"İpek'im, kurtarıcı meleğim..."

"Ne oldu Leyla?" dedi şaşkınca.

Kendimi ondan geri çekerken, "Patladım lan evde. Biraz daha gelmeseydin soluğu tekrardan hastanede alacaktım bu gidişle."

"Tövbe de agresif belam." dedi çantasını bırakıp kapıyı kapatırken. "Nasıl oldun, biraz daha iyi misin?"

"Sağlık açısından iyiyim, ama ruhsal olarak bir çöküntü söz konusu."

"İkisi de aynı kapıya çıkıyor." dediğinde yüzüme tuhaf bir şekilde baktı.

"Yok, ben cidden iyi değilim."

"Öyle görünüyor. Benle birlikte yemek yapmaya ne dersin?" Hayır!

"Yemek mi?"

"Evet. Hem istediğin bir şey varsa yaparım sana. Hem de kızlarda gelince yemek hazır olmuş olur." İyilik meleğim benim. Herkesi de düşünürmüş...

"Mutfakta senin (!) kadar iyi değilim, ama olur, yapalım bir şeyler. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım var."

"Niye bir şey mi oldu?" dediğinde Yaman'dan söz etmek istemedim. Kalkıp ne diyecektim ki zaten? Çocuk evimize daldı, ben de çayımı içtikten sonra nevrimin dönerek terlikle kovaladığımı, sonra o terliği alıp Yaman'ın kafasına atacakken, Melih'in kine çaldım diye nasıl anlatacaktım? Yeminle bu olayın yedi kitaplık serisi yazılır, sekiz sezonluk filmi de çekilirdi net!

İpek, "Leyla?" dedi ellerini yüzümde götürüp getirirken. "Daldın..."

"Bir şey yok ya. Normal şeyler işte." dedim geçiştirdiğimde.

"Tamam, o zaman. Ben üzerimi değiştireyim. Sonra elimi yüzümü yıkayıp geleyim yanına olur mu? Sen bekle beni."

"Tamam." dedikten sonra mutfağa girmiştim. Acaba yemek olarak ne yapsaydık? Bingo! Makarna öğrenci yemeği, gelmiş geçmiş en basit yemek. Yemek yapmaya üşenen bir insanın kaçış seçeneği diye ilan edilse de ben yine de çok severdim. Hem yemesini hem de yapmasını. Ayrıca makarnanın her çeşidi vardı ve makarna yapmak bir sanattı. Aksini iddia eden bizden değildir! Tiz vurun kellesini gitsin!

İpek mutfağa girdiğinde elinde iki yazma vardı. Birini benim için diğerini kendi için getirdiği bariz ortadaydı. Hafifçe başını eğmiş, elinde tuttuğu yazmaları sallayarak havalandırmıştı. "Maide Teyzeme bu güzel hediyesi için ne kadar teşekkür etsem az. Ne zaman taksam bayılıyorum. Al, bunu da sana getirdim." dedi keyifle uzatırken.

"Toque blanche ne oldu?" (Beyaz şapka)

"Mis gibi yazmam var. Boş ver sen şimdi diğer şapkayı." dedi buzdolabını açıp içinden malzemeleri çıkararak tezgâha dizerken. "Ne istediğine karar verdin mi?"

"Makarna istiyorum."

"Karşında bir aşçı var. İsteye isteye makarna mı istiyorsun cidden Leyla?"
Can güvenliğim için başka bir şey istemiyorum hayatım. Makarna en doğru seçenek şu an benim için. Üstüne üstlük bilindik bir tat!

"Canım çekti. Hem sen güzel bir sosla yapıyorsun. Bana da öğretmiş olursun olmaz mı?" Yer miydi sizce?

"Nedense içimden tuhaf bir ses, kobay olacaksın diye kaçış için en kestirme yolu kullandı diyor?" Tespitin Kralı! Kitabın ortasından konuştu resmen. Alkış alalım en acilinden Çeyrek milyarderimize...

"Sünme haşa Uğur böceğim! Deneyden kaçmak isteyen bir kobay faresi olur mu hiç?" dedim yazmayı başıma takarken. "Emrin karşısında boynum kıldan ince. Ne dersen yapacağım." Kendimle gurur duymuyorum. Allah beni bildiği gibi yapsın diyorum!

BAYAN AYKIRI [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now