Otobüs hareket ederken camdan Soner'i izliyordum. Montunun cebinden çıkardığı kulaklığı telefonuna takmakla meşgul olduğundan benim onu izlediğimi görmüyordu. Çantamın ön gözünden telefonumu alarak Sonerle olan sohbetimize girdim.

Beste; Cem Karaca - Bu Son Olsun

Bu aralar bu şarkıya sarmıştım. Deli gibi bulduğum her fırsatta dinliyordum. Soner'in de dinlemesini istemiştim.

Çevrimiçi olan Soner birkaç saniye sonra yazmaya başladı.

Soner; Redd - Beni Sevdi Benden Çok

Hemen sonra çevrimdışı olduğunda ben de Spotify'a girip attığı şarkının adını arattım. Kulaklığımı telefona taktım ve çıkan ilk şarkıya bastım. Şarkının melodisi kulaklarıma dolarken telefonun ekranını kapatıp akıp giden yolu izlemeye koyulmuştum.

Şarkının her cümlesi ayrı ayrı içime işliyordu. Bunu ondan hiç duyamayacak olsam bile bu şarkıyı dinlerken düşündüğü tek kişinin ben olduğunu bilmenin hissi tarif edilemezdi.

Birinin sizi dinlediği şarkılarda bulması mükemmel bir şeydi ve ben bunun ne kadar kıymetli olduğunu yaşayana kadar bilememiştim.

Otobüs evimin olduğu durakta durduğunda ilk işim seri adımlarla eve gitmek ve üzerimi değiştirmek oldu. Pantolon ve oversize bir kazak giyip annemin evde olmamasını fırsat bilerek evden çıktım. Dün satın aldığım hayvan çantasıyla beraber asansörden giriş katında indim ve yan tarafta kalan merdivenleri inerek annemlerin kiler dediği, bize ait olan kilitli odaya girdim.

Odanın içerisine girer girmez duyduğum tiz miyavlama sesi beni gülümsetirken "Geldim, geldim." diye seslendim yavru kediye.

Küçük odanın en köşesindeki eski sandalyenin üzerinde bir kutu vardı. Dün kediyi onun içine bırakmıştım. Evde bulduğum eski yüz havlularıyla ona orada bir geceyi geçirebileceği bir yuva yapmıştım. Kutunun içerisindeki ufak kedi attığım her adımda görüş açıma biraz daha girerken titrediğini fark ettiğimde içimi bir üzüntü kaplamıştı. Annemin alerjisi olduğundan eve alamamıştık, üşümemesi için elimden geleni yapmıştım ancak kış mevsimindeydik ve hava fazla soğuktu.

Kediyi havlulara sararak kucağıma alıp başını okşadım. "Isıtacağım ben şimdi seni."

Kediyi hayvan çantasına koyduktan sonra fermuarını çekerek kilerden çıktım. Merdivenleri tırmanıp karanlıktan kurtulduğumda kedinin miyavlama sesleri apartmanın içinde yankılanıyordu. "Uslu bir kedi olmazsan seni aldığım yere bırakırım." derken sesim sanki kedi beni anlıyormuşçasına azarlar bir tondaydı.

Apartmandan çıktığımda artık her gün her gün yürümekten sıkıldığım otobüs durağına doğru yürümeye başladım. "Ne olurdu durağa biraz daha yakın bir evde otursaydık? Durağın karşısındaki evlere her baktığımda çok kıskanıyorum, hem market yakın hem durak." Hayvan çantasını havaya kaldırıp şeffaf olan kısımdan kediye baktım. "Ben böyle çok konuşurum bana alışmak zorundasın."

Kedi beni zerre anlamıyor olsa da miyavladı. "Ama yeni sahibin benim gibi değil. Hiç konuşmaz, mümkün olsa hayatını tek kelime konuşmadan sürdürür." Bakışlarım kediden ayrılıp yola doğru dönerken salak salak sırıttım. "Ama çok seviyorum ya..."

Yolun ortasında durduğumu fark ettiğimde girdiğim aptal aşık modundan sıyrılıp yürümeye başladım. "Neyse yavrucuk umarım sen de hayatının aşkını bulursun."

İZLER KALIR Where stories live. Discover now