"Ya da manzaraya göre değişir."

Birlikte kahve içtikten sonra eve gitmek durumunda olduğumu söyleyerek yanından kalktım. Eve gidip üstümü değiştirdikten sonra hastaneye geçtim. Amcamı görmek iyi gelecekti diye düşünüyordum.

Kapıyı tıklattım ve odasına girdim.

"Amcacım, nasıl oldun?" diye konuştum neşeli neşeli.

"Seni gördüm daha iyi oldum kızım. Geç otur karşıma." Dedi babacan bir tavırla. Levin ҆ e sarıldım ve yengemle de küçük bir bakışmadan sonra amcamın dediğini yapıp karşısına oturdum.

"Neler yaptın bugün anlat bakalım." Diye sordu amcam. Küçükken de hep böyle yapardı sırf ona anlatmak için eğlenmenin türlü yollarını arardım kendimce.

"Çok yorucu bir gündü amca anlatıp seni de yormayayım." Dediğimde Levin ne olduğunu soruyordu kaş göz yaparak. Önemli bir şey olmadığını belirttim. Bir süre onlarla vakit geçirip eve gitmek için ayaklandığımda Levin de benimle birlikte çıktı odadan.

"Dökül bakalım neler oldu?" diye sordu merakla. Okulda olanları daha sonra anlatabileceğimi düşündüğümden sadece gün sonunu anlattım. Sanırım bunda da hata etmiştim.

"Sana o çocukla konuşma demiştim diye hatırlıyorum. Bir bildiğim var da konuşuyorum herhalde Bahar. Hiç iyi bir enerji almadım ondan.Lütfen ablacım." Dedi sertçe.

"Ben başımın çaresine bakarım ablacım. Hem sen söyle bakalım o motorlu çocuk kimdi?" diye sorduğumda yanakları kızarmıştı.

"Eve geldiğimde konuşuruz. Şimdi uslu uslu eve gidiyorsun tatlım." Diyerek beni yollamaya çalışıyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Fazla ısrar edip utandırmak istemediğim için dediğini yaptım.

Eve girdiğimde artık çok yorulduğumu fark ediyordum. Hemen pijamalarımı giydim ve koltuğuma oturdum. Evim, evim güzel evim diye boşuna dememişler gerçekten. Tam rahatımı bulmuşken kapının çalmasıyla hayal kırıklığı yaşıyordum. Kalkıp kapıya baktım.

"Neden geldin?" diye sordum direkt. Gelen kişi Berkay ҆ dı.

"Sana da merhaba küçük kardeşim." Dedi burun kıvırarak ve beni hafifçe iterek içeri geçti.

"Hayırdır noluyor ya?" dedim şaşkınlıkla. Elindeki poşeti mutfağa bıraktı ve sanırım benim yanına gitmemi bekliyordu.

"Gelsene kızım davetiye mi bekliyorsun?"

"Ha, evet geleyim tamam." Dedim ve yanına gittim. Poşettekilere göz attığımda çok şaşırmıştım çünkü neredeyse tüm poşet çikolata ve süt doluydu.

"Hadi hazırla da getir bakalım." Dedi ve salona geçti hem de benim koltuğuma. Her şeyi poşetten çıkardım ve güzelce tabaklara koydum. Sütü de öylece götürdüm.

"Acaba diyorum şu sehpayı önüne koymak için davetiye mi bekliyorsun?" dedim alayla. Hızla dediğimi yaptı ben de elimdekileri sehpaya bırakıp oturdum yanına.

"Neden en çok sütü, sütlü kahveyi seviyorsun?" diye sordu birdenbire. Bir an şaşırdım ne diyeceğimi bilemedim. Ama o an düşündüm ki aynı yerden darbe alan insanlar birbirlerinin yaralarıyla alay etmez.

"Küçükken de hep süt içerdim ama bir gün o adamın yani babamın sinir krizi geçirdiği bir andayken süt istemiştim. Yanlış bir zamanmış ama nereden bileyim çocuk aklı işte. Sütü getirmişti ama içmeme izin vermemişti... birazını yere, birazını üzerime dökmüştü. O günden sonra süt içmekten korkar olmuştum. Sonra bir gün Utkuların evindeydik kedisine süt verecekti boşluğuma gelmişti o an galiba kafama sonradan dank etmişti. Sütü görür görmez bembeyaz olmuş bir süre konuşamamıştım. Küçük de değildim yanlış anlama üç yıl önce falandı. Bu konuyu ilk defa ona anlatmıştım çünkü o an anlatma ihtiyacı duymuştum. İnsan korkularından kaçarak değil sürekli birlikte durarak kurtulur demişti o gün. Ve beni zorlamadan süt içmem konusunda desteklemişti. Yavaş yavaş tekrar alışmıştım işte." Dedim tane tane konuşarak. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.

21.17जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें