Son Veda

3 0 0
                                    

Görkemli yemin töreninin ardından Bartale tahtına çıkmıştı. Yeni kral olarak yapması gereken çok işi olacaktı. Artık eski macera günlerinin geride kaldığını biliyordu ve ona bu yolculukta eşlik edecek birine ihtiyacı vardı. Onun kim olduğunu biliyordu. Akşam yemeğinden önce Güllü Bahçe'de ona evlenme teklif edecekti. Ama öncesinde diğerleri ile vedalaşması gerekiyordu.

Zenti'nin yanına giderek onunla aynı boyda olmaya gayret göstererek dizlerinin üzerine çöktü. "Sevgili dostum, bu krallığın kapıları sana her zaman sonuna kadar açık olacak. Ne zaman istersen gelebilir, sarayımda konuk olarak kalabilirsin. Sıkıştığın zaman yanındayım. Seni ve krallığımızı kurtarabilmek için yaptıkların her zaman hatırlanacak" dedi. Zenti'nin gözleri dolmuştu. Ceplerini karıştırmaya başladı. Bir sürü gürültü çıkartıyor, cebinden çıkarttığı şeyin aradığı olmadığını anlayınca onu atıyordu. En sonunda bir cebe elini soktuğunda "Aha, işte burada" dedi ve cebinden bir adet altın musluk çıkartıp şövalyeye verdi. Şövalye gülmeye başlamıştı. "Sende kalsın, beni hatırlarsın" dedi ve iade etti musluğu.

Ayağa kalkıp büyücüye döndüğünde onun Giselle ile hararetli bir tartışmada olduğunu fark etti. Şövalyenin onlara doğru yaklaştığını fark ettiklerinde sustular. "Ne oldu?" diye sordu adam. "Bir şey yok. Sadece geçtiğimiz günleri konuşuyorduk" dedi Giselle.

Bartale kadından izin isteyerek büyücüyü kenara çekti ve "Nasıl bir kral olunur bilmiyorum. Bu işin altından kalkabileceğime emin değilim" dedi. Bartale gülerek "Merak etme. İçinde çok daha fazlasını barındırıyorsun. Kendine zaman tanı, hızlı karar verme. Zaman her şeyin üstesinden gelecektir" dedi. "Yine zamanki gibi bilgesin. Burada senin gibi bir danışman çok işime yarayacaktır" dedi şövalye. Dainter "Benim yardımıma ihtiyacı olan başka diyorlar da var. Bugün onları terk edersem nasıl bir insan olurum?" diye sordu. Şövalye onu tutamayacağını biliyordu. Bunca süreçte öğrendiği bir şey varsa o da büyücünün fikrini değiştirmenin pek mümkün olamayacağıydı. Başı ile onu selamladı ve "Burada her zaman bir yuvan var" dedi. "Merak etme, yollarımız yine kesişecek" dedi ardından arkasına dönerek uzunca bir tahta kutu çıkarıp Bartale'e uzattı ve "Lütfen bu sefer kırılmasına izin verme" dedi. Adam içinde ne olduğunu anlamıştı. Gülümsedi. Dainter onun cevap vermesini beklemeden Zenti'nin yanına giderek yola çıkmaları gerektiğini söylemişti bile.

Bartale, Giselle'e doğru ilerledi ve akşam yemeğinde ona eşlik etmesini rica etti. Hala bir orman cücesi olan kadın başı ile onu onaylayarak "O halde bu davete uygun bir kıyafet edinmem gerekecek. Ancak bu beden ile pek kolay olacağını sanmıyorum. Çocuk kıyafetleri ile gelirim artık" dedi. İkisi de gülüştüler. Kadın arkasını dönerek gidecekti ki şövalye omzundan tuttu onu ve kendine çekerek öptü. Giselle'in yüzü kızarmıştı.

...

Kadın odasına girdiğinde yatağın üzerinde kırmızı renkli muhteşem bir elbise onu bekliyordu. Kabarık eteği ile kadınlığını ortaya çıkarak bir elbise idi bu. Hiç beklemeden üzerine giydi. Tam ona göreydi. Aynanın karşına geçip kendine baktı. İçini kaplayan bir huzursuzluk vardı ama sebebini bilmiyordu. Yatağın kenarına oturup düşünmeye başladı. Huzursuzluğun kaynağını bulması gerekiyordu. Gözlerini kapatıp düşünmeye başladı. Büyücünün sözleri aklından çıkmıyordu. Düşündükçe ona hak vermeye başlamıştı. Ama bunu krala nasıl söyleyeceği hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Kapısı çaldığında boş bulunmuş tiz bir çığlık atmıştı. Dışarıdan "İyi misiniz hanımım" diye seslenen tanımadığı bir ses duydu. Muhtemelen saray uşaklarından biriydi. Yataktan kalkarak kapıyı açtı. Tahmin ettiği üzere tertemiz kıyafeti ile sarayın uşaklarından biri kapısında bekliyordu. "İyiyim, biraz uykuya dalmışım. Boş bulundum" dedi. Uşak gözlerine bakmamaya özen göstererek "Kralımız sizi Güllü Bahçe'de akşam yemeği için bekliyor" dedi. Kadın "Tamam" anlamında başını salladı ve odasından dışarı çıktı. Uşağı takip ediyordu. Ayakları nedense geri geri gidiyordu. Oraya hiç ulaşmak istemiyordu. Ama yol eninde sonunda bitecekti.

Bahçeye vardıklarında meşaleler ile aydınlatılmış bir yolun sonunda kralın olduğunu gördü. Ona doğru ilerlemeye başladı. Bahçede sadece güller yoktu. Çeşit çeşit çiçekler vardı. Bir çoğu başka diyarlardan getirilmiş ve özel koşullarda yetiştirilmişti. Adını ilk planlamasının sadece güller ile yapılmasından ötürü almıştı.

Nihayet Bartale'in yanına varmıştı. Kral nazikçe elini tutarak dudaklarına götürdü. Yeniden yanakları kızarmıştı kadının. Hayatının hiçbir döneminde bu kadar savunmasız hissetmemişti kendisini. Neler olacağını da az çok tahmin ediyordu. Tüm bu düşünceler ile baş başa iken Bartale'in yanına vardı. Ağzından çıkan ilk sözler "Seni hiç bu kadar temiz görmemiştim" oldu. Söylediğine kendi de utandı ama kralın kahkahası ortamı yumuşatmaya yetmişti. Elinden tutarak ona bahçenin ortasına kurulmuş ufak masaya oturttu. Masanın ufak olmasını özellikle istemişti. Konuşacaklarını başkalarının duymasını istemiyordu. Onun da üzerine utangaçlık gelmişti.

Masaya oturdukları gibi uşaklar da servise başlamışlardı. Zor geçirdikleri günlerin ardından böyle bir yemek ikisine de iyi gelmişti. Yemek sırasında yaşadıkları macerayı konuştular. Kimi güldüler, kimi üzüldüler. Ancak sonunda başarabilmiş olmanın verdiği rahatlık her ikisini de esir etmişti.

Yemeğin ardından yürüyüşe çıkmayı teklif etti Bartale. Kadın koluna girdi ve bahçede dolaşmaya başladılar. Ufak bir havuzun başına geldiklerinde kral elinden tutarak onun önüne geçti ve dizlerinin önüne çöktü: "Bugüne kadar bir kadını sevebileceğime inanmamıştım. Seni ilk gördüğümde beni nerede ise öldürecek olmana rağmen her anından ayrı bir keyif aldığımı hatırlıyorum. O zaman tanıştığın adam ile şu an karşında dizlerinin üzerine çökmüş adam arasında ne kadar fark olduğunu biliyorsun. Bu değişimin tek sebebi sensin. Hayatımın çok kolay geçmeyeceğini biliyorum ama her anında bana eşlik edecek birinin, üstesinden gelebilmem için destek olması hayatımı katlanabilir kılacağına eminim. Hele ki bu kişinin hayatımın anlamı olup, kalbimin bir parçası olacak kadın olursa. Seni seviyorum Giselle. Benimle evlenir misin?"

Kadın yaşları gözlerinden bir ırmak gibi akıyordu. Laflar boğazında kilitleniyor, ağzından dökülmüyordu. Ancak içindeki huzursuzluğun sebebini de anlamıştı. Bu teklifin ikisi için son olduğunu biliyordu. Bir orman cücesi ve insanın bir araya gelmesi imkansızdı. Üstelik yaşadığı değişim sadece görünümde değildi. Her şeyiyle bir orman cücesi olmuştu. Düşünceleri ve yaşam tarzı ile de. Aynaya baktığında gördüğü kadının o elbiseye hiç uymadığını biliyordu. Ama Bartale'i kırmamak ve son defa onunla birlikte olabilmek için hazırlanmış ve bu yemeğe katılmıştı. İçindeki ormana kavuşma arzusu her an daha da büyüyordu. Burada nefes alamadığını fark etmişti.

Yaptığı anlaşma onun hayatını kurtarmış olsa da sevgilisini elinden almıştı. En azından son bir gece daha bir arada olabilmelerini sağlayan bu anlaşmaya uymak zorunda idi.

Giselle adamı ayağa kaldırarak "Seni ne kadar sevdiğimi ancak birlikte olabilmemizin imkansız olduğunu sen de biliyorsun. Hayatımın kalan her anını seninle geçirmek istesem de ne geçmişte ne de gelecekte buraya ait olmadım, olmayacağım. Lütfen bunu ikimiz için de zorlaştırma. Sabahın ilk ışıkları ile Şef Tora'nın yanına doğru yola çıkacağım" dedi. Ardından adamın dudaklarına sevgi dolu bir öpücük kondurarak arkasını dönerek odasına yönlendi. Adım attıkça kederden yere yığılacak gibi hissediyordu. Ancak o bir orman cücesiydi ve her zaman güçlü olmalıydı.

Bartale ise kadının her zaman olduğu gibi şimdi de haklı olduğunu biliyordu. Arkasından gitmeyi çok istemesine rağmen bunu yapamadı. Olduğu yere çöktü ve hıçkırıklara boğuldu.

Dört Yolcu: Ejder AlazıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora