Orduyu Toplayın: Savaşa Gidiyoruz

5 0 0
                                    

Mahkeme başlayalı iki gün olmuştu ve ortada henüz ciddi bir bilgi yok gibi görünüyordu. Lord, bir önceki gün kralın odasında gördüğü tünel ve bardaktan diğerlerine bahsetmişti. Hepsi bunun planlı bir işin parçası olduğuna inanıyordu artık. Konseyin istediği kıvama geldiğini düşünen Dreys, artık planını uygulamaya başlayabilirdi.

Dreys: Odadaki tüneli araştırabildiniz mi?

Rhys: Evet, kilidi kırdırıp nereye gittiğine baktırdım. Sarayın surlarının dibinde bir kapıya açılıyor. Kapı ot ve ağaç dalları ile örtüldüğü için de kimse tarafından bugüne kadar fark edilmemiş. Muhtemelen kral bunu gerektiğinde kaçabilmek için yaptırmıştı. Ancak bunu bilen bir kişinin daha olması şart. O kapıyı kullanarak içeri girip Tunçbilek'i öldürmüş. Üstelik kilitlerde zorlama izi de yok. Bu da anahtarın o kişide olduğunu gösteriyor. Yine de bunu bir hüküm olarak düşünmemekte fayda var. Emin olmak için biraz daha araştırma yapıp bilgi toplamak gerekiyor.

Sera: O halde bunu kesin diğer krallıklardan gelen biri yaptı.

Rhys: Dediğim gibi kesin hüküm için henüz erken. Henüz birleştiremediğim bir nokta var. Eğer katil bu tünelden geldiyse neden girişteki askerleri de öldürdü?

Sera: İkisinin birbirine bağlı bir olay olduğunu mu düşünüyorsun?

Ares: Salak salak konuşma Sera. Elbette ikisi de birbirine bağlı. Adam tünelden gelmiş, sarayın kapısından da elini kolunu sallayarak kaçmış.

Sera: Sen kendine bir baksana. Kapıda duran muhafızlara görünmeden odadan nasıl çıkabilir?

Ares: Büyü.

Dreys: Hayal gücünüze hayranım ikizler ancak bu sabah aldığım bir haberi sizler ile paylaşmama izin verirseniz tüm sorularınız cevap bulacaktır.

Oldukça şaşırmışlardı. Şu ana kadar susmasının sebebini merak ediyorlardı. Cevabı da hızlıca geldi.

Dreys: Şimdiye kadar neden sustuğumu merak ediyor olabilirsiniz. Bilginin doğruluğundan emin olmadan söylemek istemedim. Bu sabah ulaşan habercilerimden biri kuzeydeki kral Josehp'in, Eshenia'ya bir savaş hazırlığında olduğunu ve ordu toparladığını söylemişti. Ancak beni tanırsınız. Bilginin doğruluğundan emin olmadan asla paylaşmam. Nihayet az önce doğrulayan diğer mesajı da aldım. Hatta daha da kötüsü, Joseph'in Stratun ile beraber, tüm Eshenia'yı yerle bir edebilmek için birlik olduğunu da öğrendim. Tüm bunlar su götürmez bir şekilde planlı bir çalışmanın sonucu. Kelux'un ordusu bize doğru ilerliyor. Bizim de kendimizi koruyabilmek için ordumuzu harekete geçirmemiz şart.

Rhys: Efendi Dreys, dediğini kulakların duyuyor mu? Bunlar bizi savaşa sokar.

Dreys: Söylediklerimden eminim lordum. Ama isterseniz kahinlere de danışabiliriz.

Rhys: Onlara inanmadığımı biliyorsun. Griffon birliğine haber verin. Söylediklerini kontrol etsinler. Sana gelen haberler doğruysa, orduyu toparlayabilmek için bile vaktimiz yetmeyebilir.

Dreys: Çok özür dilerim lordum ama bu konuda da size tam dürüst olmadım. Konuyu sizden önce kraliçeye açtım. Kendisi çoktan hazırlıklara başladı bile. Şu ana kadar kimseyi paniğe sürüklemek istemediğimiz için kraliçenin emri ile kimseye duyurmadık.

Rhys sinirlenmiş ve hayal kırıklığına uğramıştı. Tunçbilek'in en yakın dostlarından biri olarak, böylesine önemli bir durumda kendisinin dışarıda bırakılması gururuna dokunmuştu. Şu an yapabileceği bir şey yoktu ancak bu musibeti atlatırsa ilk yapacağı hamlenin Dreys'ten kurtulmak olduğunu biliyordu. Eline tekrar zili aldı ve yaverini çağırdı. "Bir karara vardım. Kraliçeye ilet ve buraya gelmesini sağla" dedi.

...

Kraliçe simsiyah elbisesi ile salona girdiğinde yüzünde en ufak bir ifade yoktu. Sanki olacakları çok önceden biliyor, sadece duyurulmasını bekliyordu. Rhys, Nadine'e oturması için nazikçe bir koltuğu işaret etti. Koltuğa yerleşen kadın dinlemeye hazırdı. Lord konuşmaya başladı:

Rhys: Kraliçem! Eshenia'nın koruyucusu, lordların önderi. Araştırmalarım tamamlandı ve bir karara varabildim. Ancak açıklamadan önce, Dreys'ten aldığım haber doğrultusunda bazı konuların açıklığa kavuşturmak istiyorum. Mahkemeyi Kelux'ın ordusunun bize doğru ilerlediğinden emin oluncaya kadar durdurmaya karar verdim. Eğer bu doğru ise suçlunun Joseph olduğundan emin olacağım. Ancak değilse soruşturma kaldığı yerden devam edecektir. Bu süreçte kralın tüm yetkilerinin kanunumuz gereğince size devredilmesini uygun buluyorum.

Rhys dizlerinin üzerine çökerek, "Bu andan itibaren ülkenin tek hakimi sizsiniz kraliçem" dedi. Diğerleri de onu takip ederek dizlerinin üzerlerine çöktüler.

...

Rhys salondan çıkmış, sarayda ona ayrılan odaya doğru ilerliyordu. Bugüne kadar aldığı tüm kararlarda oldukça dikkatli ve dürüst olan Rhys bu sefer hiç huzurlu değildi. İçindeki sesi ona soruşturmanın daha bitmediğini söylüyordu. Ancak savaş tehlikesi karşısında yapabileceği başka bir şey kalmamıştı. Diğerlerine fark ettirmeden araştırmalarına devam etmeli, kralının katilini ortaya çıkartmalıydı. Odasına doğru inen yüksek merdivenlerin başına geldiğinde 12-13 yaşında bir kız çocuğu gelerek elini tuttu. Şaşırmıştı. Kız ona gülümseyerek bakarken, "Efendi Dreys bu gece sizi mutlu etmem için beni gönderdi" dedi. Neşesi yerine gelmişti. Bu akşam tüm düşünceleri bir kenara bırakıp eğlenmeye bakacaktı. Merdivenlerden birkaç adım attığında kızın onun ayaklarına çelme taktığını fark etmedi bile. Tırabzanı tutmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Yuvarlandıkça kemiklerinin kırılma seslerini duyuyordu. Ciğerine saplanan kaburga kemikleri, onu kendi kanında boğmaya başladığında daha merdivenlerin dibine varmamıştı bile...

Dört Yolcu: Ejder AlazıWhere stories live. Discover now