"Benden size malzeme çıkmaz. Kendinizle karıştırmayın o yüzden beni. Ayaklı gazeteciler sizi." Bu mahalleye geldiğim güne lanet olsun!

"Kız bu dedikodu değil ki. Aramızda bilgi aktarımı." dedi Aysel abla gururla. Onay vererek başını sallayan da Serpil olmuştu üstelik. Ellerimi şakaklarıma dayayarak ya sabır çektim. FBI tarafından alıkonulsalar keşke. Tövbe, Türkiye Cumhuriyeti olarak asla ve kata istemiyoruz bunların geri teslim edilmelerini! Meraklı Melahat olan bu bitirim ikiliyi pek dikkate almadan bağırmak için aralamıştım yeniden dudaklarımı.

"Lan kime sesleniyorum serseri! Kıs lan şu müziğin sesini. Senin o aşkını si*-" diyemeden ses ortamdan suyun geri çekilmesi gibi çekilmişti aniden. 'SIÇTIN LEYLA!' adlı neonlu yazılar ufaktan indirin tabloları sizde benimle birlikte tüyün!

Beni duyan Burak, müziğin sesini aniden kıstığında eli hâlâ radyosunun üzerindeydi. Kaşlarını çatarak, bana doğru baktı. Duymuş muydu sizce? Beklentiyle bakan gence doğru dudaklarımı ısırdım. "Sil baştan başlamak gerek bazen parçasına istek var Burak. Aç oradan da sana eşlik etsin istihbarat biriminden Aysel ve Serpil ablalar." dedim köşeyi dönerken. Zengin olmak manasında değil millet. Çok güzel geri vites yapardım. Daha önce hiç bahsetmiş miydim size bu yeteneğimden? 'GERİ VİTESÇİ LEYLA.' adlı tabelalar yeniden omza!

"Deli mi ne? Kapa camı kız Aysel, uğraşılmaz bunlarla." diyen bitirim ikili neferlerinden olan Serpil, hızla içeriye doğru kaçmıştı. Ne oldu? Az da seni dinleyelim mahalleli olarak. Reklam olmazsın merak etme. Alo...

"Sen aşk acısından ne anlarsın kızım? Rahat bırak beni." Ayyaş bozuntusu bana kızım mı dedi? Nefret ederdim bana böyle hitap edilmesinden.

"Love sektörüyle aram yok benim. İnsanı böyle dağıtan aşka, aşk mı denir ulan? Hastalıklı bir şey bu resmen. Acıyı da bir başına çekmiyorsun burada hıyar! Resmen biz mahalle sakinlerine de çektiriyorsun. Bizim ne suçumuz var? Git, götü başı başka bir yerde dağıt!"

Burak, "Kapat kulaklarını duyma sen de beni Leyla!" diyerek sesi son bir kez daha köklemişti yeniden ayyaş bozuntusu. Canına susamış dingil!

"Ulan senin yedi ceddine birden söverim. Başlatma lan aşkından!" diyerek tuttuğum saksılardan birini alıp tam fırlatıyordum ki, beni durduran kişi kâküllü yârim Selin olmuştu. Atomu havada yakalayan top tutucular gibiydi dostum, elimde akıbetine uçmak üzere olan saksıyı yakalarken.

"Delirdin mi Leyla? Ne yapıyorsun sen?" dedi sanki bir eşyaymışım gibi beni çekiştirirken.

"Delirdim ulan! Beni sizler ve bu külliyesi bozuk mahalle delirtti."

"Sus." diyerek bana doğru atılıp, dudaklarımı elleriyle kapatmıştı sevgili arkadaşım. Hemen ardından camı kapatarak akşam haberlerine konu olacak az önceki keşmekeşi ardında bıraktı.

"Bırak şu aptal çocuğu da kalk giyin hadi. Eleni Hanım'a yardıma gideceğiz daha."

"Kusura bakma bilge kız. Bugün en sevdiğim kişiyle birlikteyim." dediğimde yüzüme bön bön bakan Selin'e göz devirdim. "Yani tek başımayım."

"Ya, aman Leyla'ya."

"Ne var be?"

"Kapıya mı koysun bizi Eleni Hanım? Bunu mu istiyorsun cidden?" dediğinde sıkıntıyla ofladı. Ah isteklerimi bir duysanız keşke? İç ses, az sus! Koz vermeyelim tabelacılara. "Mecburuz yardım etmeye. Kalk hadi, bir an önce hazırlan." diyerek kapıya doğru ilerledi Selin. Birden ardına dönüp hırsızlar gibi hareket ederek bedenini yarıya çömeltti. İki parmağını gözlerine doğru götürerek yeniden üzerime çevirmişti. Bunun anlamı gözüm üzerinde, sakın olay çıkarma demekti. Aman ne güzel!

BAYAN AYKIRI [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now