Bölüm 18

6 1 40
                                    


Sessiz sessiz seviyorsun.

Diana'dan

"Sonunda." Gözlerimi henüz açamıyordum, yalnızca birkaç parmağımı yerinden oynatmıştım. "Diana beni duyduğunu söyle."
Kesik kesik öksürdüm, öksürdükçe içim dışıma çıkacakmış gibi kasıldı ve ciğerlerim havayı reddettiğini vurguladı. O kadar uzun zamandır kasılı gibi duruyor olmalıydım ki bir mumyadan farksız hissediyordum. Eklemlerim yavaş yavaş sızladı, gözlerim odaksızca açıldı. Neredeydim? Nasıldım? Ne olmuştu? Her şey bölük pörçük. Net değil hem de asla net değil ama tüm bunların içerisinde bir netlik olmalı. Bir şeye tutunmalıydım.

"Seni duyuyorum Helios." diye cevapladım kısık bir sesle ve ardından boğazımı temizleme ihtiyacıyla doldum. Aklıma saniyesinde dolan görüntüler, bir el yeniden boğazımı sıkmış gibi davranmıştı. Bu kez gözlerim Helios'u buldu ve onun da yüzünde gezinen endişeyi görebildim.
Neredeyse hiçbir anımı kaçırmak istemiyor gibi bir ifadeyle yüzüme bakıyordu adeta ezberliyordu. Çok tedirgindi, kirpikleri durmadan titriyor ve göz hareleri kırpmamaktan kızarmış gibi bana bakıyordu. Uzanıp elinin parmaklarını benimkilerden geçirdi ve dudaklarını hafifçe bastırdı. "O kadar korktum ki.." cümlenin devamını getiremedi.
Onun yerine dolan gözlerini yukarıya çevirip inci tanelerini yeniden yerlerine koydu. "Sana yemin ederim buradan siktir olup gideceğiz. Çok az kaldı."

Cevap vermedim ve sormadım da, belki de doğrusu buydu. Benim için endişelenmesinin yanında onun da iyi olduğu zaten söylenemezdi. Günlerdir uyumadığını biliyordum. Her şeyi üstlenmeye çalıştığını ve muhtemelen benden yığınla şey sakladığını da. Tüm bunların sonucuydu işte. İkimizi de yeterince yıpratmıştı. Her şeyin son bulacağını söylüyordu peki gerçekten de bulacak mıydı?

Düşündüm, hatırlamaya çalıştım. Dolabımın önündeydim ve biraz sonra eve gitmek için çıkacaktım. İşte atkım, orada duruyor ve anahtarlarım da, yerli yerinde. Her şey yerindeydi fakat ben bir anda ne olduğunu bilmediğim bir şekilde karanlıkta kalmıştım. Çok karanlıktı. Elektrikler gitmiş olmalıydı. Doğru, elektrikler yoktu. Ve bu beni sebepsizce germişti ama her zaman gererdi. Önemsememeyi denemiştim. Telefonumu arıyordum, herhangi bir yansıma, bir ses. Yalnızca kilidin döndüğünü duyduğumu anımsıyorum ve sonrası tüm bu yaşananlardı. Nefes alamıyordum, sesim çıkmıyordu, yalnızdım.
Ellerime baktım. Tırnaklarımın soyulan ve kandan kabuk bağlamış ince derisine, uzun uzadıya çizlerle bezenen avuç içlerime, kıpkırmızı olan ve sonradan moraracağını bildiğim eklem yerlerim...
Gözlerim dehşetle büyüdüler, ben de olduğum yerde doğruldum. Gözlerimin önüne gelen saç tutamlarımı kulaklarımın arkasına tıkarken güçlü görünmeye çalışıyordum. Helios daha fazla üzülmemeliydi. Eminim ki kafasında bin tilki bir yandan da tüm bu yaşananların sır perdesini aralamak için uğraşıyordu. Onu çok özlüyordum. Gerçek olan O'nu çok özlüyordum. Şimdi yanımdaydı ama aslında bir o kadar da benden uzaktaydı ki.
Helios daha sakin görünüyordu, ona doğru eğildim, alnına düşen saçlarını ellerimle geriye doğru taradım ve gözlerini yavaşça kapattı. Bunu hep sevmişti hep severdi. Dudaklarımın kenarında çok hafif bir kıvrılma olduğunda ben de başımı onun omzuna doğru yatırdım. "Her şeyi sen çözemezsin." Diye fısıldadım ona doğru. Çok hafifçe kendini gösteren sakallarında elimi gezdirdim. "Kendini bırak Helios. Benim sen olan sana ihtiyacım var. Hepimizin var. Bırak, bunu ben halledeyim. Sen sadece sımsıkı sarıl bana." 

Gerçekten güvenli bir limana ihtiyacım vardı ve biliyorum ki onun da vardı.

Helios'tan

Diana'yı Scorpius'un yanına götürdükten sonra nihayet eve gelebilmiştim. Onunla kalması çok sevdiğim bir durum değildi ama zaten işim çok sürmeyecekti ve ona daha iyi bakabilecek başka birini de tanımıyordum. Kapıyı açtığındaki surat ifadesini gördüğümde de zaten iyice emin olmuştum.
Eve geldim. Burada yapacak çok işim kalmamıştı. Buradan tiksiniyordum. Tüm bu eziyet yakında bitecekti ve bundan sonra güzel bir hayat bizi bekliyordu. Öyle olmak zorundaydı, bunu hak etmiştik. Eğer olmuyorsa da böyle hayatın ızdırabını sikerlerdi.
"Neredeydin?"

AchernarWhere stories live. Discover now