Bölüm-4

12 2 176
                                    

Ayaklarımı uzatıp ellerimden destek alarak oturduğumda güneş saçlarımı yakıyordu. Çimlerin üzerine serilmiş örtü, cennetteki bulutlar gibi duruyordu üstünde. Kaç kez cennete gittim? Onun sayesinde çok.
-

Çileklerden birini ağzıma attığımda gözlerimi kapattım. Bu tada bayılıyordum. Güneş tenimim üstünde geziniyordu ve işte şimdi de etraftaki kuş sesleri yeniden duyulmaya başlamıştı. Bu kez de onu dinlemek için gözlerimi kapadım.

Dudaklarımın üstünde hissettiğim baskıyla gülümseyişim arttı. Elimi aşina olduğum şekilde ensesine yerleştirip iyice üzerime çektiğimde yine kontrolü kaybetmiş gibiydik.

Nefes bile almadan öpüyordu beni ve bir taraftan onun saçlarında mükemmel bir keşfe çıkmıştım.

Boynuma geçtiğinde hafifçe inledim ve gözlerimi az da olsa aralayabildim. Bembeyaz tenini ve sırtını bana sunuyordu. Ellerimi sırtında dolaştırırken boynumdaki öpücükleriyle gitgide mayıştım ve yeniden gözlerimi kapadım.

Elbisemin açıkta bıraktığı göğüs kısmıyla yetinmemiş olacaktı ki yırtar gibi olduğunda onun hırçın ve arzulu bakışlarını izledim. Gözlerimi yanımızda akan nehre çevirdiğimde hava aniden karardı.

Nehrin sonunda biri vardı ve elini yardım istercesine uzatmıştı. Kalkmaya çalıştım. Ama az önceki aşk dolu anlarımın yerini kocaman sarmaşıklar ve büyük dikenler aldığında nehrin sonundaki insanın çaresizliği seyrettim.
El uzatmıştı ama yetişemedim ve işte şimdi suyun üstünde öylece yatıyor.

Yeniden merhaba anne.

"Miss Rosier!"  Aniden gözlerimi açıp esneyerek doğrulduğumda yüzüm ter içindeydi.
"Dersimde uyumanız büyük kabalık. Bugün 18'e kadar cezalısınız. Benimle birlikte kütüphaneyi temizlersiniz diye umuyorum."

Oflayarak başımı sıranın üstüne geri koydum. Nasılsa cezalıydım artık uyumama bir şey diyemezdi. Ama aksi gibi gördüğüm rüyada veya kabusta takılıydım.Uyumaya devam etmedim. Gözlerim açıktı ve dışarıdaki kuşların uçuşunu seyretmeye başladım. Gözüm onların büyülü ve senkronize hareketlerini takip ederken yorulmuyordu.

Gördüğüm kabusun etkisiyle derin bir nefes verip formamın düğmesini açtım. Saçlarımı düzeltip kuşları izlemeye devam ederken gözüm daha yakındaki bir şeyi odağına aldı.

Daha doğrusu birini.

Astım krizi geçiren ve henüz adını öğrenemediğim çocuk iki sıra yanımda camın kenarında oturuyordu. Boyu uzun olduğu için kenara atmış olmalılardı. Elindeki kalemi kuşların uçuşundan daha senkronize bir şekilde çevirmesi ona bakmamı kolaylaştırıyordu çünkü sürekli olarak tekrarlanan şeyleri izlemeyi severdim. Bir süre sonra beynimi uyuşturuyordu.

Kaşlarını hafifçe çatıp dersi dinlemeye devam ettiğini fark ettim. Niye sürekli böyle bakıyordu? Geçen gün koridorda da bizi böyle sert bakışlarıyla izliyordu ve gerçekten gereksizdi. İnsanın sebebi olmadan böyle durması mantıksızdı ve belli ki bir sebebi vardı.

Gerçi öğreneceğim çok şey vardı o yüzden bunu da er geç öğrenirdim.

Başını çevirip direkt olarak bana baktığındaysa bu bakışlarla bu kadar erken yüzleşmeyi beklemediğimi fark ettim. Bir an afalladıktan sonra ben de onun gibi sert bir ifade takınıp bakmaya başladım.

AchernarWhere stories live. Discover now