Bölüm-3

23 7 126
                                    

Şelalenin yanındaki kelebekler bize doğru geldiğinde gülümsedim. Kelebekler hep şans getirir. Elimi onun bembeyaz teninde gezdirip omzuna bir öpücük kondurduğumda kelebeği hissettim.

-

Koridorda yürürken ayakkabılarımın çıkardığı sesi duyuyordum. Oldukça ıssız, herkes salonda olmalıydı. Duvarlardaki süslemelere ve kocaman portrelere baktım. Bu okul bana uygun muydu gerçekten? Veya şu an bunu düşünmem ne kadar mantıklı çünkü daha ilk günüm.

Az önce kızların ağzının içine düşmek istedikleri Malfoy ve bu tip saçma olaylar varsa kulaklığımı takıp kitaplarımla kalmak en mantıklısı. Bu seneyi burada tamamlarsam zaten özgürüm, İspanya'ya uçup Paula'yla ada tatillerine çıkmak belki de en iyisi. Diana ve Helios'la yeniden görüşebiliriz.

Diana ve Helios'a gelince. Onlar hayatımda tanıdığım en iyi ikizler. Anlaşmalarına bayılıyorum ve sırf onlar yüzünden bazen kardeş özlemi duyuyorum. Özellikle annem öldüğünde bu özlem daha da fazlalaştı ve o yüzden burada olmak iyi geliyor denebilir.
Diana çok küçükken de oradan oraya kelebek gibi uçan biriydi. Helios da onun tam aksi.

Zaten isimleri de öyle, biri Ay'ın biri Güneş'in tanrısı.

Bense çoğu zaman Helios gibiyim. Birlikte büyüdüğümüz yılları özlüyorum.

Ama bir gün, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir şey oldu. Biz birlikte son oyunumuzu oynadık, son krepimizi yedik ve kimse fark etmedi. Evde oturup gülüşürken, tam 8 yaşımızda, annem kapıyı deli gibi çalıp içeri girdi.

Çılgına dönmüş gibiydi. Hiçbirimiz ne olduğunu anlamadık ve merdivenlere dizilip izlemeye başladık. Annem teyzeme kendisinin yüzünü bile görmek istemediğini söyledi. Adeta kaplan gibi bağırdı. Teyzem de ondan geri kalmadı. O da en az onun kadar öfkeliydi.

Bir an birbirlerine girecekler zannettik. Helios Diana'nın gözlerini kapatıp beni tek koluyla sardı. En yakınlarımızı böyle görmek içler acısıydı. Ne olduysa o anda oldu.

Annem, ben ne olduğunu bile anlamadan kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Helios ceketimin yeninden tutmaya çalışsa da Diana'nın gözyaşları eşliğinde kapıdan dışarı çıktık. Annem kapıyı çok sert bir şekilde çarptı ve önceden hazır olan arabaya uçarcasına bindik.

İşte neredeyse 10 sene sonra buradayım. Kalsaydım gitmek isteyeceğim okulda, koridorda yürüyorum. Uzun zamandır görmediğim teyzem ve kardeşim gibi olan kuzenlerimleyim. Annemin ölümünün üstünden 3 ay geçmiş bir eylül ortasındayız.

İspanya'da kaldığım arkadaşlarımla kafamı dağıttığım, doğru-yanlış şeyler yaptığım çok oldu. Hiçbiri zerre kadar umrumda değil ki.
Yeni başlangıçlar mı kapanmayan sonlar mı benim hayatım bilmiyorum.

Tüm bunları düşünürken duvara dayanıp kollarımı bağladığımı kafamdaki sesleri bastıran bir sesle fark ettim. Az ileride karanlık bir koridorda biri yerde oturuyordu.

Göğsünün inip kalkışını gördüğümde gözlerimi kıstım. Belki de garip bir illüzyondu. Salona gitmek için adımlayacakken oturduğu duvarda iyice kayan bedeni daha net görebildim.

Topuklarımın üstünde dönüp temkinli adımlarla yanına gittim. Çok içip sarhoş olmuş olmalıydı. Yanına vardığımda uzun bacaklarını koyacak yer bulamadığını ve tek eliyle göğsünü tuttuğunu gördüm.

Normalde her şeyde sakin kalan ben şu an yine bu yönümün açığa çıkması için uğraşıyordum.
Önünde durduğumda durumun ciddiyetinin farkına varıp yanına eğildim.

"Hey, adın ne?" Bana maskesinin altından boş bakışlarını gördüğümde dudağımı ısırdım.
"Tamam, şöyle sorayım. Sanırım astım krizi geçiriyorsun. Kullandığın ilaçlar var mı, varsa nerede?"

AchernarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin