorsun," dedi imayla.

İçimden seninle aynı çatı altında yaşadığımdan beri... diye tamamladım ama bunun sesime ya da yüzüme yansımasına izin vermedim. Ki iç sesim bir anlığa beni afallatmıştı. Tehlikeyi sevmiyordum, hayır, tüm bu olanlardan tamamıyla rahatsızlık duyuyordum.

CANAVARIN DA KALBİ VARMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin