Bölüm-8

16 3 201
                                    


Gökyüzü yüzünde.

-
Diana'dan
-1 hafta sonra-

"Bence onu kendi haline bırakmalıyız. Yeterince şey yaşadı."

"Kendi haline bırakmadığımızı söyleyemezsin. Tam bir hafta geçti bir!" Elleriyle başını ovaladı. "Diana, geçen bir haftalık süre boyunca kızla resmen evcilik oynadın. O -eliyle önünde bulunduğumuz oda kapısının içerisini işaret etti- senin kızın değil ve sen de kimsenin annesi değilsin."

Dudaklarım aşağıya doğru istemsizce sarktığında onaylamaz gözlerle baktım. "Her şeyi çok yanlış yorumluyorsun. Ben zaten evcilik oynamıyorum. Hem bana kalırsa gerçekten ilgiye ihtiyacı var."

"Benim hiçbir şeye ihtiyacım yok ama illaki bir şey yapmak istiyorsanız kendi odalarınızın önünde tartışmaya ne dersiniz?"
Dağınık topuz yaptığı kocaman saçları ve kocaman gözleri beni korkutmuştu. İşte başlıyorduk.
"Helena" diyebildim. "Sana kıyafet almamızı istemediğine emin misin, değişiklik güzel olur ve-" duraksadım çünkü Helios ve Helena'nın yüzünde aynı gereksiz ifadenin oluşu odağımı bozuyordu.
"Her neyse, demek istediğim..Çık artık."

Helios başını çok önemli bir şey yapmışım gibi alayla salladığında onu görmezden geldim. En azından çabalıyordum. Son zamanlarda beni öyle çok geriyordu ki sinirlerim alt üst oluyordu. Doğruyu söylemek gerekirse Beatrisa'ya karşı sevgisini gizlemekten pek fazla çekinmezdi ama benimle ilgili şeylerde şu sıralar gereksiz bir mesafeye takılmıştı. Anlam veremiyordum.
Bir şey yapamayacağımı anladığımda merdivenlere yönelip aşağıya indim. Annem ve mutfaktaki yardımcımız beraber yemek pişiriyor olmalılardı çünkü annem yemek pişirerek stres atmayı seven bir kadındı. Ve olanlardan sonra onun da en az Beatrisa kadar yaralı olduğunu biliyordum. Fazlasıyla dalgındı, fırın tepsisini koymadan fırını saatlerce çalıştırıyor, tencereye koyduğu yemeği karıştırırken ocağı yakmadığını fark ediyordu.

Tüm bu olanlardan kendime fırsat bulduğumu söylemezdim ancak iyiydim. Yemeklere katılıyordum ve uykumu da alıyordum. 1 haftada olacak şey değildi belki de unutmak veya daha doğrusu her şey ortadayken yavaş yavaş görmezden gelmeye başlamak, ancak sanırım başarıyordum.
Annemi gerçekten de düşündüğüm gibi mutfakta gördüğümde gülümser gibi oldum. En azından birimiz kendisine iyi gelen şeyleri yapıyordu.

Okula ara verme konusunu bir süre ertelemekte karar kılmıştım. Bunda Scorpius'un payı var mıydı? Gerçekten ama gerçekten bilmiyordum ve kurcalamayı da düşünmüyordum çünkü beynim elime ne geçse tıkıştırdığım bir çekmeceye dönmüştü. Mutfağa girip koltuğa oturdum ve hareketliliği izledim. Bakıyordum ama gördüğüm söylenemezdi. Dizlerimi koltuğun üstünde birleştirdim ve çenemi dizlerime yasladım.
Kimse için hiçbir şey yapamıyordum ve bu beni inanılmaz işe yaramaz kılıyordu. Kendim de dahil sadece sorun dolu bir havuzda yüzüyordum ama çıkamadığım gibi iyice boğuluyordum. Evin depresif ve bir türlü düzelmeyen birine ihtiyacı vardı ve tüm rolü ben üstlenmiştim. Maalesef piyes asla bitmiyordu.

Oflayarak saçlarımı karıştırdım. Evin eski neşesi gitmişti ve her yer gereksiz samimiyetsizlikle doluydu.
"Günün nasıl geçti canım?" Ne alakaydı şimdi bu.

Diana artık her şeyde bir şey aramasan?

"Normaldi anne, her zamanki gibi."
"Değişik bir şey olmadı mı yani? Maçlarınızın başlayacağını sanıyordum."
Ah evet maçlar, takım.
"Yarın başlıyor, ben bu sene zaten katılmıyorum. Derslerime yoğunlaşmam gerekiyor."
Bu annemin yalan olduğunu anlasa bile seveceği türden bir konuşmaydı. Çok saçma evet ama küçüklükten beri yalan söylediğimizi anladığında üstümüze gitmezdi ve işin içinden nasıl çıkacağımızı resmen elinde mısırla izlerdi. Gerçi Helios bunda ustalaşmış ve gittikçe ifadesiz birine dönüşmüş olsa da ben o yolu oldukça kullanmamaya çalışıyordum.

AchernarOnde histórias criam vida. Descubra agora