58.Bölüm

1.3K 86 21
                                    

Doğum günümde, yeni bir bölümle karşınızdayııım! Bu bölümü daha çok Eymen'le İdil için yazdım. Uzun zamandır onları bir arada görememiştik ve açıkçası böyle bir bölümü hak ediyorlardı. Kısacası bu bölümde ilişkileri çok daha ön planda olacak.

Düşüncelerinizi belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın lütfeen<3 Sizleri seviyoruuum😋

Keyifli okumalar bebekler❤️

Sözler tutulurdu değil mi? Değer verdiğiniz insanlar, size verdiği sözleri tutardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sözler tutulurdu değil mi? Değer verdiğiniz insanlar, size verdiği sözleri tutardı. Bu bir nevi, size olan bağlılıklarını gösterir bana göre. Birini gerçekten seviyorsan, ona gerçekten değer veriyorsan, o söz senin yeminin olur. Ve... Sanırım o söz sonsuza kadar seninle kalır. Bazı istisnalar olmadığı sürece tabii.

Ben Eymen'e verdiğim sözü tutamamıştım belki ama bu ona değer vermememden kaynaklı değildi. Asıl ona olan bağlılığım ve aşırı sevgim yüzünden o sözü tutamamıştım. Zamanla Eymen bunu anlayacaktı ve bende Eymen'e verdiğim sözü yeminim yapacaktım. O söz sonsuza kadar onunla kalacaktı.

Umarım Eymen'in de bana verdiği söz, sonsuza kadar benimle kalırdı ve ben her gözlerimi açtığımda, kendimi Eymen'in kollarının arasında, onun kokusuyla bulurdum. Aynı şu anda olduğu gibi.

Uyandığımda, Eymen bana verdiği sözü tutmuştu ve güne gözlerimi onun bana sıkıca sarılan kollarının arasında açmıştım. Ama benim aksime Eymen çoktan uyanmıştı ve elleri dalgınca saçlarımın arasında dolanıyordu. Saniyeler sonra yeşilleri kahvelerimi buldu ve gamzesini ortaya sererek gülümsedi.

"Benim güzel kızım uyanmış..." Kalbim hızla atmaya başladı ve içim pamuklarla sarılırmışçasına yumuşacık oldum. "Günaydın bir tanem..." İçi gidermişçesine konuştuğunda, bir eli yanağımı bulmuştu.

"Günaydın..." dedim. bende ama öyle bir günaydın demiştim ki, aşkımdan bayılacakmış gibi hayranlıkla söylemiştim. "Gün hep böyle ayabilir mi mümkünse?" Sanırım aşkım dolup taşıyordu, çünkü hala hayranlıkla Eymen'e bakıyordum.

"Sen beni gerçekten baya özlemişsin!" dediğinde sesinden şaşkınlık akıyordu.

Kaşlarımı çattım. "O ne demek ya?" dedim, kızgınlıkla. "Sadece özlemedim, mahvoldum ben ya! Her gün gözlerimin önünde acı çekiyordun ve ben uyanmanı beklemekten başka bir şey yapamıyordum... Ölecekmişim gibiydi." Aklıma yine o anlar geldiğinde ağır ağır yutkundum. Eymen'e döndüğümde bunu söylediğinde pişman olduğunu anladım.

"Düşüncesizce konuştum, gel." diyerek beni kendine çektiğinde, hemen bende kollarımı ona sardım. O uyurken, başımı nasıl kedi gibi boynuna gömdüysem, yine gömdüm ve gözlerimi yumdum.

O an her şey o kadar huzurlu ve güzeldi ki, sonsuza kadar bu şekilde kalabilirdim ama o an Eymen'in kollarında olmama rağmen, hayatıma kara bulutlar çöktüren o an aklıma doldu. Elimdeki deri eldivenlerin dokusu, bana kendini hatırlatır gibi, kalbime bir ateş düşürdüğünde, ellerim sızladı. Bileğimdeki kesik acıdı. Bütün vücudum kaskatı kesildi. Hem sargı, hem eldiven olmasına rağmen ellerimin buz tuttuğunu hissettim.

HiçlikWhere stories live. Discover now