Bölüm 10

16 3 49
                                    

Bazen bazı insanlara güvenmezdiniz, hayatınızda olması gereken yere koyamazdınız. O boşluklar bazen gereğinden fazla büyür, güvendiğiniz insanları oraya koymaya çalışırdınız. Ama olmazdı, olduramazdınız. O boşluklar bir süre sonra gözünüze batmamaya başlardı. Ve siz o boşluklarla yaşamayı öğrenirdiniz.

Ertesi gün hafta sonu olduğundan evde geçirecektim. Bahçeye dolaşmaya çıktığımda aklıma Ender ҆ i aramak geldi fakat telefonunun sesini şarap mahzeninden duymamla şüphelenmiştim. Kapıyı açıp girdiğimde Ender yarı baygın ve elleri ayakları bağlanmış bir biçimde orada duruyordu.

"E- Ender ne oldu sana? Kim yaptı bunu?"

Hızlıca yanına gidip ellerini ve ayaklarını çözdüm.

"G-git Bahar. Sana da zarar vermesin." Dediğinde kimden bahsettiğini anlamıştım.

"Akif değil mi? O yaptı." Soruma cevap vermedi. "Hadi seni buradan çıkaralım." Güçlükle onu yerden kaldırdım ve oradan çıkardım. Kimsenin göremeyeceği bir yere geçince Berkay ҆ ı aradım ve arabayı arka kapıya getirmesini söyledim. Beş dakika içerisinde arabaya binmiş, Ender ҆i güvenli bir yere götürüyorduk.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

"Anneme." Dedi Berkay sadece. Yarım saatlik yolculuğun ardından Ender ҆ i eve taşıdık.

"Oğlum neler oluyor?" diye sordu sadece İpek Hanım. O an bizi de tanıdığını anlamıştım nedense.

Ender ҆ e pansuman yaptık ve ardından ağrıları için bir ağrı kesici verdik.

"Neden hastaneye götürmedik?" diye sordum.

"O zaman yeterince kanıt toplayamadan bizim ne için onun yanında olduğumuzu anlardı." Dedi Berkay açıklayıcı bir tavırla.

"Ama en azından bir darp raporu işimize yarayabilirdi." Dedim.

"Evet, haklısın ama yine aynı kapıya çıkıyor."

Ender uykusunda bile huzursuzdu. O benim tanıdığım en güçlü kadındı, ona bile bu kadar zarar veren bir adamın yaşamaması gerekiyordu.

"Çocuklar, yemek hazırladım gelin bir iki lokma bir şey yiyin." Dedi İpek Hanım. Berkay rahatça gitti ve bir sandalye çekip oturdu. Sanki bunca olayı o yaşamamış gibi iştahı hala canlıydı.

"Gelsene Bahar." Diyerek de beni çağırıyordu.

"Yok, ben aç değilim." Dedim sadece. hava almak için balkona çıktığımda İpek Hanım da yanıma gelmişti.

"Sen en küçüklerisin değil mi?" diye sordu sıcakkanlı bir tavırla.

"Evet, en küçükleriyim."

"En olgunları da sensin anladığım kadarıyla. Bak kızım, ben yıllarca o insanlarla birlikte yaşadım. Eğer gerçekten mutlu olmak istiyorsan onlara güvenme. Keşke anne baba olmadan önce yeterlilik testleri falan yapılmış olsaydı. Sen daha çok küçüksün, yaşayacak güzel zamanların, gidecek çok yolların var. Anlıyor musun beni?" dedi anaç bir tavırla.

"Anlıyorum efendim. Ben de onun için uğraşıyorum aslında ama bazen bazı şeyler bizim peşimizi bırakmaz. Bu geçmişim ve ailem olunca hiç bırakmıyor."

"Bak bir şeye ihtiyacın olursa çekinmeden bana gel olur mu? Burası senin de evin. Keşke ablanla sana da sahip çıkabilseydim." Dediğinde güldüm ve bu sıcak tavrına sarılarak karşılık verdim.

"Gülden Hanım sizin gibi biriyle dost olmayı başararak hayattaki tek doğrusunu yapmış sanırım." Dediğimde o da gülmüştü.

1 hafta sonra...

21.17On viuen les histories. Descobreix ara