Bölüm 14 "Tehlikeli Karar II"

67 27 155
                                    

Aslı ve Mert, terasa ulaştıklarında etrafta birilerinin olma ihtimaline karşı temkinli adımlarla kapıya kadar geldiler.

“Mert, ben giriş ve merdivenlerde birileri var mı diye kontrol edeceğim. Sen beni şunun arkasında gizlenerek bekle,” diyerek parmağıyla büyük bir vazonun arkasını işaret etti.

Aslı sakince önce girişi ardından merdivenleri gözleriyle taradı. Görünürde kimseler yoktu. Mert’in yanına koşar adım ulaştığında onu vazonun arkasından kafasını çıkarmış etrafa bakarken yakaladı.

“Harika saklanıyorsun,” diye fısıldadı. “Hadi gel benimle. Hızlı olmamız gerekiyor.” Mert’in kolundan tutup hızlıca merdivenlere doğru ilerledi. Üst kata çıkıp odasının önüne kadar geldiğinde biraz ilerideki bir kapı yavaşça açıldı. Aslı hızlı bir hareketle kolundan tuttuğu Mert’i odaya doğru itekledi ve ardından da kendisi içeri girdi. Nefes nefese kalmışlardı.

“Karnıma ağrı girdi stresten. Az daha yakalanıyorduk.”

“Ama yakalanmadık Mert. Şimdi geç otur. Ben gidip Selma’ya haber vereceğim.”

Aslı kapıdan çıkarken Mert omzuna dokundu. “Aslıcık, hemen gelecek mi? Üstüme başıma bir çekidüzen verseydim. Şimdi kıza ayıp olmasın.”

“Bak sen! Nedir bu bakım merakı? Üstelik daha Selma’yı görmeden heyecan yapman falan. Hayırdır? Ben arkadaşlık kurmak için sizi tanıştırmak istedim ama...”

“Hey kes şunu Aslı. Dalga geçme. Ben kötü bir niyetle demedim.” Mert ciddileşmişti. “Koskoca malikanede yaşayan, güçlü bir ailenin kızı karşısına kötü bir görünüşle çıkmak istemedim sadece.”

Aslı, onu baştan aşağıya süzdü. Güneşten yanmış tenine yakışan bembeyaz renkte bir gömlek giyiyordu. Paçaları lastikli bir pantolonu ve her zaman giydiğini gördüğü üzerinde arma olan çizmesiyle kombini tamamlanıyordu. Hafiften çıkmaya başlamış sakalları belli belirsizdi. Aslı onu incelerken elleriyle saçlarını düzeltmeye çalışıyordu.

“Bence son derece iyi görünüyorsun Mert.”

Mert pantolonunun cebinden çıkardığı küçük bir kutuyu açıp içindeki jöleyi parmaklarıyla alırken Aslı inanmaz gözlerle ona baktı.

“Saçlarını inek yalamış gibi yapmayacaksın değil mi?”

Mert’in saçına giden eli havada kaldı. “Kötü mü olur?”

“Saçların canlı ve parlak gözüküyor. Bırak öyle kalsın. Banyo şurada git elini yıka.”

Mert denileni yaptı ve odaya geri döndü.

“Ben şimdi gidiyorum. Birazdan gelirim.”

Aslı odadan çıkıp Selma’nın odasının olduğu koridora doğru hızlıca ilerledi. Odanın kapısını açacağı sırada arkasından gelen ayak sesleriyle durdu.

“Film geceniz bitti mi?” diye sordu Savaş.

Aslı sadece kafasını çevirdi. “Hayır. Devam ediyoruz. Ben sadece birkaç dakikalığına odadan ayrıldım. Selma beni bekliyor.” Kapının kulpuna uzandı.

“Şey... Hangi filmi izliyordunuz? Merak ettim.”

Aslı içinden bir küfür savurdu. Tuzak bir soru olabilirdi. Cevap vermeden önce Selma’nın ne tarz filmler izleyebileceğini düşünmeye çalıştı.

“Yoksa Selma “Komşum Totoro" mu izlettiriyor size?”

Aslı istemsiz bir kahkaha attı. Savaş, cevap vermesini bekleyerek kendisini zor durumda bırakmamıştı. Kahkaha atması karşısında Savaş şaşırmıştı.

LUNA ADASIWhere stories live. Discover now