20

36 9 8
                                    

"Bu son kaşığı da yemen gerekiyor." diye ağzıma zorla kasenin dibine kalan çorbayı tıkmaya çalışıyordu Junmyeon. Zorla yuttum ve oflayarak arkama yaslandım "Yutkunamıyorum canım acıyor."

Junmyeon tabağı masama bıraktı ve bana döndü "Hastaneye gitmek istemediğinden emin misin?"

"Kardeşimin beni boğduğunu anlatmak istemiyorum kimseye." dediğimde Junmyeon da ısrar etmek istememişti açıkçası. Sadece bakınarak öylece oturuyorduk ki annemin seslenmesiyle Junmyeon ayağa kalktı ve omzumu sıvazladı "Ben geliyorum birazdan."

Büyük bir hışımla odadan çıkıp kapımı kapattı. Ama merakıma yenik düşüp yatağımdan çıktım ve Junmyeon'un peşine aşağı indim. Salonun ortasında konuşuyorlardı, merdivenin ortasında bir yere oturup dinlemeye başladım ben de onları.

"Öldürmesini bekliyorsunuz değil mi başka açıklaması yok." diye bağırdı Junmyeon sinirle anneme. Annem ise boş boş itiraz etmeye devam ediyordu hala.

Gerçekten bu evde Junmyeon olmasa değerim çöplerle aynı olacaktı.

Sessizlik oldu birkaç saniyeliğine, anlamamıştım. Junmyeon "Görüyor musun?" diye bağırınca yavaşça birkaç basamak daha indim ve baktım salona.

Yarasını gösteriyordu sinirle "Kan içinde kaldı bugün eve geleyim derken anne." dedi ve bıraktı tişörtünü. Sonrasında da sinirle söylenmeye devam etti "Hem benim sevgilim senin kızının becerdiği işleri toplamak zorunda değil bir şey söyle artık şu kıza."

"Niye getirdin ki o kızı eve?" dedi annem sinirle "Hiç de gözüm tutmadı zaten."

"Onu mu gözün tutmadı?" diye bağırdı Junmyeon sinirle "Anne kızın kardeşimi öldürüyor farkında mısın?"

"Sen de o kız yüzünden ölüyordun!" diye bağırdı annem.

Gerçekten dehşete düşürecek kadar saçmalıyor.

Junmyeon o kadar sinirle bağırmaya başlamıştı ki korkuyla kulaklarımı kapatıp odama kaçtım geri ve yatağıma girdim.

Nefret ediyorum birine sığınmak zorunda olmaktan.

Neredeyse ağlayacaktım ki telefonuma gelen mesajla sıçradım. Açtığımda Kyungsoo mesaj atmıştı.

Kyungsoo
"Yani ben ne desem tam bilmiyorum ama iyisin değil mi?"
"Sınırlarını çok zorlamaya başladı gerçekten"
"Bir şey yazmasan da olur uyuyorsundur kalkınca yazarsın"

Nayeon
"Teşekkür ederim"
"İyiyim"

Korkuyla elimi boynuma götürdüm kolyeyi kontrol etmek için. Hala orada olduğunu görünce gülümsedim ve ucundaki kalbi iyice sıktım. Onu sıkarken gözyaşlarım bir bir damlamaya başlamıştı. 

Birisi tarafından sevildiğini hissetmek çok güzel.

Gerçekten hıçkırarak ağlamaya başlamıştım ki tekrar mesaj geldi. Ağlamayı bırakamamıştım ama kolyeyi serbest bırakıp telefonu elimde aldım tekrar.

Gerçekten iyi olup olmadığım ve okula gelip gelmeyeceğim hakkında bir sürü soru sormuştu. Gerçekten onun tarafından sevilmek çok iyi hissettiriyor.

...

Ekim ayında boğazlı kazak giymek çok da eğlenceli bir şey olmadı ama... Mecburum.

Jeongyeon gece eve gelmişti ve bir kıyamet de o geldikten sonra kopmuştu. Annemin çıldırası geldi ilk defa ve saatlerce Jeongyeon'u azarladı.

Onda da ilerleme olacak ki tepki vermeden sadece dinlemişti.

Sırada bozuk bozuk oturuyordum. Junmyeon da Sana'nın yanına gitti tabii, yeterince gerildi ve zarar verdim ona da.

Bazen düşünmüyor değilim bir şekilde gerçekten kendimi öldürüp Junmyeon'u da Jeongyeon'u da kurtarmayı. Ama yapamıyorum işte.

Sınıfta tek başıma kalmanın verdiği rahatlıkla video izliyordum ki kapı açıldı. Kyungsoo'yu görmemle de içime garip bir mutluluk yayıldı.

"Günaydın." dedi ve yanıma oturup masaya kahve bıraktı "Rahatlatır diye aldım."

"Teşekkür ederim." dedim ve aldım masadan. Kyugnsoo iç çekip yanıma oturdu ve bakındı bana sadece. 

"Acınası değil mi?" dedim sadece. Çok yanlış bir şey demişim gibi kaldırdı kafasını bundan sonra "Hayır ya ne alakası var ondan bakmadım, merak ettim sadece."

Kazağın boğaz kısmını hafifçe çekip gösterdim Kyungsoo'ya. Kırmızılığı görünce kafasını çevirip aşağı yukarı salladı. Ben de alayla güldüm sadece "Ben hiçbir şey yapmadım ona Kyungsoo."

"Biliyorum bir şey yapmadığını." dedi ve bana döndü "Bu kadar üstüne gitmesine üzülüyorum sadece."

"Senelerdir başımın etini yiyor çocukluğumu mahvettin diye." dedim ve burnumu çektim "Çocuklar ona bulaşmaya çalıştıkça korumaya çalıştım ama yapamadım ne diye benim üstüme geliyor." diye ağlamaya yüksek bir tondan devam ettim bundan sonra.

Kyungsoo iç çekti ve sordu "Yani Jeongyeon siz küçükken zorbalığa uğradı, sen onu kurtarmaya çalıştığın halde de seni suçlu görüyor?"

Kafamı olumlu anlamda sallayıp burnumu çektim "Ben ona hiçbir şey yapmadım."

Kyungsoo bana bakıp iç çekti ve sarıldı bana "İstediğin kadar ağlayabilirsin ben yanındayım ama artık nolur kendini ezdirme." dedi.

En azından Kyungsoo da var artık. O da bana inanıyor sonuna kadar, Junmyeon kadar beni destekleyen biri daha oldu...






let me breathe • kyungyeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin