14

182 22 28
                                    

arkadaslarrrr
nasilsinizzzz iyi misinizzzzzz


"Seni bu dünya da en çok, kim seveeer? Ben tabii ki!" Oldukça dolu geçen bir antrenman sonrası, günlük rezillik kotamı doldurmaya çalışıyordum. Babam sürücü koltuğunda benden bıktığını olabildiğince belli etmek istercesine oflayıp duruyordu. 

Ben mi? Ah şey, bende camları açmış, yan arabadaki yakışıklıya şarkı söylüyordum. Daha doğrusu bu yakışıklı Jungkookum'dan başkası değildi. Gelin, size her şeyi baştan anlatayım. 

4 saat önce

"Annemi karıştırma orospu çocuğu!" Jin sinirle Hoseok'a atılırken Hoseok da ona atılıyordu. Taehyung ve Yoongi kafa kafaya vermiş Hitler'in kafa yapısını tartışırken, bende erkekler hamile olabilir mi diye araştırıyordum. Yanlış anlamayın! Jungkook'um ve ben için değildi tabii ki, sadece Mükremin doğru mu söylüyor diye bakıyordum. Başka nedeni falan yoktu! 

Bu garip karmaşa ortamına, ultra süslü ablam da girince, heh işte şimdi Kuzey Kore bizden korkabilirdi. Jieun noona, evde olmamıza rağmen üzerinde pembe simli bir elbise ile geziyordu. Gözünde kahverengi çakma rayban gözlükleri, ayağındaki kırmızı parlak topuklular ve gözündeki dumanlı makyaj ile, tanrım tam bir varoş gibi gözüküyordu! 

"Selam kölelerim!" Ellerini iki yanına açarak bağırdığında, dikkatimi ona verdim. Sol elinde kurabiye dolu bir tabak tutuyordu. Jin ve Hoseok öyle bir anne tartışmasına girmişlerdi ki, ablamı duymamışlardı bile. Ablam kaşlarını çatıp gözlerini kıstı. 

Yoongi ortama küçük bir gülüş bıraktığında ablam ayağındaki kırmızı topukluyu çıkarıp Hoseok'un kafasına fırlattı. Ayakkabı Hoseok'un kafasından sekip Jin'in kafasına çarptı ve yere düşüp yuvarlanarak tekrardan ablamın önünde durdu. Ablamdan korkuyordum. 

"Size kurabiye getirdim!" Hepsi bir ağızdan sevinçle mırıldandığında tabağı önümüze bıraktı. Duraksadım. Kurabiyelerin üzerinde makyajlı minyonlar çizmişti. Eyeliner sürmüş minyonlar, takma kirpikili minyonlar, ve daha birçoğu. Ablam gerçekten sağlıklı düşünemiyordu. 

"Bakın çok güzel oldular! Benim türemiş halim gibiler!" Jin hala kafasını ovarken korku içinde bir soru sordu: "Bunları gerçek makyaj malzemeleri ile yapmadın, değil mi?" İştahla ilk kurabiyesini çoktan bitirmiş, ikincisine geçen Hoseok duraksadı. Ablam gülümsedi: "E başka neyle yapacağım? Tabii makyaj malzemeleriyle yaptım."

Hoseok yatağıma doğru ağzındakileri çıkardığında gözlerimi büyüttüm: "Lan! İt şerefsiz!" Hoseok hala öğürürken, henüz bir ısırık almış olan Taehyung şoku üzerinden atamamış olacaktı ki hareketsizce duruyordu. Ablam büyük bir mutlulukla odamdan çıkarken, Hoseok'un kıçını tekmeleyip duruyordum. "Kusma şerefsiz kusma! Yatıyorum ben orada." 

Aradan geçen dakikalarda, Hoseok bizim evde duşa girmiş, benim yatağımın çarşafını değiştirmişti. Annem Jin'in şişen anlına krem sürmüş, Taehyung ve Yoongi Hitler hakkında konuşmaya devam etmişti. Bense antrenmanım için hazırlanıyordum. Bugün yaklaşık iki saatlik bir tenis antrenmanım vardı. 

Kısa sürede hep birlikte bizim evden çıktığımızda onlar evlerine gittiler, bizde babamla idmanıma. On beş dakika gibi bir sürede sahaya geldiğimizde babama görüşürüz diyerek arabadan indim ve sahaya girdim. Üstü kapalı, güzel bir tenis kortunda kişisel antrenörüm ile çalışıyordum.

İçeri girdiğimde antrenörüm henüz gelmemişti. Bende soyunma odasına girmiş ve üzerimi değiştirmiştim. Ancak suyumu unuttuğumu fark ettiğimde sahadan çıktım. Büyük bir spor alanıydı sahanın olduğu yer. İçerisi bölüm bölüm ayrılıyordu. Fitness binasında bir kantin vardı, suyu oradan alabilirdim. 

Act Fool, jikookWhere stories live. Discover now