yirmibeş - hala seviyorsun değil mi?

2.8K 318 118
                                    

Bir derste her şeyi ayarlayabilmemin gururu ile zil çaldığı an hızla yerimden kalkıp kapının önünde beklemeye başladım. Bir dakika bile geçmeden Beomgyu dediği gibi burdaydı.

"Uçarak mi geldin ne bu hız?"

"Sihir" Beom Felix'in yakın arkadaşlarından biri olduğu için kişiliklerin benziyor olması normaldi. Ancak kelimelerine kadar benziyor olmaları bazen korkutuyordu beni.

"E hadi başlasın bakalım süründürme işlemi!"

Dediği şeyden sonra elini omzuma atıp kendine çekti. Yalnızca birkaç dakika önce başladığımız şeye bi anda bu kadar adapte olabilmiş olması da garip gelmişti. Ama işinin ehli işte olması gerektiği gibi davranıyordu.

"Ne yapmakla başlamamız gerek?" Bakışlarımı ona çıkararak, gerçekten ne yapmamız gerektiğini bilmediğim için garip bir ifadeyle sordum. "Kanki ben ne yapacağımı biliyorum sen rahat ol" Dediği şey beni hiç rahatlatmamış olsa da şuan Beomgyu'ya güvenmekten başka bir şansım da yoktu.

Eli hala omzumdayken o nereye giderse peşinde tasmalanmış köpek gibi takip ediyordum. Şuana kadar ne Hyunjin ile ne de arkadaşlarından herhangi biriyle karşılaşmıştık. Asıl planım zaten onlardan birinin görmesiyken hiçbirinin ortada olmayıp da benim sadece Beomgyu'nun peşinde dolanıyor olmam bir süre sonra sıkmaya başlamıştı. "Bütün okulu en az iki kere gezdik Beom."

"Şu ezik Hyunjinle karşılaşırız belki diye geziyordum da beyefendi kendini sınıfa kapattı heralde"

Şaşkın bir ifadeyle yüzümü ona diktiğimde o da aynı şekilde bana bakarken sonunda gülümsemeye başladı. "Merak etme ne yaptığımı biliyorum" Ardından da elini saçıma çıkarıp karıştırdı. Yaptığı şeye karşılık gülümseyip kafamı hafifçe salladım. Ben bir şey demeden ne düşündüğümü anlıyor olması hoşuma gitmişti. Bu işimizin daha da kolay olacağını gösteriyordu.

Artık resmen okulu defalarca kez tavaf ettiğimiz için sonunda Beomgyu da sıkılmış olacak ki beraber kafetaryaya girdik. Kapıdan girdiğimiz anda dikkatimi ilk olarak bizim grup çekmişti. Her zamanki masada oturmuş hayvan gibi bir şeylere gülüyorlardı. Olduğumuz yerde dikilirken gözümü biraz daha etrafta gezdirdikten sonra Beomgyu'nun olduğu yerde hareketlenmesiyle ben de arkasından gitmeye başladım. Boş masalardan birine oturduğunda ben de karşısına oturdum. Şuan gereksiz bir şekilde gerilmiştim ve kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Bütün okulun olduğu yerdeydik, üstüne üstlük bizimkiler şuan bize bakıyordu ve aynı şekilde Hyunjin'in de arkadaşları bakışlarını bizim masaya dikmişlerdi. Tek sorun Hyunjin hala ortalarda yoktu.

Gözlerimi kafetaryanın her bir yerinde gezdirirken farkında olmadan bacaklarımı sallamaya başlamıştım ki, ancak Beomgyu'nun ellerini dizime koyup da bastırmasıyla kendime gelebilmiştim. "Niye gerildin bu kadar?"

Sorduğu soruyla bakışlarımı ona çıkarıp ellerimi bacaklarımın arasında sabitledim. "Çok kalabalık"

Tek kaşını kaldırıp gözlerini etrafta gezdirmeye başladı ve bana dönmeden önce kafasını hafifçe sallayıp bacaklarımın üstündeki ellerime birkaç kere yavaşça vurdu. "Sizinkiler bilmiyor mu?"

Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "Sadece Felix" dedim. O da anladığını belirtir biçimde kafasını sallayıp bana bakmaya devam etti. "Gidelim istersen? Belki Hyunjin buradadır diye gelmiştim"

"Olur" Cevabımla yerinden kalkıp yanıma geldi ve kalktığım gibi elini tekrar omzuma atıp kapıya yöneldi. Buradan çıkarken bile yalnızca ayak uçlarına baksam bile şuanda buradaki herkesin bize baktığına emindim. Rahatsız ediciydi.

Bahçeye çıktığımız gibi yüzüme çarpan buz gibi rüzgarla irkilip yüzümü montumun içine gömdüm. "Gökte ararken yerde bulduk" Hala bahçenin içine doğru yürürken dediği şey ile bakışlarımı önce Beom'a daha sonra da baktığı yere çıkardım. Hyunjin şu buz gibi havada banklardan birinde kendini montunun içine gömmüş bir şekilde oturuyordu. Ben o tarafa bakmaya devam ederken sessizce çıkardığım garip mırıltı ile olduğu yerde durup karşıma geçti. "Sakın bana acıdığını söyleme" Kızgın bir ifadeyle söylediği şey garibime gitmişti. Sonuçta aramızdaki şeyi henüz söylememiştim ve sanki bir şeyler biliyormuş gibi bu derece soğuk konuşması garipti.

roomates ,, hyunin ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz