Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın ♥️
Çift konukları selamlayarak onları karşıladı. Jimin kalabalıktan hoşlanmıyordu ama Jungkook'un annesinin doğum günü olduğunu biliyordu ve onun iyiliği için partiyi dışarıda değil malikanelerinde yapmaya karar vermişlerdi. Jimin bunun için gerçekten minnettardı."Bu Bay William Edward. Kendisi babalarımızın çok iyi bir arkadaşıdır." Jungkook gülümseyerek tanıttı ve Jimin sadece biraz gülümseyip saygıyla eğildi. En iyi davranışlarını sergilemek için elinden geleni yapıyordu, Jungkook'a iyi davranmak, nazik olmak istiyordu. Aşık olduğu adamı gururlandırmak istiyordu.
"Bu-"
"Bay Jeon Jungkook." Bir ses ikilinin dikkatini çekti. Siyah polis üniforması içindeki bir memur onlara pek de sıcak olmayan bir gülümsemeyle bakıyordu.
"Memur Kim Minho." Dedi memur elini sıkması için Jungkook'a uzattı. Jungkook tereddütlü bir gülümsemeyle elini tuttu, memuru partilerine davet ettiğini fark etmemişti.
"Size nasıl yardımcı olabilirim memur bey?" Dedi Jungkook sorarak. Jimin ise yanında durmuş, kolunu kocasının koluna dolamıştı.
Ancak memur daha ağzını açamadan, bir başkası onun sözünü kesmişti.
"Minho?" Bay Park kaşlarını çatarak adama doğru yürüdü ve "Ne yapıyorsun burada?" diye sorarken aynı derecede endişeli görünen karısına bakıyordu.
Minho çifte bakarak iç geçirdi ve Hinjae'nin elini kocasının kolunda görünce dişlerini sıktı. "Ben de sizinle tanıştığıma memnun oldum Bay ve Bay Park." Sesini zehirle doldurarak söyledi.
"Saçmalamayı kes. Ne işin var burada?" Park Kanju yumruklarını sıkarak öne çıktı ve adama ters ters baktı. Onu tutan tek şey Haejin'in eliydi.
"Uygunsuz müdahalem için özür dilerim Bay Park. Ama size sadece bir dava üzerinde çalıştığımı söylemek istedim. Beş yıl önce çok kurnazca kapatılan bir dava." Sırıttı ve sonra Jimin'e baktı, "Park ailesiyle ilgili bir dava."
Bunu duyan Jungkook hemen alarma geçti, eli otomatik olarak Jimin'in arkasına gitti ve koruyucu bir şekilde sırtının küçük kısmına jimıni yasladı, "Taehyung ah!" diye seslendi ve kardeşi ona doğru gelir gelmez, buradaki insanlar arasındaki gerginliği fark eden Jungkook kaşlarını çatarak, "Jimin'i içeri götür, birkaç dakika içinde size katılacağım," dedi.
"Ne? Ama Jungko-"
"Lütfen bebeğim..." Jungkook, Jimin'in sözünü keserek yüzünü avuçlarının arasına aldı ve alınlarına dokunarak, "Şimdilik içeri gir. Söz veriyorum, hemen geleceğim. Tamam mı?" Jungkook başparmaklarıyla Jimin'in yanaklarını okşayarak usulca konuştu.
Jimin şaşkın ve tereddütlü görünüyordu ama yine de iç çekip başını salladı ve Tae ile birlikte ayrıldı.
Jimin ve Tae, Tae'nin odasına gittikten sonra Jungkook önce memura sonra da malikanedeki konuklara baktı.
YOU ARE READING
Şımarık Güzel
Fanfiction"Bırak Sikeyim Bırakmanı Söyledim!!" "Üzgünüm diyene kadar olmaz!!" "Milyon yıl geçse de olmaz!!" "O zaman ben de seni çözmüyorum." "Ama ben işemek istiyorum!!" "O zaman lanet pantolonuna işe Park Jimin. Özür dileyene kadar gitmene izin vermeyeceğim...